Antalya Manavgat'ta 3-4 yaşlarındaki turist kız zabıta memuru Himmet Tan'ı görünce gitti parmağına yapıştı. Sorunca ismini söyledi, annesinin- babasının ismini söyledi, kaldıkları otelin adını bilmiyordu...
Hiç beklenmeyen bir davranışla memurun telefonunu istedi. Memur 'Numarayı ver ben arayayım!' dedi, minik kız başını iki yana sallayarak kabul etmedi. Tabii ki Türkçe bilmiyordu, memurdan telefonun dilini İngilizce'ye çevirmelerini istedi, İngilizce'ye çevirip eline verdiler. Küçük kız memurdan Facebook'u kapatmasını istedi, kapattılar. Küçük parmaklarıyla telefonla biraz oynayıp kendi Facebook sayfasını basit bir şifreyle açtı. Memurlar hayretle izliyorlardı...

Zabıta polis mi?

Şöyle bir mesaj yazdı: 'Ailem, ben kayboldum... Şu anda polis karakolundayım... Gelip beni almanızı bekliyorum...'
Bir de konum attı. Küçük kız telefonu iade edip teşekkür etti. Bir sandalyeye ilişti, beklemeye başladı. Mesajında 'polis' demişti, zabıtalar 'Biz zabıtayız' dediler. 'Hayır polissiniz!' diye itiraz etti, memurlar İngilizce sözlüğü açıp baktılar; hakikaten zabıta polis demekti...

Öğretmişlerdi

On dakika sonra ailesi geldi, annesi-babası tatile çıkmadan önce çocuklarına kaybolması halinde yapması gerekenleri öğrettiklerini söylediler...
Teşekkür edip, kızlarını alarak gittiler...'
Olayı özetleyen; R. Eser Gültekin birçok İzmirli gibi, 'Çok çocuk değil, iyi yetiştirilmiş ve eğitilmiş çocuklar geleceğimizdir!' diyor. Bu arada küçük bir not düşmek istiyorum: Yasaya bakarsanız;
Zabıta, polisin olmadığı yerde onun görevini yapar. Yine yasaya bakarsanız; polis de gazeteci ve doktor gibi 24 saat görevdedir. Yani; hiç biri, 'Ben izinliyim, benim mıntıkam değil, benim işim değil!' diyemez. Zabıta gerekirse destek olarak polisi, polis de gerekirse zabıtayı destek olarak yardıma çağırabilir. Eğer hastaysanız, ya da yardıma muhtaçsanız çevrenizdeki ya da ilk karşılaştığınız polis ya da zabıta sizi izinli ya da görevli olmamasına rağmen en yakın karakola, en yakın hastaneye ya da ailenize veya bir yakınınıza teslim etmek mecburiyetindedir. Acaba bundan kaç kişinin bilgisi var, ben de bunu merak ediyorum.

Biraz geç kaldım

Üniversite sınavlarının sonucu belli oldu. Tabii ki sevinenler kadar üzülenler de var. Sınav sonuçları ile ilgili çok yazı yazıldı, konum bu değil. Size gençler için yazılan mektubu paylaşacağım. 'Özür' dilenen mektup şöyle:
'Sevgili Gençler!
Bu yıl Üniversite Sınavına girmiş olanlar! Sizlerden özür diliyoruz! Veteriner hekim olma hayali kurmasına sebep olduklarımız var biliyoruz. Okullarınıza geliyor eğitimler veriyoruz; Mesleğimizi sevin, hayvanları sevin, veteriner hekimlerin kıymetini bilin diye yaşadığımız deneyimleri anlatıyoruz. Tercih yaparken sorduğunuzda; Her şeye rağmen çok ama çok sevdiğimiz ve tüm dünyada saygı duyulan mesleğimizi seçin diye gözünüzün içine bakıyoruz. Öyle sokakta gördüğünüz kedinin köpeğin başını okşamak yetmez diyoruz, iki kitap karıştırmakla veteriner hekim olamazsınız diye vurgu yapmayı da unutmuyoruz. Ama ne kadar kutsal, insanlık için ne kadar faydalı bir mesleğin üyesi olduğumuzu bildiğimizden, aynı coşkuyu aynı mutluluğu yaşayın istiyor ve tüm zorluklarına rağmen gerçekten istiyorsanız yanınızda yer alıyoruz. Sizleri iyi Veteriner Hekimler olmaya ikna ediyoruz etmesine ama, sizlerin yeterince iyi eğitim almasını sağlayamıyoruz ne yazık ki. Yıllardır söylüyoruz ama bir türlü engel olamadığımız için artık yapılabilecek tek şeyi yapıyoruz ve sizlerden özür diliyoruz.

Biz de yazmıştık

Yıllardır yetkililere 'Artık yeter! Her boş bulduğunuz binaya Veteriner Fakültesi açmayın, bina ile bitmez" diyoruz anlatamıyoruz. 'Canla, sağlıkla, insanla, varlıkla uğraşacak hekim yetiştirmek zahmetlidir' diyoruz anlatamıyoruz. 'Kapısına tabela asmakla orası Veteriner Fakültesi olmaz' diyoruz, mezunlara da yazık olur veteriner hekim olamaz, olmak için çok yorulurlar' diyoruz anlatamıyoruz. 'Teknik donanım gerekir, teknoloji gerekir, bilimsel altyapı gerekir, laboratuvar gerekir, pratik yapmak gerekir, en iyi hocaları da getirseniz yetmez' diyoruz anlatamıyoruz.

Anlamak istemiyorlar

Sevgili Gençler! Biz İzmir Veteriner Hekimleri Odası olarak; yetişkin, yetkili, söz sahibi kimselere anlatamıyoruz. O yüzden sizlerden özür diliyoruz. Ve rica ediyoruz; Lütfen kendi geleceğiniz ve ülkenizin geleceği için hak ettiğinizden daha azına razı olmayın. Lütfen tam donanımlı ve yetenekli veteriner hekimler olarak mezun olmanız için gereken şartları taşıyan, ihtiyacınız olan olanakları sağlayan fakülteleri tercih edin. Biz yetkililerimize anlatamıyoruz ve o yüzden Konya ve Aksaray'da bulunmasına rağmen bu kez Konya Ereğli'de açılan veteriner fakültesine ve hiçbir donanımı olmadan açılan diğer veteriner fakültelerine diyecek sözümüz yoktur.
O yüzden biz bu kez sizlere sesleniyoruz; Ulu Önder Atatürk'ün de dediği gibi 'Bütün ümidimiz gençliktedir'
Mektubu yayınlamakta biraz geç kaldım ama olsun. Belge olarak gelecek nesillere kalsın...
Bu bile şimdilik önemli bir adımdır...

HAFTANIN HABERİ

50 bin misafiri ağırladı

Seferihisar'ın Ulamış Mahallesi'nde düzenlenen 3. Ata Ekmeği ve Armola Şenliği'ne katılım geçen yıllara oranla çok daha yüksek oldu. Gün boyu süren şenlikte, ilçede 100 yıl önceki tekniklerle üretilen 'Ata ekmeği' ile ilçenin meşhur peyniri 'Armola' tanıtıldı. Etkinlik süresince Seferihisar Çocuk Belediyesi standı, üretici pazarları ve çeşitli STK stantları gelen misafirlere hizmet verdi.
Şenlikte, 2011 yılında Tohum Takas Şenliği'nde Gödence köyünde bulunan ve uzun çalışmalar sonucu çoğaltılıp, un haline getirilen Topan Karakılçık Buğdayı'ndan yapılan ekmekler, yöresel peynir Armola herkese ikram edildi.