Bir önceki maçta, ligin flaş ekibi Altay'ı 2-1 yenerek zirveden kopmayan Altınordu, Ümraniyespor deplasmanından beraberlikle döndü. Kırmızı lacivertli takım, farklı bir oyun sistemi tercih etti. Kendi yarı alanına çekildi, topu rakibine verdi, kaptığı toplarla hızlı hücumu tercih etti. Bir gün önce Göztepe, aynı taktiği Kasımpaşa’ya karşı yapmıştı. Kopya bir maç oldu. Sonuç olarak da benzerdi fakat tek farkı karşılıklı birer gol olmasıydı.

Şeytanlarda orta saha defansa yardım etti, hücumda sadece ileri üçlü vardı. Kapılan toplar, ileri üçlüde oynayan oyuncularla buluşturulmaya çalışıldı. Az adamla hücum edildi, pas yapılamadı, genellikle uzaktan şutlar denendi, hiç etkili olmadı.

Pozisyon olarak oldukça kıt bir müsabakaydı. Karşılıklı gollerle maç 1-1 sona erdi. Ama 84. dakikada yüzde yüzlük gol kaçtı. Alaaddin'in yaptığı ortada, arka direkte Zivkovic bomboştu. Uzanarak vurduğu kafada top, üst direkten döndü. Kaleyi tutturabilse Ümraniyespor öne geçecekti.

***

15. dakikada defans arkasına bir top atıldı. Kaleci Erhan ceza alanını terk etti ve rakibinden önce topa müdahale etme şansını yakaladı. Ama ıska geçti. Rakibi Denizhan ise korkmuştu ve çekindi. Darbe almamak için kendini yere bıraktı. Eğer bırakmayıp koşusuna devam etse, Erhan'a takılacaktı. Faul ve kırmızı kart. Çünkü kademeye sadece Kahraman koşmuştu ve başka da oyuncu yoktu. Erhan yerdeydi ve müdahale etme şansı yoktu.

***

Ahmet İlhan geriye çok koştu. Öyle böyle de değil, deparla. Koşması iyi ama yetişmesi imkansız olanlara bile koştu, kendini gereksiz yere yordu.

Oğulcan yine kartsız yapamadı. Bu sefer düdükten sonra topa vurdu, af çıkmadı, kartı yedi. 7 maçta 4. sarı kartı oldu bu sezon.

***

Hakem Caner Ak, Ümraniyespor lehine faul düdüğü çaldı. Faule maruz kalan Kevin Mayi, hakemden sarı kart istedi. Eskiden kart isteyen oyuncuya kart çıkardı. Bunu artık hakemler unutmuşlar.

***

Spiker benim sayabildiğim kadarıyla 3-4 kere Altınordu demesi gerekirken Ümraniyespor dedi:

Top tekrar Ümraniyespor'da kaldı.

Ümraniyespor atağı.

Ümraniyespor hücum hattını tamamen değiştirdi.

Bunlar aklımda kalan örneklerdi.

***

Altınordu geçmiş yıllara göre biraz kan kaybına uğradı. İyi takımlara futbolcularını sattı ya da elinden kaçırdı. Yerlerini tam olarak doldurabilecek bir oyuncu alınamadı. Onlardan ikisi Hasan Hatipoğlu ve Murat Uçar, aynı gün Süper Lig'de BB Erzurumspor formasıyla Galatasaray karşısında ilk 11'de sahaya çıktı. Geçen sezonun şampiyonu Başakşehir'e transfer olan Ravil Tagir de sahaya ayak basamasa da, kadrodaydı.

Tüm bunlara rağmen 7 maçta 13 puan alması şimdiye kadar başarılı bir performans sergilediğini gösteriyor. İnşallah da böyle devam eder, ben de her yazımda şaşkınlığımı belirtirim.

Ham yapar bu zilliler!

Ahhh uhhhh... Seyirciler olmayınca, sessizlikte karşılaşmalarda en çok duyduğumuz ses. BB Erzurumspor ile Galatasaray arasında oynanan müsabakada da bu sesleri çok sık duyduk.

Maçın tamamını izlemedim. İzlediğim dakikalarda normal faullerde kendini yere atıp bağırdıklarında, faulü yapana sarı kart gösterdi; faul olmadığında, bağırarak düşenin lehine faul verdi hakem Arda Kardeşler. Gerçekten çok acı çekiyorlarsa, onlara önerim, evlerinde otursunlar, e-sporda kendilerini geliştirsinler. Yoksa sahada yerden kaldırmazlar, ham yaparlar zilliler!

***

Falcao, eliyle Hasan'a müdahale etti. Elle oynamalara kesinlikle karşıyım. Faul vermek gerekirdi. Ama harekette sertlik yoktu, sadece yeşil sahada tiyatro oynanıyordu. Bu tiyatroya hakemin de dahil olmaması gerekirdi, oldu. Sert hareket olarak değerlendirip, Falcao'ya 2. sarı kartını gösterip, oyundan attı.

Bu maçta gördüğüm, çok sık yapılan ama normal karşılanan bir hareket daha gözüme ilişti. Topla ilerleyen kişinin önüne ayak sokuluyor ve dizin üst tarafına temas ettiriliyor. Bu hareket, topla oynayanın koşusunu kesmesine neden oluyor. Buna faul verilmeli. Çelme takmakla aynı kategoride çünkü.

Verilmeyen faullerde vardı, bunlara değinmek istemiyorum, yoksa yazım çok fazla uzun olacak.

***

Falcao'nun attığı gol usta işiydi. Normal bir kişi, çaprazdan, vuruşunu kaleyi tutturmak için mümkün olduğunca sert yapardı. Ama Falcao vururken, uzak direk içini hedef aldı. Kaleci ön direk yanında olduğundan, biraz uzağından geçecekti. Uzanıp, topa müdahale olasılığı olsa da, en uygun vuruş şekli bu idi. Hem kaleci uzanamadı, hem de hedef tutturuldu.

Bu tür vuruşu herkes yapmak ister, antrenmanlarda da çalışılabilir ancak maç içinde akla gelmez ve uygulanamaz.