Süper Lig'in sonu göründü. Her maçın final olduğu haftalar içerisindeyiz. Göztepe evinde Antalyaspor'u konuk etti. Göztepe can derdindeydi, Antalya et... BB Erzurum'un maçlar kazanması, Göztepe'yi küme düşme hattına sokup duruyordu. Yine haftaya üst sırada başlasa da, kırmızı bölgeye inmişti. Kazanması şart idi. Antalyaspor ise ligi en azından 5. bitirip, Avrupa Kupası'na katılmak amacındaydı.

***

Oyun dengede giderken, ceza alanı önünde kazanılan faulü Serdar kullandı, mükemmel bir vuruşla Göztepe'yi 11. dakikada öne geçirdi. Antalya buna karşılık vermek için ataklar yaptı. Pozisyonlara girdi, 18'de de beraberliği yakaladı.
Skora denge geldikten sonra, sarı kırmızılılar gol atmak için yüklenmeye çalıştı. Bol bol top dolaştırdı. Sissoko'nun basit bir kol hareketi sayesinde penaltı kazandı. Gerçi hakem oyunu devam ettirse de, VAR durdurttu, ekran sayesinde penaltı verildi. Penaltıyı Deniz Kadah kullandı ve gole çevirdi. Ama gole sevinmedi. Sebebi de eski takımı olması idi tahminimce. Eski takım olsa da, sevinmenin ne gibi bir kötü tarafı olabilir ki? Doğduğun yer değil, ekmeğini yediğin yer önemlidir.

***

İkinci yarıya Göztepe pozisyonlarıyla başladık. Antalya da buna karşılık vermek istedi. Fakat 55 ve 58'de sarı kartlar yiyen Charles oyun dışı kalınca, Antalya isyan etti.
63'te ceza alanında ev sahibi takım gol şansı yakaladı ama Boffen izin vermedi. O Boffen çıkardığı topa koştu, eliyle yatarak müdahale etti. Jerome ayak uzatıp, topu dürtünce faule maruz kaldı. Hakem penaltı noktasını gösterdi. Vuruşu yine Deniz Kadah kullandı, kaleciyi yine ters köşeye yatırdı ve attığı gole yine sevinmedi.
Antalya tamamen oyundan koptu, Göztepe topa sahip oldu, sürekli paslar yaptı. Hele ki 4. gol gelince mücadele adeta sona erdi. Oyun ritmini sarı kırmızılılar belirledi. Zamanı yavaş yavaş eritti, sahadan farklı bir galibiyetle ayrıldı.

***

Karşılaşmaya Antalyalı oyuncuların tepkileri darbe vurdu. 3-1'den sonra kendi yarı alanlarında topu dolaştırmaya başladılar. Göztepeli oyuncular da müdahale etmeyince, bu böyle devam etti. Sonrasında Antalya teknik direktörü Bülent Korkmaz, oyuncularına tepki gösterip, ileriye gitmelerini söyledi.
Bu hareketlerin sebebi hakem Mete Kalkavan idi. Verdiği kararları hiç beğenmediler. Oysa maça hiçbir etkisi olmamıştı ve tüm kritik kararlarında da hiç hata yapmamıştı. Olayın aslı öncelere dayanıyor. Antalya'nın Başakşehir ile olan maçını da Kalkavan yönetmişti ve verdiği kararlardan dolayı topa tutulmuştu. Bu karşılaşmaya da onun atanması ile İzmir'deki maça ön yargıyla çıkmışlardı.

***

Bu müsabakada öne çıkarabileceğim bir oyuncu pek olmadı. Biraz Serdar Gürler diyebilirim. Attığı iki gol de güzeldi.
Göztepe yine düşme potasının üzerine çıktı. Nefes nefese bir yarış var. Bundan sonra ufak bir hata bile, çok büyük sorunlar çıkarabilir. Güzel oyun değil, sonuç önemli artık.

Denizli artık Süper Lig'de sayılır

Ankara'da şampiyonluk maçı vardı. Gençlerbirliği konuk ettiği Denizli'den 1 puan alsa dahi Süper Lig biletini cebine koyacaktı. Galip geldiği takdirde de Spor Toto 1. Lig'i lider bitirmeyi garantileyecekti.
Denizlispor, deplasmanda yenildiği takdirde, lig 3.'sü Hatayspor'un 2 puan önünde son 2 haftaya girecekti. Bu da stres yaratır. Fakat hiç beklenmeyeni yaptı, şampiyonluk turu atmaya hazırlanmış rakibini 3-0 gibi farklı sonuçla yendi, kendini Süper Lig'e attı. 'Hala 2. sırada; liderliğini koruyan Gençlerbirliği atamamışken, nasıl oluyor da Denizli attı' diyenler olabilir. Gelecek hafta sahasında ligde sadece 3 beraberlik alabilmiş, küme düşmüş olan Karabükspor'u ağırlıyor. Çok ama çok büyük bir mucize olması gerekir ki o da binde bir ihtimal. Yenecek ve son haftaya lig 3.'sünün 5 puan önünde girerek, üst ligi garantileyecek.

***

Gençlerbirliği maça iştahlı başladı. Topa sahip oldu, bir an evvel gol bulmak istedi ama kaleye bir türlü yaklaşamadı. Denizli de kaptığı toplarla gitti, o da kaleye yaklaşamadı. Bu yoklukta yaratıcı olmak gerekir. Ceza alanına yapılan ortada seken top Deniz Vural'ın önüne geldi, uzak direk dibine topu gönderdi, 16. dakikada Denizlispor'u öne geçirdi. Yumuşak vuruştu ama akıllıcaydı, kalecinin uzağınaydı.
Golden sonra ev sahibi takım yüklense de pozisyon bulmakta zorlandı. İlk kez gole 23. dakikada gole yaklaştı, kornerle önlendi. Karşılıklı ataklar vardı ama kaleyi bulan top yoktu. Hep auta gitti vuruşlar.
İlk yarı bitiminde Gençlerbirliğili oyuncular hakeme yoğun itirazda bulundular. Bunun sebebini anlamadım. Ne vardı bu kadar itiraz edecek?

****

İkinci yarı pozisyon açısından çok daha iyi idi. Gençlerbirliği beraberlik için yüklendi, pozisyonlar buldu, gol bulamadı. Denizli de hızlı hücumlarla çıktı, kaçırdı kaçırdı ama 2 gol daha atmayı başardı.

***

Bu mücadelede Denizli defansı öne çıktı. Rakip ceza alanında topla buluşturuldu ama rahat vuruş izni verilmedi. Hatasız oynadılar dersem, yanılmam. 'Bu nasıl kaçar' denecek pozisyon bile vermedi. Tüm oyuncular çok koştu, çok çabaladı.  Hücum anlamında kahraman çok vardı. Defansta da öne çıkan isim Oğuz oldu. Bir çekiciliği vardı. Özellikle ortalarda topa en çok kafa vuran kişi idi. Son dakikada da kaleciyi geçen topta Deniz Yılmaz'ın vuruşunda adeta kalecilik yaptı, önüne yatarak gole izin vermedi.

***

Maçın spikeri Gençlerbirliği'nden Claro için övgü dolu sözlerle bahsetti. Cezalı olduğu 1 maç dışında tüm karşılaşmalarda forma giydiğini söyledi. Ama nazar değdirmiş olsa gerek, Claro ilk yarının son dakikasında sakatlanarak çıkmak zorunda kaldı.
Oyuna girecek oyuncu formasını şortunun içine sokuyor, sahaya adım atar atmaz da çıkarıyor. Bir ara hakemler buna çok önem veriyorlardı ama şimdi önemseyen yok. Kurallar değişti mi bilemiyorum doğrusu.