İkisi de birinci. Biri üstten diğeri alttan... Ligin son sırasında bulunan Yukatel Denizlispor, 90 dakika boyunca topu rakibine verip, defans yaparak, evinde, lig lideri Alanyaspor'dan 3 puan almayı başardı.
***
Bu defans öyle böyle değildi. Yeni teknik direktör Yalçın Koşukavak, oynamayı rakiplerine bırakma planı yapmıştı. Bu konuda onlarla yarışmayacaklardı, yapacakları defansla durdurup, Sagal, Rodallega ve Recep gibi hızlı oyuncularla vurmayı istiyordu.
Ne istediyse yaptı. Ama yaparken önemli bir ayrıntı vardı: Sert futbol... Takım adeta kırmızı görmüş boğa gibiydi. Her topa hırsla bastılar. Sadece topa değil, rakiplerine de aynı şekilde baskı uyguladılar. Hem top hem rakip... Bu çok faule ve aynı zamanda Alanyaspor'un hızını kesmeye neden oldu. Bir diğer faydası da defansta eksik yakalanmadılar ve rahatça herkes yerini almayı başardı. Boşta da kolay kolay adam bırakmadılar, birebir oynamasını bildiler.
Çok faul çok kart demek. Ev sahibi takım 8 sarı kart gördü. Bu kartların 2 tanesi Murawski'ye olunca, kırmızıya döndü 71. dakikada. Sadece 1 kırmızı ile oyunu bitirmeleri sürpriz oldu benim için. Rakip takım ise sadece 2 sarı kart gördü. Bu da sertliğe karşılık vermediklerini gösteriyor.
Sahada bir savaş vardı, top kapma savaşı. Kazanan en sert oynayan takım oldu.
*** 
Tek kale bir müsabakaydı. Alanyaspor rakip yarı alanda, ceza alanı önünde oynadı, yeşil siyahlılar Çanakkale geçilmezi oynadı. %20'ye %80 topla oynama oranı. Bu kolay kolay görülmez liglerde. Ev sahibi takım göstertti bizlere. Ama önemli olan kazanmak elbette. Bunu başardılar, aldıkları 3 puanla sonunculuktan kurtuldular, rahat bir nefes aldılar, en azından bu haftalık.
Daha 10. dakikada, maçın hemen başlarında öne geçilmesi de biraz olsun oyun sistemini değiştirdi. 11 maçta 1 galibiyet almak, maçta öne geçmek, galibiyetin kokusunu almak, aç insanın ekmek kokusunu almak gibi, inançlarını, agresifliklerini attırdı. Aç insan ne yapmaz? Her Şeyi yapar karnını doyurmak için. Denizlispor da her şeyi yaptı, 1 haftalık olsa da karnını doyurmayı başardı.
***
Attıkları gol de çok ama çok şanslıydılar. Kaleci Marafona yatıp, topu almak üzereyken, Juanfran da müdahale etmek istedi. Top Rodallega'nın önüne geldi, boş kaleye topu yuvarladı.
Pozisyon olarak, kısırdı. Tek kale oynanan maçta Alanyaspor net pozisyonlar bulsa da, az sayıdaydı. Ev sahibi takımın da oldukça azdı. Hızlı hücuma pek fazla çıkamadı.
***
Ligin ilk haftasında Göztepe'den 5 gol yiyen Cenk Gönen, Pantilimon'un gelişiyle yerini kaybetmişti. Ama son 2 haftadır eldivenleri tekrar kapmışa benziyor. Bu maçta gayet başarılı bir performans sergiledi. Gelecek maç için de yeri sağlam gibi.
En çok faul yapan oyunculardan biri Mustafa idi. Arkadaşları ileride yakalandıkları zaman orta sahaya kadar çıkıp, topu alan oyuncuya arkadan temaslı müdahalelerde bulundu. Defansın toparlanmasında en çok katkıyı kendisi sağladı. Tatlı sert oyunu akıllıca uyguladı ve kart görmeden müsabakayı tamamladı.

Beşiktaş - Erzurumspor’dan bir ders
 
Köşe yazımı yazarken, aynı zamanda televizyona da bakıyordum. Beşiktaş'ın Erzurumspor'a attığı 2. golün yorumunu çok kısa geçtiler. Ama burada ders çıkarılacak bir durum vardı. Beşiktaşlı oyuncular, Erzurumspor'u 2'ye 1 yakaladı. Orta sağdan çıkan Mensah, sağ taraftan kaleye yanaştı. En solda N'koudou, tam ortalarında da Murat Uçar vardı. Murat'ı Altınordu'dan tanırım, bek oynar ve ileri geri gitmeyi sever. Mensah'a doğru koştu. Kısa boyunun da etkisiyle yeterince hızlı koşamadı ve yetişemedi. Ama hatalı iş yaptı. Mensah kaleye yaklaştığında solundaki arkadaşı N'koudou'ya pas verip boş kaleye attıracaktı, garantiye gidip. Yapması gereken o garantiyi ortadan kaldırmaktı. Yani N'Koudou'ya pas verilmemesi için aralarına koşup, pas yolunu kapatacak, Mensah'ı kaleci ile başa baş bırakacaktı. Böyle durumda gol atılması çok daha zor olurdu.