Karşıyaka - Konak vapurundan inip ilerleyin çoğu İzmirlinin yaptığı gibi eğer Kemeraltı'na girecekseniz yeni yapılan tramvay yolunu geçtikten sonra üst geçit üzerinden yürümeniz gerekecektir. Sonra Konak Meydanı ve İzmir'in simgesi Saat Kulesi çıkacaktır karşınıza.
Öyle hafife almayın, Konak Meydanı'mız eski Gümrük önünden başlayıp taa  Varyant'a kadar sürüp giden, kentimizin bu prestij meydanı yapılan düzenlemeler ardından anımsadığım kadarıyla uluslararası bir ödül de kazanmıştı.

Gerçekten geçmişte otobüs durakları ve minibüslerin park yeri olarak kullanılıp, düzensiz eğlence mekanları ile dolu olan bu koskoca ve tarih dolu alan kenti seven bir belediye başkanı ve ekibinin çalışmaları ile şimdiki konumuna dönüştürülmüştü. Gelin de, unutulmaz başkan Rahmetli  Ahmet Priştina'yı anımsamayın!

Meydan yapılırken bütünlüğün korunulmasına özel bir özen gösterilmiştir. Çevre ve denizle uyum sağlanması için gösterilen bu çabalar sonucunda meydan yaşayan bir canlı konumuna dönüşmüş sayılabilir. Öylesine ki; kıyı düzenlemeleri yapılırken İzmir'in bir deniz kenti olduğu gerçeği her yönü ile ön plana çıkarılmıştır.

Buna benzer düşünceler çerçevesinde Saat Kulesi ve bir ölçüde onu tamamlayan cami de meydan düzenlemesinin oluşmasına katkıda bulunuyorlar diye düşünmekteyim.
Şimdi; Konak Meydanı hakkındaki düşüncelerimizi bir kenara bırakarak yaşamın gerçeklerine dönelim. Ne demişim yazımın başlarında?    ...   yürümeniz gerekecektir. Sonra Konak Meydanı ve İzmir'in simgesi Saat Kulesi çıkacaktır karşınıza. Hafiften karşıya bakarsanız camiye ve onun solunda kalan yeni bir inşaatla karşılaşacaksınız.

Bundan yedi yıl öncesine kadar orası bir ölçüde sahipsiz boş bir alandı. En eskilerde Yeni Karamürsel adıyla  bir süre hizmet verdiğini İzmirliler anımsayacaklardır. Günlerden bir gün bu arsada "SGK İzmir İl Müdürlüğü Ek Hizmet Binası" adına bir inşaat yapılacağı öğrenildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı binasının tam karşısında, İZSU ile Konak Kaymakamlığı binasının arasında kalan bu inşaatın 15.11.2013 ruhsat tarihli tanıtım yazısında binanın yapım süresinin 600 gün olduğu yazılıydı ama ne yaparsınız ki aradan geçen "ALTI YILA" karşın çalışmalar  henüz bitirilemedi.

Bu inşaatın bir kanadı 856. Sokaktaydı. Hatta; inşaatın geç bitirilmesinin bu sokak sakinlerine verdiği zararı anlatmak üzere gazetemizin 27.12.2017 tarihli sayısında "Bir Sokağın Ölümü" başlığı ile bir yazım bulunuyordu.
Ne ise sözlerimi çok uzattım galiba. Oysa; amacım, meydanı gördüğünüz ilk anda o inşaatın dış cephe kaplamasının renginden söz etmekti. Kim seçtiyse, kim karar verdiyse dünya estetik tarihinde estetik anlayışa bu derece ters düşen bir renk seçimi yoktur sanırım. İşte buna bağlı olarak, bu renk seçimindeki zevksizlik örneğini, yani; bu "KİÇ" zevk örneğini dile getirmek istedim.
Güzelim Konak Meydanı, nasıl bir armoni örneği ise, Konak Meydanı bir bütün olarak estetik açıdan kusursuz sayılabilecek kadar örnek olabilecekse; o SGK binası da yazmaya utanıyorum b.k rengiyle rezilliğin dik alâsı olabilmeye örnektir.

Bakınız, Estetiği bağımsız bir bilim olarak ele alan Alman düşünür Alexander HYPERLINK, estetiğin konusunun duyusal yetkinlik olduğunu açıklamaktadır. Onu izleyen düşünürler ise, gerçek estetiğin "gözle gördüğümüz şeyler" değil ruhumuzda meydana gelen özel duygular" olduğunu söylemektedirler. Bu kısa açıklamalar çerçevesinde estetiğin; güzelleştirmenin çok daha ötesinde duyarlılığımıza dokunma, duygularımıza seslenme, bizde coşku yaratma, bizi heyecanlandırma ya da yabancılaştırma gibi bir gücünün bulunduğunu unutmamalıyız.

Haydi şimdi gelin de; estetik hakkında üst bölümdeki bu kısa açıklamamızdan sonra SGK'nun yeni binasının rengini (!) Konak Meydanı'nın bütünlüğüyle estetik açıdan bağdaştırın.
Aklıma örnek olarak neler geliyor bilir misiniz? Komşumuz Yunanistan'da turistlerin büyük bölümü için vazgeçilmez olan "Mikonos" ve "Santorini" Adalarındaki tüm binalar beyaz kireç boyalıdır ve o   adalardakilerden birisi bile ben de evimi maviye boyayayım diye düşünmez, aklına bile getirmez.

Esenlikle kalınız...