Karşıyaka ilk defa bir maçında rakibine yakın oynuyor. Ve üstüne üstlük temas bile ediyor, Adanasporlu oyuncuların topla oynamasına izin vermiyor.
Sahada oynanan oyuna baktığımızda lider takımla, sonuncu sıradaki takım arasında bir fark yok.
Golü de buluyor Karşıyaka.
Her şey çok güzel gidiyor. Adanaspor ne baskı kurabiliyor ne de tehlike yaratabiliyor.
Ama işte o saçma sapan kırmızı kart, harakiri oluyor.
'Senin kazanacağın yok Adanaspor, bari bir kişi eksik kalalım da, gel yen bizi' diyor.

Karşıyaka'dan harakiri

Bundan sonra artık maçı izlemeye gerek yok Karşıyakalı taraftarlar için.
Bundan sonra yazacaklarımı da hiç kimse okumayacaktır elbet. Kim moralini bozmak ister ki?
Zaten tribünde sadece 297 Karşıyaka taraftarı olması, futboldan çoktan geçtiklerini gösteriyor.
Adanaspor'u bile 520 kişi destekliyor.
Ama ben yine de yazacağım okunmayacağını bilsem de.
Bu haftaya kadar bir mucize bekledik, belki bu maçta bu mucize gerçekleşir dedik ama Adanaspor 2 gol buldu.
Son dakikalarda yine umutlandırdı sürpriz beraberlik golüyle ama kader yine değişmedi ve uzatma dakikalarında nakavt eden gol geldi Adanaspor adına.

Ağlar örülmüş

Anladım ki, kader ağlarını çoktan örmüştü Karşıyaka için.
Barcelona ayarında bir takımla da çıksa maçlara, öyle ya da böyle küme düşecekti.
Bu kırmızı kart ve neticesinde alınan 3-2'lik mağlubiyet Adanaspor'u Süper Lig'e bir adım daha yaklaştırırken, Karşıyaka'yı 2. Lig'e uğurluyordu.
Her şeye rağmen yine de matematiksel olarak umut tamamen tükenmiş sayılmaz.

Umut tükenmez!

Hayat bu, 
Belli mi olur? 
Nasıl ki yaz ayı, 
Kar yağabilirse başımıza;
Bakarsınız kışı yaşarken, 
Çiçek açar Karşıyaka...

Göztepe karşılığını alamadı

Adana Demirspor maça çok iştahlı başladı.
Tempoyu çok yükseltti.
Göztepe'de her ne kadar bu tempoyu düşürmek için uğraşsa da, maç 1. Lig düzeyinin oldukça üstünde oynandı.
Bundan daha fazla düşüremezdi, düşürmemesi de gerekliydi. Çünkü maçı yavaşlatmaya çalışmak, direnci ve gücü azaltır, rakibe boyun eğmeye sebebiyet verir.
Göztepe dişe diş mücadele etti. 'Madem böylesine bir gücün var, şimdiye kadar neden göstermedin' dedirtti adeta.
Yüksek tempo sertliği de doğurdu ki, bu sporun bu düzeyde oynanmasının fıtratında olan bir şey.

Futbol şöleni gibiydi...

Seyirciler de bu sayede futbol bayramı yaşadılar. Her anı heyecanlıydı. Süper Lig'de bile böylesine heyecanlı bir maça az rastlanır bir şey.
İmkan olsaydı da, bu maçların koşu mesafeleri ve deparları hesaplanabilseydi de diğer maçlarla arasındaki farkı karşılaştırabilseydik.
Skora gelirsek, Göztepe mücadelesinin karşılığını alamadı ve 2-1 mağlup oldu.
Futbolu bu düzeyde oynadığı takdirde, bir kaç transferle bu sene olmasa da gelecek sene mutlaka Süper Lig'e çıkacaktır. Bu ışığı gösterdi.
Bu futbolu sürdürebilir mi peki? Türk futbolcusunun mantalitesi maalesef buna engel. Zaman gösterecek her şeyi.

Sahada piknik

Göztepe'nin maçından sonra Süper Lig'de de bir maç oynandı; Eskişehirspor ile Galatasaray arasında.
Sahadaki mücadeleye baktığımızda insanın aklı karışıyor.
Aslında Adana Demirspor - Göztepe maçının Süper Lig, Eskişehir - Galatasaray maçının 1. Lig karşılaşması olması gerekiyordu.
Ülkemizin en eski ve en başarılı kulüplerinden biri olan Galatasaray, sahada adeta piknik yapıyordu.
İki takımda kalelerini açıp, birbirlerine gol hediye ettiler de en azından seyirciler piknik dışında gol de izlediler, futbolu hatırladılar.

Van Persi boyunun kurbanı oldu

Fenerbahçe ile Osmanlıspor arasında oynanan maçta, bir pozisyon yaşandı.
Karşılaşmanın 61. dakikasında Diego’nun şutunu Robin Van Persi, takip edip, tamamlamak istedi. Fakat kaleci son anda parmaklarının ucuyla topun yönünü değiştirdi.
Robin Van Persi boş kaleye vurmaya çalıştı ama top bacaklarının arasından geçip gitti. 
Bu pozisyonda çok eleştiri aldı Robin Van Persi. Ama ben onlara kesinlikle katılmıyorum. 
Top yön değiştirdiği an saliseler içinde adımını ayarlaması gerekiyordu. Uzun boylular adımlarını daha uzun atarlar ve dolayısıyla ayarlamaları kısa boylulara oranla çok daha gecikmeli gerçekleşir.
Robin Van Persi de hem uzun boylu hem de seri olmayan, yavaş bir futbolcu. Golü kaçırması da gayet normal.

4.5Tİ

Ülkemizde futbolun çok yavaş oynandığı bir gerçek.
Ama artık 4.5G'nin hayatımıza girmesiyle cep telefonunuzdan maçları daha hızlı bir şekilde izleyebileceksiniz!
Elbette şakaydı.
Televizyonu izleyince ve internette çıkan haberlere bakınca, 4.5G'nin hayatımıza mükemmellik getireceği hissine kapılıyor insan.
Eee peki ne deniyor?
Sadece 10 kat hızlanacak deniyor; o kadar.
Başka?
Başka bir şey yok.
İlk zamanlar hız çok yüksek olacak olmasına ama kullanıcı sayısı arttıkça hız azalacak.
Ve bir süre sonra birçoğumuz hızın etkisini hissetmeyeceğiz bile.
4.5G mükemmel pazarlandı, milletin aklına muhteşem yerleştirildi.
Ohhhh, gelsin paralar...
Yok öyle bir mucize hey halkım, ne yazık ki;
YOK...


Sıkıcı bir F1 haftası

Formula 1'in 2. ayağı olan Bahreyn Grand Prix'i yapıldı. Geçen sene Mercedes takımı yarışları domine etmişti. Bu sene Ferrari takımı 'şampiyonlukta ben de varım' dedi ve bunu da gösterdi.
Fakat yarış tüm izleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Arka sıralarda ufak tefek geçişler dışında, neredeyse hiç bir çekişme olmadı.
Sonuç olarak ilk 2 olmasa da Mercedes takımı, podyuma takım olarak çıkmayı başardı, aralarına Ferrari'yi sokarak.
Sıralama turları hiç beğenilmemiş, değiştirmek için toplantılar düzenlenmişti. Hala bir sonuca varmayı başaramadılar.
Dikkat çeken başka bir detay ise sunucu idi. Formula 1'le özdeşleşmiş sunucusu Serhan Acar, görevi devr almış ve mikrofonu başına geçmişti.
Formula 1 sevenler için tek güzel haber de bu idi, geride kalan hafta için.

Show yapma, show yapma

Milli takımımız Avusturya’yı da yenmeyi başardı. 
Gazeteler haberi en iyi verebilmek için yarış halindeydiler. Yarışı da öylesine abarttılar ki, görünce insana adeta dünya kupası finaline yükselmişiz hissi veriyordu. 
Ama kazandığımız maç sadece hazırlık maçıydı. 
Basın haber vermekten vazgeçmiş, show yapıyor adeta, en çok beni okusunlar diye.

Doping Haberleri Patlama Yaptı

Geçtiğimiz Mart ayında spor gündemine doping haberleri damga vururken, milli atletlerimiz Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut'tan sonra bir diğer milli atletimiz Elvan Abeylegesse'de de doping tespit edilerek 2 yıl müsabakalardan men cezasına çarptırıldı.
Medya Takip Ajansı Interpress tarafından yapılan araştırmaya göre, Fenerbahçe ve Milli Takım'ın sağ beki Gökhan Gönül'ünde kullandığı ilaç ile  gündeme gelen doping ile ilgili son bir ayda yazılı basına 1.388 haber yansıdığı belirlendi. 

Beşiktaş Vodafone Arena tamamlandı...

Şampiyonluk en büyük adaylarından lider Beşiktaş'ın stadına kavuşmasına çok az zaman kalırken, aylardır sabırsızlıkla beklenen Vodafone Arena'nın  inşaatı tamamlandı. Nisan ayında resmi açılışı yapılacak olan Vodafone Arena hakkında yazılı basında Mart ayında 1.198 haber çıktığı tespit edildi.

Umut Bulut babasını kaybetti...

Ankara Kızılay'da yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenler arasında Galatasaraylı futbolcu Umut Bulut'un babasının da bulunduğu ortaya çıktı. Umut'un babası Kemal Bulut'un patlamada hayatını kaybetmesi spor gündeminde oldukça fazla yer alırken, bu olay ile ilgili yazılı basında 836 haberin yer aldığı belirlendi.

Gündemde olanlar

Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi son 16 turunda eşleştiği Braga takımı ile yapmış olduğu maçlar sonunda elenmesi spor sayfalarına 542 haberle yansırken, Milli takımımızın İsveç ve Avusturya ile yapmış olduğu hazırlık maçları da medyada 515 haberle yer aldı.
Mart ayında sporda öne çıkan diğer konular ise Mustafa Denizli'nin Galatasaray teknik direktörlüğünden istifası ve Galatasaray'ın Finansal Fair Play kararları nedeniyle yapılan soruşturma sonunda 1 yıl Avrupa Kupalarından men cezası alması oldu. Mustafa Denizli'nin istifası 457 haberle gündeme gelirken, Galatasarayın aldığı ceza 385 habere konu oldu.