Arnavutluk başbakanı Edi Rama, ülkenin başkenti Tiran’da, Vatikan benzeri bir Bektaşi mini devleti kurma projesini açıklar açıklamaz, konu hem teolojik hem de siyasi boyutuyla tartışılmaya başlandı.
Teolojik tartışmanın en önemli argümanı, eğer Bektaşilik adına böyle önemli bir kurumsal yapı ortaya çıkacaksa bunun merkezinin Tiran olup olamayacağı ile ilgiliydi. Keza Bektaşilik Hacı Bektaşı Veli’nin yolunda gidenlerin inancı olduğu için bu inancın da merkezinin Tiran değil, Hacı Bektaşı Veli’nin dergâhının da bulunduğu Nevşehir ili Hacıbektaş ilçesinde olması gerektiği, özellikle Türk basınında sıkça vurgulandı.
Siyasi tartışma ise çok daha karmaşık ve elbette rivayet de muhtelif. Kimileri bu girişimi Türkiye’nin Avrupa’da ve özellikle Balkanlarda yaşayan Müslümanlar üzerindeki etkisinin kırılması için Türkiye karşıtı bir girişim olarak nitelendirdi. Kimileri de konuyu Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir siyasi uzantısı olarak algılayıp, meselenin Müslümanlar arasında yeni bir fay hattı yaratma amacını güttüğünü iddia etti. Meseleye Balkan siyaseti özelinde bakanlar ise Edi Rama’nın bu yolla önemli bir inanç merkezinin mukim olduğu devletin başbakanı olarak hem şahsi siyasi ikbalini olumlu etkileyecek bir hamle hem de ülkenin bir tolerans siyaseti izlediğini kanıtlayıp bunun Avrupa Birliği ile müzakerelerde Arnavutluk’a avantaj sağlayacak bir girişim olarak algıladı. Benim de büyük ölçüde bu görüşe yakın olduğumu söyleyebilirim. Bunu da şu şekilde savunabilirim: Edi Rama 1998 yılından beri Arnavutluk siyasetinin en önemli aktörlerinden biri. 1998’de Kültür, Gençlik ve Spor Bakanı olarak başladığı yöneticilik kariyeri Tiran belediye başkanlığı ve daha sonrasında 2011’den beri yürüttüğü başbakanlık ile sürekli yükselen bir ivmede. Aslen bir ressam olan Rama, ülkesinin NATO’ya üye olması, Yunanistan ve İtalya ile yaşadığı bazı sorunları cesur hamlelerle çözmesi ve en nihayet ülkesini Avrupa Birliği aday ülkesi yapması gibi başarılı bir kariyere sahip. Tabi bu uzun kariyerde Rama zaman zaman yolsuzluk ve devlet erkini kendi çıkarları için kullanmak gibi pek çok suçlamalara da maruz kaldı.
Arnavutluk’un son dönemdeki en önemli gündemi, adaylığın gerçekleşmesine rağmen bir türlü Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlayamamasıydı. Bu konuda Avrupa Birliği Kuzey Makedonya ve Arnavutluk’u tek bir paket içinde müzakereleri başlatarak, bu iki ülkeyi birlikte Birlik standartlarına ulaştırıp tam üye olarak kabul etmek stratejisi izliyordu. Birlik Mart 2020'de Arnavutluk ile katılım müzakerelerini başlatmaya karar verdi. Ancak Kuzey Makedonya’nın sürekli kriz üreten iç siyaseti ve Bulgaristan’ın Kuzey Makedonya ile müzakerelerin başlamasını veto etmesi tam üyelik müzakerelerinin fiilen başlamasını da engelliyordu. İşte Edi Rama’nın Bektaşi Mini Devleti (resmi adıyla Bektaşi Tarikatının Egemen Devleti) kurma projesi tam da bu noktada bir sihirli formül olarak ortaya çıktı ve Rama’nın devlet kurma açıklamasını izleyen birkaç gün içerisinde AB, 25 Eylül 2024'te, Arnavutluk'un AB katılım yolunda Kuzey Makedonya'dan ayrılacağını duyurdu. Bu, şu anlama geliyor ki Arnavutluk fiili müzakere başlıklarını yakın bir tarihte açmaya başlayacak. Kuzey Makedonya ise bir süre daha Bulgaristan vetosunun kalkmasını bekleyecek. Mesele bu şekilde değerlendirilince Bektaşi Tarikatının Egemen Devleti kurma projesi daha iyi anlaşılabilir. Daha da açık bir ifade ile Arnavutluk hoşgörü üzerine kurulmuş Müslüman bir yapı oluşturarak, İslamofobi ve göçmenler nedeniyle kriz yaşayan Avrupa Birliği’ne bir seçenek oluşturmuş oldu.
Bu noktada müstakbel devletin liderine de bir paragraf ayırmalıyız. Hacı Dede Baba Edmond Brahimaj, 19 Mayıs 1959'da Tiran'da, Vlora'nın Brataj köyünde doğdu. Komünist rejimde askeri eğitim aldı. Ülkenin Sali Barişa önderliğinde demokrasiye geçmesi ve dini özgürlüklerin sağlanmasının ardından Bektaşi Dünya Genel Merkezi Kutsal Makamı Organizasyon Konseyi'ne katıldı. Mart 2006'da Baba Tahir Emini'nin vefatıyla birlikte Makedonya'daki Bektaşi dedesi görevine seçildi. Haziran 2004'te Arnavutluk Geleneksel Dini Topluluklar Örgütü'nün eğitimiyle ABD'de Beyaz Saray'ı ziyaret eden Hacı Dede Baba Edmond Brahimaj, bu organizasyonun yönetim kurulundan “Barış Elçisi” unvanını almaya hak kazandı. Papa Francis ile 10 Mayıs 2016 tarihinde Vatikan'da ve Dalai Lama ile 2019’da Washington’da yaptığı toplantılarla tanınırlığını ve saygınlığını küresel düzeye taşıdı. 7 Eylül 2015'te dünyanın birçok ülkesinden dini ve siyasi liderin katılımıyla Tiran'da Bektaşi ibadethanesinin görkemli bir şekilde açılmasını sağladı. İşte bu ibadethane zamanla Bektaşilik için en önemli merkezlerden birine dönüştü ve günümüzde kurulması planlanan devlet de tam olarak bu mekân ve yakın çevresini kapsamaktadır.
Konu çok yeni olduğu için üzerine yapılan tartışmalar da devam ediyor. Sanırım yakın bir gelecekte bu konu hakkında yeni bir yazı yazmak için elimizde bol bol tartışma ve spekülasyon olacak.