Yine bir milli maç haftası idi. Türkiye beklenmedik bir performans gösterdi, grubunda 2. oldu ve Avrupa Futbol Şampiyonası'na katılmayı başardı. Süper Lig ve 1. Lig'de maçlar olmasa da, 2. ve 3. liglerde karşılaşmalar durmaksızın devam etti. Gidip izleyebileceğim ve yorum yapabileceğim 2 karşılaşma vardı ama onların günü ve saatleri bana uymuyordu.
Futbol dışında basketbolda Karşıyaka için çok önemli bir randevu vardı. İzmir'de Galatasaray Doğa Sigorta'yı ağırladı cumartesi akşama doğru. Son ana kadar gidip gitmemekte kararsızdım. Çok kalabalık olacağını ve bilet bulmanın zor olacağını düşünüp, son anda vazgeçtim, bisiklet sürmeyi yeğledim.
***
Geçen yaz başında bisiklet yolları ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bu yazımda Bostanlı'da deniz suyunun taştığından ve yolda göl oluşturduğundan bahsetmiştim. Artık orada göl yoktu. O bölge, beton dökülerek yükseltilmişti. Bunun dışında yine klasik bir soruna denk geldim. Bisiklet yoluna araç parkları devam ediyor. Bu önemsenmiyor, önemsenmediği için de önlenemiyor. Kolay kolay da önlenebileceğini sanmıyorum.
Mavişehir ile arıtma tesisi arasında fidanlar dikilmiş ve dikenlerin isimleri yazılmıştı. Ama ne yazık ki onlardan sadece 1 tanesini görebildim. Diğerleri yok edilmişti. Neden kesildiğini bilmiyorum ama fidan dikme kampanyalarına olan güvenimi sarstığını söyleyebilirim.
İlginç bir durum da geldi başıma. Bisiklet yolunda giderken, uzaklarda bir adam ve iki köpek gördüm. Adam ortada, bisiklet yolunun hemen bitişiğindeki yaya yolunda. Bir köpeği yaya yolunun diğer tarafında, diğer köpeği ise bisiklet yolunun diğer tarafında. Yani yolu iyice kapatmışlar. Köpekler başıboş gibi görünse de, anlık bir şey ilişti gözüme. Sanki sahibinin elinde bir ip vardı. Yavaşladım, çok yaklaşınca ipi iyice görebildim. Dibine kadar geldim ve durmak zorunda kaldım. Sahip ancak o zaman beni fark etti, beni görmediğini söyleyip özür diledi ve köpeğini kenara çekti. Dikkat etmesem ipe takılacak, hem köpeği hem de sahibi sürükleyecek ve üçümüz de yaralanacaktık. Elbette en çok da olan bana olacaktı. Görünmez kaza buna denir işte.
***
Kaza geliyorum demezmiş. Bu yüzden hayatın her alanında çok dikkatli olmamız gerekiyor. Gözümüzü dört açmalıyız. Sadece göz değil, kulaklarımızı da kullanmalıyız. Bunun için de trafikteyken kesinlikle kulaklık takıp, müzik dinlememeliyiz.

Masterlar Ligi

Futbol sadece gençler için değil. Her yaştan sağlıklı insan futbol oynayabilir. 40 yaş ve üstü kişilerin, 20'lik gençlerle mücadele etmesi imkansız değil ama genel olarak zor. Ne profesyonel ne de amatör liglerde oynama şansı yok denecek kadar az. Bu amaçla bazı kişiler çıkıp, Masterlar ve veteranlar adı altında ligler kurmuşlar. Onlardan biri de Ege Bölgesi Masterlar Ligi.
Bu ligde sadece belli bir yaştan sonrası oynayabiliyor. Sanırım bu 40 yaş ve üstü olsa gerek. Bir kaç maç izlemiştim. Lige verilen arayı boş geçmeyip, geçen cuma akşamı Tersane ile Karşıyaka Genç Masterlar arasındaki maçı seyrettim. Profesyonel liglerde oynanan birçok maçtan bile daha çok zevk aldım diyebilirim.
Bol pozisyon, boş kalelere kaçan goller, paslaşma, bindirmeler, kaleci kurtarışları ve 30 metreden atılan goller. Tersane 2-0 öne geçti, Karşıyaka Genç beraberliği yakaladı ve tamamen morallendi. Bu moralle de saldırdı, galibiyet golünü bulabilirdi, olmadı. Yorulmuş, maç disiplininden kopmuş olmasına rağmen, Tersane de öne geçebileceği net pozisyonlar buldu, onlar da başaramadı.  
Karşılaşma Karşıyaka Efsaneler Sahası'nda oynandı. Tribünler çok yüksekte kalıyor ve önünde de tel örgülerle, onları tutan demir direkler var. Bu şartlar ve havanın serin olması bile maçın tadını çıkarmayı engellemedi.
***
Bu karşılaşmalarda 3 tane hakem var. Duyduğuma göre 2. Lig'te maç yönetmiş hakemler bile verilebiliyormuş. TFF'ye bağlı maçlardan hiç bir farkı yok. Bahsettiğim maçtaki hakemi çok beğendim. Oyunculara isimleriyle hitap edip, sonuna 'Abi' kelimesini ekliyordu. Verdiği kararlara itiraz gelince hemen çok kısa açıklamasını yapıyordu. Tartışmalarda öylesine yapıcı davranıyordu ki, gerek oyuncuları gerekse de saha kenarındaki takım yetkililerini hemen sakinleştirmeyi başarıyordu. İkinci yarı başlarında sakatlanmasına ve sekmeye başlamasına rağmen de maçın sonunu getirmeyi başardı ve herkesin takdirini kazandı. İsmini maalesef öğrenemedim. Umarım onu daha iyi yerlerde de görürüz.