İstatistik biliminin derinliklerine girişip bilgiçlik taslama gibi bir niyetimin olmadığını açıkça belirteyim. Ancak; yazımın konusunu biraz daha anlaşılabilir duruma getirmek ya da seçtiğim başlığın nedenini açıklamak için şu "Korelasyon" kelimesi hakkında ufak bir tanıtım yapmayı gerekli görüyorum.

İstatistik biliminde sıkça kullanılan bir metodun adı olan "Korelasyon"; Fransızcadaki "Corrélation" kelimesinden dilimize geçmiştir. Fransızcadaki kökeni ise tahmin edileceği üzere Latincedeki "Correlatio" kelimesidir. Öte yandan teknik anlamda "Korelasyon"; iki ya da daha fazla değişken arasındaki bağlantıyı istatistiksel ve matematiksel olarak tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır.
Biliyorum belki de asıl amacımı anlatmaya yaklaşırken sözümü fazla uzatmışımdır. Olsun, sizlere bir araştırma konusu bile hazırlamış olabilirim. Hoşgörünüze sığınıyorum.
Asıl söylemek istediklerime geliyorum. AKP'nin iktidar olduğu yıl 2002'dir. Hiç dikkatinizi çekti mi? O günden bu yana AKP'nin oylarında her seçimde fark edilebilen bir artış görülüyor. Bu oy artışının sebeplerini bulmayı sosyolojik ve siyasal araştırmacılara bırakmak en doğrusudur. Bence, toplumun mazoşist yapıda olmasının payı da göz önüne alınmalıdır. Elbette; muhalefet partilerinin beceriksizlikleri ve ciddi çözüm önerilerini gündeme getirememiş olmaları da oylardaki artışın nedeni olabilir.

Ama; benim izlediğim ve sonunda konu yapmak istediğim başka bir nokta var. Evet, hiç dikkatinizi çekti mi? AKP'nin oylarının artışıyla birlikte değerlendirilmesi gereken birkaç olgu daha bulunuyor. Bakınız; kadınlara gösterilen şiddet olayları, doktorlar ve sağlık personeline yapılan saldırılar, okullarda öğretmenleri dövme, yaralama ve öldürme girişimleri hep aynı dönemde artış göstermedi mi? Keşke diyorum; bir istatistik araştırmacı çıksa da AKP'nin oy artışı ile kısaca sayabildiğim üç olgu arasındaki "Korelasyon Katsayısı"nı bizlere hesaplasa. İnanıp tahmin edebiliyorum: katsayı (1) ya da (1)'e yakın olacaktır.
Hem neden olmasın ki? Kadınların toplumdaki yerini küçümseyenler, asıl kariyerlerinin analık olduğunu söyleyenler, onları bir meta imiş gibi görenler iktidarın en üst kesimleri değil mi? Doktorları hastalarının hedefi haline getirenleri, onların çalışma koşullarını zorlaştıranları, haklarını ellerinden alanları nasıl hatırlamayız? Peki ya öğretmenler? Bu iktidar döneminde yaşadıkları prestij kaybını gerilere dönüp şöyle kısaca bir değerlendiriniz. Hadi gelin iktidar organlarına bir soralım: Vaiz mi, öğretmen mi? Ben; alacağımız yanıtın "vaiz" olacağını sanmaktayım.

İşlerine geldiği zaman kadını koyacak yer bulamazlar. "Cennet, anaların ayağı altındadır", "Sümeyye Hanıma siyaset yakışır" vb. sözleri hep onlarındır. Öte yandan ne hikmettir Sümeyye Hanım asıl kariyeri olacak analığı seçmez de babasının danışmanlığını sürdürmeyi görev bilir.

Şimdi sizler de AKP'nin oylarının yükselişi ile toplumu yozlaştıran başka olguları arayın bakalım benim aklıma gelmeyen nicelerini bulacaksınız. İnanıyorum, bulacaksınız!
Esenlikle kalınız...