Karşıyaka, mucize gibi bir 3 puan aldı. Baştan sona zevksiz, sıkıcı geçen maçta, Elazığ Belediyespor'u, 90+5'te, yani karşılaşmanın son dakikasında, Cenk'in serbest vuruştan attığı harika gol ile yenmeyi başardı.
***
Yukarıda yazdığım gibi çok can sıkan bir maç oldu. Kaleden uzak, orta sahada dişe diş bir mücadele vardı. Karşıyaka maçın başından sonuna kadar devamlı ileriye uzun top oynadı, pas yapmayı hiç düşünmedi. Yan pas bile yapılmadı. Defans oyuncuları topu aldığında kaldırıp kafalarını ileriye baktılar, uzun vuruş yaptılar. Bu vuruşların hemen hemen hepsini rakip kaptı.
Geçen sezon bir yazımda yeşil kırmızılılar için, topu hep orta saha ile oynadıklarını, uzun pası hiç düşünmediklerini yazmıştım. O günün Karşıyaka'sı ile bugünün Karşıyaka'sı tam zıt. Bir diğer zıtlık da benim. O zaman 'hiç uzun oynamıyorlar' diyordum, şimdi de 'hep uzun oynuyorlar' diyorum. Defansta biraz yan pas yapmalı, rakibi üzerine çekmeli, orta sahada geniş alan bulunduğunda top oraya aktarılmalı. Sadece, orta saha açılamadığı takdirde uzun oynamak gerekir. Bunların hiç biri yapılmadı. Ceza alanına yapılan ortalarda bazen top çok yükseğe dikildi. Yüksekten yapılan ortalarda top yere inene kadar rakip rahat pozisyon alır, topa rahat müdahale eder.
***
Elazığ Belediyeli oyuncular yan pası az da olsa denedi. Orta sahaya pas da atıldı. Ev sahibi takıma göre biraz olsun daha derli toplu bir havası vardı. Ama çok da fazla değil. Uzun topları genellikle Serhan'a attılar. Serhan da güçlü kuvvetli bir oyuncu. Ne de olsa Gaziantepspor'la Süper Lig görmüş biri. Arkasından yapılan baskıya rağmen topa sahip olmasını bildi fakat sonrası gelmedi.
***
Paslaşma azdı, bunun tersi olarak rakibe basan, ısıran oyuncu çoktu. Bir kişi topu aldığında, pas yapmakta zorluk çekti. Pas almaya gelen pek kimse olmadı. Çalım atmak zorunda kaldı, kaptırdı. Topun olduğu yer her zaman kalabalıktı. Curcuna gibi idi.
Rakibine karşı baskılı oynayan oyuncular, sürekli bir şekilde faul yaptılar. Gereksiz yere o kadar çok faul yapıldı ki, oyun sık sık durmak zorunda kaldı. Yerde kalan çok oldu, sağlıkçılar çok çalıştı. Top da oyuna geç sokulunca oyun sıkıcı bir hal aldı.
Kaleye iki takım da az şut çekti. Ya farklı bir şekilde auta gitti ya da çok cılız vuruldu. Kalecilere neredeyse hiç iş düşmedi. Kaleyi bulan ilk şut karşılaşmanın 59. dakikasında geldi. Elazığlı Arif'in ceza alanı dışından vuruşu kalecinin üzerine geldi.
***
Pozisyonlara bakacak olursak, 67'de kullanılan kornerde top direkten döndü, Elazığspor golden oldu. Hakan'ın ceza alanı içerisinden kafa vuruşu kalecinin üzerine gitti. 80'de orta sahada kaptırılan topta, konuk takım oyuncuları 2'ye bir hücum etti. Pas öylesine yavaştı ki, topu kaptıran Karşıyakalı oyuncu koştu ve yetişti, araya girip, atağı kesti.
***
İkili mücadelede Muhammet Öztekin yerde kaldı. Sağlıkçılar onun tedavisi için sahaya girmişken, Elazığ Belediyesi oyuncular endişeli bir şekilde saha kenarına bağırmaya başladılar. Karşıyaka'dan bir oyuncu daha ileride yatıyordu. Tam göremedim ama o kişi Görkem Kınay olabilirdi. Hiç bir temas olmadan yere yığılmıştı. Böyle olunca endişelenmemek elde değil elbette. Sağlıkçılar Muhammet'i bırakıp, Görkem'e koştular. Elazığ Belediye'nin sağlıkçısı da Muhammet'i kendi halinde bırakmadı, ona yardıma koştu. Muhammet'in oyuna devam edemeyeceğini söyledi ve 31. dakikada oyundan alındı.
***
Sonuç olarak Karşıyaka'ya bir oyun sistemi gerekiyor. En başta Altınordu örnek alınmalı ve altyapıdan başlayarak sistem üzerinde durulmalı ve bunu A Takım'a taşımalı.