Her ülkenin geçmişinde unutulmayacak acılarla dolu günler vardır elbette. Keşke; bu cümleyi unutulmayacak mutluluklar ile dolu günler vardır diyerek düzenleyebilseydik.
Bana kalırsa; üzülerek yazıyorum, genelde sevinçler göreceli olarak acılı günlere göre daha çabuk gündemden düşebilmektedir. Acıların izleri öylesine kolay unutulacak gibi değildir. Keşke; acılar hiç olmasaydı da biz de onları hiç anımsamasaydık.
Ne yazık ki; ülkemizin güzel illerinden biri olan Sivas'ta 2 Temmuz 1993'de kolayca unutulmayacak bir katliam yaşandı. Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas Valiliği'nin resmi çağrılısı olarak orada bulunan yazar, ozan, düşünürlerden oluşan bilinçli bir topluluk başka bilinçli bir topluluk tarafından yakılarak öldürülmek istendi.
Yakılarak öldürülmek istenenler "Alevi" inancına sahip vatandaşlarımızdı. İçlerinde kimler yoktu ki? Benim aklıma gelenlerden bir bölümünün isimlerini sıralayayım sizlere: Asım Bezirci, Behçet Aysan, Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Metin Altıok ölüm acısını yaşadılar, olayların nedeni olarak gösterilen Aziz Nesin ise mucize eseri kurtulabildi.
Dünya tarihinde yaşanmış olaylarda olduğu gibi ülkemiz geçmişinde de nedenleri tam olarak araştırılmamış olaylar bulunmaktadır. Şöyle yakın tarihimize dönüp bakacak olursak 1945 yılındaki Tan Gazetesi'ne yapılan saldırı ve yıkıp yakmayı gözünüzün önüne getirin. Hemen 10 yıl sonrasında bu kere 6-7 Eylül tarihinde İstanbul ve İzmir'de rum kökenli vatandaşlarımıza yapılan saldırılar. 1980 öncesinde o günlerdeki anarşi ortamından yararlanılarak Kahramanmaraş ve Çorum il merkezlerinde yaşananlardan hangilerinin gerçek nedenleri araştırıldı ve hangileri için yasal soruşturulmasından sonuç alınabildi? Gerçek sorumlular bulunabildi mi?
1993 senesinde Sivas'ta Madımak Oteli'ndeki olayların gerçek sorumluları bulunup cezalandırılamadı. Sorumlular nasıl bulunup cezalandırılacaktı ki? O günlerin Başbakanı anlı şanlı Tansu Çiller Hanımefendi bakınız olaylardan sonra ne hikmet yumurtlamıştı: "Çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir". Cumhurbaşkanı Demirel ise yaşananlar hakkında "Olay, Alevilere karşı değildir" diyerek düşüncesini açıklamıştı. Sivas'taki facia için en doğru yaklaşımda bulunmasını beklediğimiz İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise işin kolayına kaçmış "Aziz Nesin, halkın inançlarına karşı bilinen tahriklerini yapmıştır" diyerek ciddiyetten uzak bir tavır takınmıştır.
İdare'nin bu olumsuz yaklaşımları elbette mahkeme ortamını da etkileyecekti. Nitekim; suçlu görülenlerin bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir kısmı izini kaybettirdi. Sonuçta mahkeme; bulabildiği birkaç kişiyi mahkum etti, bazı sanıklar zamanaşımından yararlandılar.
Ama yazmadan edemeyeceğim; mahkeme zaman aşımı kararını verdiğinde yakın zamanda Sn. Erdoğan'ın mahkeme sonucu için söyledikleri unutulacak gibi değildir: "Ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun". Aklımda iken bir not daha ekleyeyim. Uzun süren mahkeme safahatında sanıkları bir avukatlar ordusu savunuyordu; sonra bu ordudan 8'i AKP milletvekili olarak ülkemize hizmette bulundular!
Esenlikle kalınız...