O ilanları sizler de görmüş olmalısınız. Nedendir bilinmez son zamanlarda hemen tüm gazetelerimizde yayınlanıp duruyorlar. Nedendir diye yazıp sordum ama nedenini bilmekteyiz. Yazımızın hazırlanma amacı da bu zaten. İcra dairelerinin satış ilanlarından bahsedeceğiz. Ülkemiz kalkınıyor (!) ve bu icra dairelerinin satış ilanları giderek gazetelerimizde daha fazla yer ediniyorlar.
Geçen haftaki bir İstanbul gazetesinde gördüğüm satış ilanı bayağı ilginçti. Bursa'daki bir icra dairesinden gönderilen ilan metni iki gazete sayfasını tam tamına kapsamaktaydı. Hem de iki sayfayı geçmesin diye harflerin puntoları yani boyutları gazetenin doğal harf boyutlarından küçük tutulmuştu.

Beni reklam yapıyor bellemeyin. Ama; ister istemez ufaktan ayrıntılara gireceğim. Bakınız; fabrikanın satışa konu varlığının tahmini değerlerini aynen sıralayayım. Arsa değeri: 29.970.000, binaların değeri: 12.141.838.40, çevre tanzim değeri : 150.000, yeşil alanlar ve bitkiler: 37.605, makine ve teçhizat değeri: 3.359.300, elektrik enerji sistemleri: 332.770 lira olup toplam değer 45.991.513.40 olarak belirlenmiştir. Satışa konu olan değerlerin ayrıntılarına gelince idare binası, konfeksiyon binası (İki adet), sosyal tesisler binası, yeni boyahane binası, örme binası, atölye binası, depo binası (2 Adet), sundurma binası yanında çevre tanzimi ve yeşil alanlarla birlikte elektrik enerji sistemlerini sayabiliriz. Bunların ötesinde 608 kalemlik makine ve ekipmanlar da satışa konu olmaktadır.
Şimdi biraz düşünelim. Her işletmenin iyi niyetlerle kurulduğunu, iş alanı yaratmak amacında olduğunu aklımızdan çıkarmayalım. Kim bilir bu firmanın sahipleri ve yöneticileri de; işin sürmesi ve firmayı kurtarmak için nasıl çırpınmışlardır? Kim bilir bu fabrika kapandığında kaç işçi ve çalışan işsiz kalmıştır?

Demem o ki: işler iyi gitmiyor. Siz politik yöneticilerin atıp tutmalarına, tuzu kuru olanların vıcık vıcık yağ kokan konuşmalarına bakmayın. Ben ülkemizin sorunlarını buzdağına benzetiyorum. Bilirsiniz buzdağlarının suda görünen kısımları ana kütlelerinin 1/7'si kadardır. İşte bu nedenle bu icra satış ilanları dikkatimi çekiyor. Nasıl çekmesin? Yine bir İstanbul gazetesinin Pazar günkü nüshasında bu kez 1,5 sayfalık icra ilanı yer almaktaydı. Eğer bu ilanların niteliklerini sıralamaya kalksak yazı yazmaya gerek kalmadan bizim de sayfalarımız dolar giderdi.

***

Ben iktisat eğitimi almış bir fakirim. Politikacılarımızın söylediklerini dinledikçe şaşkınlığım artıp gidiyor. Hele o istatistikler; onlara hiç inanasım gelmiyor. İktisadın kuralları politik açıdan desteklenirse olumlu sonuçlar alınabilecektir. Zaten; ilim alanında iktisadın adı sadece iktisat değil ekonomi politiktir. Siyasi baskılarla dolar fiyatını ya da faiz oranlarını belirleyemezsiniz. Geçmişte bu yöndeki girişimlerin son derece tehlikeli dönüşümlere neden olduğunu hatırımızdan çıkaramayız.

Geçmişte ama yakın zamanda Türk parasından olumlu bir girişimle 6 sıfır atılmış, o günlerde paralarımız Yeni Türk Lirası (YTL) olarak tanımlanmıştı. Banknot yelpazemiz 1 YTL ile 100 YTL arasındaydı. YTL'den Türk Lirası (TL)'na geçişte bir baktık ki banknot yelpazemizden 1 liralık olan çıkarılmış pembe 200 liralık sisteme girmiş. Güya 200 liralık banknotlar bankalar arası işlemlerde kullanılacaktı. Oğlumun işyerinde o büyük kupürlü pembe 200 liralık banknotların yıpranmış/bantlamış olanlarına bile rastlıyorum. Yine orada artık 5 kuruşlar ağırlık olmaya başladı, 10 kuruşların da eli kulağında. 1 kuruşları hiç sormayın, zira; onların metal değerleri nominal değerlerinin çok çok üstünde. Şimdi ben kendi çapımda yarımtrak bilgiçlik taslıyayım. Ekonomistlere/iktisatçılara göre enflasyonun bir çok tanımı vardır. İzninizle kısadan kestirme olanını söyleyeyim fazla eğitim almaya, ekonomi bilmeye filan gerek yok; bozuk paralar kullanılmaz duruma dönüşürse o ülkede enflasyon yaşanıyor demektir.  

Ekonomimiz iyiymiş, dünyanın en güçlü ekonomileri arasındaymışız, döviz rezervlerimiz şimdiye kadar görülmemiş ölçüde yüksekmiş, işsizlik rakamlarında umutsuzluk yaratan bir durum yokmuş, bankacılık sistemimiz sağlammış , ... miş, mış, muş, müş. Buzdağı örneğini unutmayın. Bakın göreceksiniz yakında yurtiçi ekonomimizin bu kadar şişmesine/şişirilmesine(!) bağlı olarak 500 ve 1000 liralık banknotlar da dönüşüme girerse hiç şaşırmayın.
Esenlikle kalınız...