MHP Grup Toplantısı’nda konuşan Grup Başkanvekili Oktay Vural Türkiye'nin terörle mücadele ederken yeniden çözüm sürecine girmemesi gerektiğini söyledi. Bölge halkının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirlerin, güvenlik şemsiyesi altında alınması gerektiğini ifade eden Vural, “Maalesef kanlı terör örgütünü görmeyenler onlarla müzakere süreci başlattı, şimdi terörle mücadele sürdürülürken yeniden bir çözüm ve bir müzakere süreciyle akamete uğratılıp bölücü terörün ve bölücülüğün çözüm olarak milletimizin tekrar dolaptan çıkarılıp önümüze konulmasına izin vermemek gerekir. Yani şunu diyoruz. Dolaba koyduğunuz çözümü alınız, tarihin çöp kutusuna atınız.” diye konuştu.

Her şeyin zamanla ortaya çıktığını belirten Vural, “PKK ile görüşmeyiz diyerek bunu şeref ve haysiyet iddiası yapanlar sonra görüştüğünü itiraf etmek durumunda kalmışlardır. Maalesef Türkiye bu süreç içinde vahim hatalar yapmış ve bu hatalar bir bir ortaya çıkmıştır. Oslo çıktı, İmralı’nın bir kısmı çıktı.” dedi. İmralı tutanaklarının Avrupa basımının yayınlandığını kaydeden Vural, “Bazı gazeteler bu tutanaklardan akla durgunluk veren pasajlar yayımladı. Mesela bu tutanaklara göre Erdoğan başbakan iken HDP’li bir siyasetçiye diyor ki, ‘Bana ne yapacağımızı soruyorsun, söyleyeyim, her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile anlaştık.’ İddia bu. Bizim İmralı canisi dediğimiz, sizin ise Apo diyerek seslendiği bebek katiliyle ne konuşulmuştur? Hangi konularda anlaşılmıştır? Çıkın bunları Türk milleti ile paylaşın, eğer bunlar doğru değilse bunları yalanlayın ve yayını durdurmak için girişimde bulunun.” diye konuştu.

AKP’nin 'İmralı canisi'ne, örgütünü yönetme konusunda icazet verdiğini ve göz yumduğunu kaydeden Vural, “Tutanaklardan anlaşılmaktadır. Bu tutanaklara göre hükümet adına konuşan Kamu Güvenliği Müsteşarının konuşmaları göstermektedir ki, bugün PKK ile mücadele eden AKP hükümeti değil güvenlik bürokrasisidir. Bu tutanaklarda Kamu Güvenliği Müsteşarının teröristbaşıyla yaptığı konuşmada, AKP hükümetinin müzakereden yana olduğundan, buna mukabil güvenlik bürokrasisinin baskısından söz edilmekte.” şeklinde konuştu.

BÖLÜCÜLÜĞÜN ÇÖZÜM OLARAK TEKRAR DOLAPTAN ÇIKARILIP ÖNÜMÜZE KONULMASINA İZİN VERMEMEK GEREKİR

Türkiye’nin çok kritik bir süreçten geçtiğini anlatan Vural, şunları anlattı: “AKP hükümetinin yanlış politikalarının Türkiye’ye getirdiği nokta vahim hal almıştır. Daha önce AKP’nin genel başkan yardımcısı PKK’nın siyasi uzantılarının kongresinde PKK marşıyla ayağa kalkmıştı, önceki gün de PKK’nın siyasi uzantısının partisinin kongresinde ana muhalefet partisinin genel başkan yardımcısı PKK marşı eşliğinde saygı duruşunda bulunur vaziyettedir. PKK’nın siyasi uzantılarının kongrelerinde iktidarı, ana muhalefeti, saygı duruşunda bulunmaktadır. AKP ile CHP arasında adeta bir bayrak yarışı var. biri Kürt sorunu diyor, diğeri de altta kalmıyor Kürt sorunundan bahsediyor. AKP güvenlikçi politikalarla çözülmez demişti, şimdi CHP bu bayrağı taşıyor. Bütün bu süreçler hangi üst aklın eseridir diye sormamız gerekmez mi?”

Önleyici terörle mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini ifade eden Vural şöyle devam etti: “Bu çerçevede bölge halkının bütün ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirler, güvenlik şemsiyesi altında alınmalıdır. Aziz milletimiz herşeyi bilmelidir. Bütün bunların unutulmasına izin vermemeliyiz. Unutmamalıyız ki ders alalı ve yanlış yapmayalım. Herkes yaptığından ve yapmadığından sorumludur. Bütün bu tespitleri yaptıktan sonra terörle mücadele konusunda ortaya konan iradenin akamete uğratılmadan devam etmesi gerekir. Peygamber Efendimiz bir hadisinde ‘Mümin aynı delikten iki defa sokulmaz, ısırılmaz. Yani Müslüman ferasetli olmalı, uyanık olmalı, aynı tuzağa iki düşmemeli’ diyerek hepimizi uyarıyor. Maalesef kanlı terör örgütü görmeyenler onla müzakere süreci başlattı şimdi terörle mücadele sürdürülürken yeniden bir çözüm ve bir müzakere süreciyle akamete uğratılıp bölücü terörün ve bölücülüğün çözüm olarak milletimizin tekrar dolaptan çıkarılıp önümüze konulmasına izin vermemek gerekir. Yani şunu diyoruz. Dolaba koyduğunuz çözümü alınız, tarihin çöp kutusuna atınız.”


BAŞKANLIK SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık sistemine karşı çıkanların milletten çekinenler olduğunu söylemesinin bir garabet olduğunu söyledi. “TBMM milleti temsil etmiyor mu? Sizi Başbakan yapan, Cumhurbaşkanı yapan milli irade değil midir? Başkanlık sistemi olmadan milli irade olamaz mı?” diyen Vural, “Başkanlık sistemi ile yürütme 4 yıl boyunca millete, TBMM’ye, milli iradeye hesap vermekten kaçırılmaktadır. TBMM’den neden korkulmaktadır? Devletimizi yönetenler milli iradenin tamamını temsil eden TBMM’ne yani millet iradesine hesap vermelidir. Milletin vekili milli iradenin temsilcisidir. Başkanlık sisteminde atama ile gelen bürokratlar milli iradenin üstünde olamaz. Başkanlık sisteminde yürütme çıkar gruplarının etki alanına girer. Başkanlık sistemi, bürokratik oligarşik bir yapılanma ile özerlik sevdasının üst yapısıdır.” diye konuştu.

MHP Grup Toplantısı’nda Grup Başkanvekili Oktay Vural konuştu. Cumhurbaşkanı’nın Başkanlık sistemi hakkında sürekli konuştuğunu ve yeni bir algı operasyonu oluşturulmaya çalışıldığını anlatan Vural, “Cumhurbaşkanının baş danışmanı parlamenter sistemi bir bataklık olarak nitelendirmekte, Sayın Cumhurbaşkanı da Başkanlık sistemine karşı çıkanların millet iradesine karşı çıktıklarını ifade etmektedir. Maalesef Türkiye Başkanlık sitemi ve parlamenter sistem ekseninde yeni bir siyasi kutuplaşmaya sürüklenmek istenmekte.” dedi.

Parlamenter sistemi bataklık olarak nitelendiren zatın TBMM’ne ve millet iradesine adeta hakaret ettiğini ve hakir gördüğünü anlatan Vural, şunları anlattı: “Gazi meclisimiz milletimizin iradesinin tecelli ettiği yegâne yerdir. Bu Gazi meclis kurtuluş savaşını yönetmiş ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur. Bu mücadeleyi sürdürenler dahi mecliste milletin vekillerine hesap verirken, şimdi Başkanlık adı altında olanların milletimize hesap verme sorumluluğundan kaçmak istemesi ibretliktir. Ülkemizi bataklığa sokacak otoriter, tek adamcı, oligarşik yapılara karşı milletimizin yegâne kalesi Meclistir. Ne hazindir ki bataklık dedikleri bu sistem içinde AKP’nin eski Başbakanı Cumhurbaşkanı olmuştur ve AKP 14 yıldır ülkemizi yönetmektedir. Parlamenter sisteme bataklık diyenler ülkemizi antidemokratik bir bataklığa sürüklemek isteyenlerdir.”

Cumhurbaşkanın Başkanlık sistemine karşı çıkanların milletten çekinenler olduğunu söylemesinin de bir garabet olduğunu vurgulayan Vural, “TBMM milleti temsil etmiyor mu? Sizi Başbakan yapan, Cumhurbaşkanı yapan milli irade değil midir? Başkanlık sistemi olmadan milli irade olamaz mı? Başkanlık sistemi ile yürütme 4 yıl boyunca millete, TBMM’ye, milli iradeye hesap vermekten kaçırılmaktadır. TBMM’den neden korkulmaktadır? Devletimizi yönetenler milli iradenin tamamını temsil eden TBMM’ne yani millet iradesine hesap vermelidir. Milletin vekili milli iradenin temsilcisidir. Başkanlık sisteminde atama ile gelen bürokratlar milli iradenin üstünde olamaz. Başkanlık sisteminde yürütme çıkar gruplarının etki alanına girer. Başkanlık sistemi bürokratik oligarşik bir yapılanma ile özerlik sevdasının üst yapısıdır.” şeklinde konuştu.

DEMOKRASİNİN KÖKLEŞMESİ, ANCAK BÖYLESİNE BİR YAPI İÇİNDE MÜMKÜN OLABİLİR

Türk devlet felsefesinin, milli bütünleşme ve milli demokrasi ülküsüne dayandığını anlatan Vural, şöyle devam etti: “Demokrasi milletin, siyasi, kültürel ve iktisadi yönetime katılması, siyasi, kültürel ve iktisadi hâkimiyetin millete ait olmasıdır. Demokrasinin kökleşmesi ve gerçek anlamıyla milli egemenliğin tesisi ancak ve ancak böylesine bir yapı içinde mümkün olabilir. Milliyetçi Hareket Partisi, parlamenter demokrasi içinde milletimizin yönetime katılmasının ve yöneticilerinin milletimize karşı sorumlu olmasının milli bir demokrasiyi güçlendireceği inancındadır. Sistemler sahip olunan tecrübelerin ışığında güçlenir. Parlamenter demokratik sistemin uygulanmasıyla ilgili sahip olunan tecrübe, uygulama ve birikimlerini gözardı ederek, yeni sistem arayışları ile model arama gayretlerinin Anayasa yapım sürecinde önerilmesinin bir ihtiyaçtan kaynaklamadığı sadece bir kariyer planlaması olduğu açıktır. İhtiyaçları doğuran uyguladığınız sistemin bütünlüğü içinde uygulamalardan kaynaklanan sorunları dikkate alarak çözüm bulmak en rasyonel olanıdır. Bu bakımdan parlamenter demokratik sistem içinde çözüm bulmak doğru bir anlayış olarak değerlendirilmeli ve sistemi iyileştirecek önerilen bu çerçevede ele alınması gerekir.Bu bakımdan tüm siyasi partilere samimi çağrımız bu coğrafyayı vatanlaştıran, devleti ebed müddet anlayışıyla Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin, Türk milletinin temel değerleri ekseninde yükselen, başkanlık sistemi ve parlamenter sistem çekişmesi yerine, ülkemizde büyük tecrübe kazandığımız parlamenter sistemi güçlendiren, daha etkin ve hızlı çalışmasını, denge ve denetim mekanizmalarını ve daha kaliteli bir sistem bütünlüğünü sağlayan bir Anayasa’da uzlaşalım.”
Editör: Haber Merkezi