Bayram bitti, tantanası bitmedi... Kimisi tatilin vezirliğini... Kimisi tatilin rezilliğini anlatıyor... Her şey bir tarafa da tatilin en popüler konusu lahmacun... Ne yenilen çeşit çeşit balıklar, ızgaralar... Ne de süslü – püslü meze tabakları...

Hiç birisinin lahmacunun yanında adı bile geçmiyor...
Sosyal medya hesabı olan hemen hemen her tatilci, lahmacun fişini yapıştırıyor dünya alemin gözüne...
Çeşme'de lahmacun 350 lira...
Alacatı'da lahmacun 400 lira...
Bodrum'da lahmacun 450 lira...
Benim anlamadığım da şu;
Fiyatından yakındıkları lahmacunu yiyebilmek için saatlerce kuyrukta beklerler...
Geldiği zaman da bir lokmada tüketirler...
Sonra çekerler kartı, öderler parasını...
Tatil biter, başlarlar ağlamaya...
Bir lahmacun 350 lira diye...
Yahu muhteremler, Çeşme'de, Bodrum'da, Marmaris'te bir lahmacun muhabbetidir gidiyor...
Benim anlamadığım da şu:
Sanki bu tatil beldelerinin girişine kolluk kuvvetleri yerleştirmişler ve şunu dayatıyorlar:
''Ya lahmacun yiyeceksin, ya da buraya girmeyeceksin''
Evet, konu aynen bu...
Adam bamya kadar barbun'a 3 bin lira verir sesi çıkmaz, lahmacuna verdiği 350 lira içine oturur...
Adam bir dikişte içeceği suya 50 lira verir ''oh serinledim'' der, 400 liraya Bodrum'da lahmacun yer, yandım Allah diye feryat figan...
Bakın sevgili arkadaşlar...
Kazıklandığını hissettiğin yere gitmeyeceksin...
Verdiğin paranın karşılığını alamıyorsan, ona o parayı vermeyeceksin...
Kardeşim adam 1 ay çalışıyor, dünyalığını senin cebindeki paradan yapıyorsa...
Sende de ben aklı başında bir bireyim, enayi değilim diyorsan...
Lahmacunu denize baka baka yemeyeceksin...