Denizli'de motosiklet tamircisi Yaşar Çabuk ile motosiklet yarışları hakemi Gülay Çabuk çiftinin oğlu Harun Çabuk'un evinde, sadece motor sporları konuşuluyor. Denizli Özel Servergazi Lisesi 2. sınıf öğrencisi olan Çabuk, dünya şampiyonu Kenan Sofuoğlu gibi motosiklet tamircisi bir babanın oğlu. Başarı hikayesi, okuldan eve geldiğinde babasına tamirhanede yardım ederken motosikletlere binmesiyle başlamış. Ailesi motor sporlarına ilgisi olduğunu görünce bir motosiklet almış. Bununla girdiği ilk yarışlardan itibaren başarı elde ederek, küçük yaşına rağmen onlarca kupa ve madalya kazanmış. Ailede herkesin motor sporlarıyla bir şekilde ilgilenmesinden dolayı en önemli sohbet konuşmalarından biri de bu oluyor.

'Bu spor için canımızı, malımızı ve zamanımızı harcıyoruz'

Harun Çabuk, dünya şampiyonu Sofuoğlu'nu örnek alıyor. "Kenan ağabeyin ahlaki düşünceleri ve yarışa bakış açısı beni çok etkiliyor" diyor. Avrupa Süpermoto şampiyonu olmasına rağmen bazı kişilerin yolları yarış pistine çevirmesine karşı çıkan Çabuk, "Yollarda arabalar, yayalar var. Dış etkenler, sesler, trafik lambaları, her şey önemli. Bence dışarıda binenleri piste davet etmek gerekiyor, çünkü pistte binerlerse böyle tehlikeler olmayacak. Karşıdan gelen arabalar var, sürücüler var, sarhoşlar var" diye konuşuyor.

Yaptıkları spora "serserilerin sporu" gözüyle bakılmaması gerektiğini düşünen Çabuk, "Bir yarışçının, bir işadamı gibi görülmesi gerekiyor, çünkü bu dünyanın en zor yarışı bana göre. Bence saygı duyulması gereken bir spor" diyor.

'Motosikletlerle oynayarak büyüdü'

Baba Yaşar Çabuk, evleri işyeriyle altlı üstlü olduğu için oğlunun küçüklüğünden beri motosikletle iç içe olduğunu belirterek şunları anlatıyor: "Oğlum 2-3 yaşından bu yana sürekli dükkanda. Motorlarla oynuyor. 5-6 yaşlarında küçük motosiklete binmeye başladı. Biz de, 'Motor alalım, bindirelim' derken işler buralara kadar geldi." Çabuk, motor sporlarının tehlikeli olduğunu da kabul ediyor.

Oğlunun elde ettiği başarıların kendisini çok mutlu ettiğini anlatan Çabuk şunları söylüyor: "Türkiye içindeki şampiyonluklarına çok alıştık. Orada kupa alması bizi fazla etkilemiyor. Türkiye şampiyonasında da zaten yarışçı arkadaşlar zaman zaman yer değiştirebiliyor. Orada sevinmek, diğerlerine karşı biraz üzücü oluyor, onun için biz burada fazla sevinemiyoruz. Yurtdışı başarısı ise müthiş bir duygu, yani kıyaslanacak bir yanı yok"

Çabuk'un ailesi pahalı bir spor dalı olan motosiklet yarışlarına, karavana çevirdikleri minibüsle gidip geliyor. Minibüsün kendileri için bir nevi ev gibi olduğunu anlatan Çabuk, "Zaten onun sayesinde her yere rahat gitmeye başladık. Bu yarışla uğraşan herkeste böyle bir şey olması gerekiyor. Yoksa hiçbir şekilde hazırlanamıyorsun. Hiçbir şeyi doğru dürüst toparlayamıyorsun. Sırf Harun için aldık, başka bir yerde de kullanmıyoruz. Zaten sadece yarışlarda tercih ediyoruz." diyor.

Üç yıldır hakemlik yapan anne Gülay Çabuk ise bu işe oğlunun yarışlarını takip ederken karar verdiğini anlatıyor: "Harun'un sayesinde devamlı yarışlara gidiyorduk, yeri geliyor gönüllü hakemlik yapıyorduk. 'Neden bunu profesyonel bir hakemliğe döndürmeyelim?' diye düşündük" Ailede herkes motor sporlarıyla ilgilendiği için konuşulan spor konusunun da bu olduğunu belirten anne Çabuk, "Oğlumuz yarışçı, babamız mekaniker, ben hakem; bir takım olduk artık. Evde devamlı motor konuşuluyor. Bütün sohbetimiz her ortamda motosiklet yarışları, motor markaları. Bazıları, 'Hiç sende akıl yok mu?' Otursana evinde"diyor. Otursan zaten bir tane evladım var ve arkasındayım" diyor.

Editör: Haber Merkezi