Milli hüsran idi ilk maçımız. Eleştiriler çok ağırdı. 'Belki utanırlar, bir tepki verirler, küllerinden doğarlar' dedik 2. maç için ama yanıldık. Sanırsın ki, Fransa'ya tatile gitmişler, bütün günlerini yatarak, güneşlenerek ve yüzerek geçiriyorlar, maç olduğu zaman stada gelip, zorla oynayıp, tatillerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Maçın başlarında İspanyol oyuncu sağ tarafımızdan defans arkasına koşu yaptı. Yapayalnızdı, görmediler, pas atmadılar. Atsalar, kaleciyle karşı karşıya kalacaktı.
Ama daha bitmedi. Bu oyuncu, top alamayınca, ofsayta girmiş olduğundan, geri döndü. Geri dönerken, defans oyuncumuzun yanından geçti, tekrar pas alabileceği bir bölge seçti kendine. Tüm bunları yaparken, bizim oyuncuların hiç umrunda değildi. Bütün herkesin gözü topta. Adeta topa hipnotize olmuşlar, dünyayla bağlarını koparmışlar.
Defans yapmaktan hiç ama hiç anlamıyoruz. Oysa burada ne yapılması gerektiği, daha futbola ilk adım atıldığında öğretilir. Anlaşılan o ki, hiç kimse bunları öğretmemiş.
Futbolun temelinde, defans yaparken, rakip oyuncuya yakın oynamak ve gölgesi gibi takip edip, asla boş bırakmamak vardır. İlk bilinmesi ve uygulanması gereken şey budur. Bunu yapmaz isen, sen bir takım olamazsın.
Almanya'ya bakalım. Son dünya şampiyonu. Asla yarı finalden önce elenmezler hiç bir turnuvada. Muhteşem oyuncuları yok kadrosunda, Ronaldo ve Messi gibi. Onlarda sadece takım oyunu var. İşte o bahsettiğim temel futbolun en iyi uygulayıcıları.

Endişelerim gerçek oldu

Volkan Babacan hakkında endişelerimi sık sık dile getirmiştim. Yediğimiz 2. golde o endişelerim bir kez daha gerçek oldu. Nolito çok ama çok zor pozisyonda, gol atmayı başardı.
Mehmet Topal topu uzaklaştırmak isterken havalandırdı ve Nolito'nun bulunduğu yere düştü. Fakat top daha havadeyken, rakip oyuncuya gittiğini anlamışken, Volkan kalesinden fişek gibi fırlamalı, açıyı kapatmalı, golü engellemeliydi. Ama o tam tersini yaptı, geri geri gitti, kale çizgisine kadar. Bir kaleciye hiç ama hiç yakışmayan bir hareket. Ülkemizde yere göğe sığdırılamayan kaleci, şampiyonanın şu ana kadar en kötü kalecisi.

İstatistikler ne diyor?

Biraz da istatistikler üzerinden gideyim. İspanya, rakibi kim olursa olsun her zaman topla en çok oynayan takım olurlar. Kendileri sadece topu ve dolayısıyla rakiplerini koşturturlar. En az koşan takım İspanya'dır bu yüzden. Bu maçta İspanya'nın koşu mesafesi 109.087 metre, bizim koşu mesafemiz ise 105.523. Yani İspanya'dan daha az. Bunun anlamı İspanya topla oynarken biz ayakta dikelmiş, taraftar gibi izlemişiz sadece.
Bir örnek vereyim. İspanya çıkmak isterken topu kaptırıyor. Bir İspanyol oyuncu, 40-50 metre depar atıyor, defansına geliyor, pozisyona engel olmak için. Biz 1 metre önümüzde giden oyuncuyu bile kovalamıyor, Allah'a havale ediyoruz adeta.
İtalya'nın Belçika maçında koştuğu mesafe tam tamına 119.702. Bizden neredeyse sahada 2 oyuncu fazla mücadele etmişler.
Topla oynayan takım İspanya, koşan takım İspanya, üstüne bir de en çok faul yapan takım İspanya. Temas etmekten bile kaçınmışız.
Kaleyi bulan şut sayımız ise 0. Yazıyla sıfır. David de Gea hayatının belki de en rahat maçını oynadı.
Arda'ya ayrı bir paragraf açmak gerekir. Ülkemizin şu anda en üst düzey oyuncusu konumunda. Dünyanın en büyük kulüplerinden birinde oynuyor. Ancak geçtiğimiz sezonun yarısında, Barcelona'nın cezası yüzünden oynayamadı. Diğer yarısında formsuzluğu sebebiyle oynayamadı ve İspanya'nın en kötü oyuncuları arasına girdi. Önümüzdeki sezon için formayı kapabilmesi için bir mucizeye gereksinimi var. Aksi takdirde ya satılır ya da kiraya verilir.
Fatih Terim'de kurduğu kadroyla sadece Türkiye'den değil, tüm dünyadan eleştiriler alıyor. Yanlış oyuncuları oynattığı söyleniyor. Eğer gruptan çıkamazsak, bu Fatih Terim'in kariyeri için de son derece kötü olacaktır.

Transfer köşesi

Manisaspor, Denizlispor'dan 27 yaşındaki Bulgar defans oyuncusu Daniel Dimov'u bonservis bedeli ödemeden kadrosuna kattı. Stoper ve önlibero mevkisinde oynuyor. Geçen sene 8 maçta, kol kırığı sebebiyle kadroda yer alamadı. Denizlispor'un en çok tercih ettiği oyunculardan biriydi. Manisaspor'a faydası olabilir.
Göztepe, Anorthosis Famagusta'dan 27 yaşındaki Fransız stoper Léo Schwechlen'i bonservis bedeli ödemeden kadrosuna kattı. Sol bekte de oynayabiliyor. Kıbrıs Rum Kesimi'nde 24 maça çıktı. Oradan gelip, Türkiye 1. Lig'inde oynamak, alışmak zor. Riskli bir transfer.
Altınordu, Adana Demirspor'dan 31 yaşındaki stoper Ozan Tahtaişleyen'i kadrosuna kattı. Önlibero mevkisinde de oynayabilir ve sağ ayağını kullanıyor. Milli takımın yaş kategorilerinde forma giydi ama gelişim sağlayamadı. Geçen sene sakatlık geçirdi ve 6 hafta formasından uzak kaldı. Sürekli tercih edilen bir oyuncu olmadı. Ama Altınordu'ya faydası olabilir.
Balıkesirspor, 3. Lig'de yer alan Büyükşehir Belediye Erzurumspor'dan 23 yaşındaki sol bek Doğa İşeri'yi bonservissiz kadrosuna kattı. Geçen sene başarılı bir performans sergilese de, 2 üst ligde kadroya girebilmesi için çok çalışması gerekir. Pek bir şey beklememek gerekir.
Akhisar Belediye'nin 2 transferi var. Kayserispor'dan 24 yaşındaki sol kanat oyuncusu Ömer Bayram ve Fenerbahçe'den 27 yaşındaki stoper Serdal Kesimal.
Ömer Bayram geçen sezon 29 Süper Lig maçına çıktı. Deneyimi var ve yaşı da genç sayılır. Yine de üst düzey oynayabileceğini düşünmüyorum. Bunun için çok çalışması gerekiyor. Ama kodrada sırıtmaz, görevini yerine getirir, tam verimlilikle olmasa da.
4.75 milyon Euro bonservis bedeliyle Fenerbahçe'ye gelen Serdar Kesimal, bu kulübünde forma şansını pek bulamadı. 5 senesi neredeyse top oynamadan geçti. Akhisar'a ne kadar faydalı olur, bu tam bir soru işareti.

Voleybol milli takımımız İzmir'deydi

FIVB 2016 Dünya Ligi A2 Grubu'nda A Erkek Milli Takımımız İzmir'de 3 karşılaşmaya çıktı ve hepsini kazanmayı başardı. Haftasonu olması ve sıcaklığın 40 derecelere çıkmasına rağmen, sahil kenarına gitmeyenler, salona gelmişlerdi. Sayı fazla değildi ama buna da şükür.
İlk maçımızda, her servis attığımızda, bağıran hatta çığlık atan bir bayan vardı salonda. Allah ne gırtlak vermiş maşallah. Ama sonraki 2 maçımızda bu ses hiç duyulmadı.
Portekiz karşısında takımımız 24-20 öndeyken, alacağı 1 sayıyla maçı bitirecekken, rakip 5-0'lık seri yakaladı ve seti de 30-28 kazanmayı başardı. Voleybolda rehavete asla yer yok. Süreyle değil, aldığın sayıyla maç bitiyor ancak.

Bayan basketbolcularımız ezdi geçti

Bayan Basketbol Milli Takımımız, Olimpiyat Oyunları'na katılmaya hak kazandı. Oynadığı maçlarda o kadar üstündü ki, hepsinden farkla sahadan ayrıldı ve rakiplerine 50 sayıyı bile göstermedi.