BALIKESİR Büyükşehir ve İstanbul Sancaktepe’de seçimi kaybeden AK Partili Belediye Başkanlarının tutumu     tam bir kara mizah.
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı seçimden önce öğrencilere ulaşımda indirim yapıyor. 
Seçimi kaybettiğini anlayınca da bunu iptal edip aklınca intikam alıyor.
İstanbul Sancaktepe’nin AK Partili Belediye Başkanı da Ramazan çadırı kurup ilçe halkına iftar yemekleri verip hayır işliyor. Seçimi kaybedince, hayrı falan unutup,  çeşitli bahaneler ileri sürüp çadırı kapatıyor. 
Bu, “hizmeti oy için yapıyoruz. Oy yoksa hizmet te yok…” ruh halinde olanlara halk gereken dersi vermiş.
Peki böyle kalmalı mı.
Halka, kendisini geçmiş dönemde belediye başkanı yapmış insanlara bunu yapanlara partisinden bir yaptırım gelmemeli mi?
Bence siyasi hayatları bitmeli. 
Partide bir saniye bile tutulmamalı.
Ama hala duruyorlar.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonrası yaptığı MYK toplantısında, oy kayıplarının nedenlerini sıralarken, “Kibir hastalığı” dedi.
Teşhis doğru da tedavide sıkıntı var.
Bu kibirli zatlar belliydi.
Aksaray’dan biri çıkıyor, “Emekliler geçinemiyorsa su satsın, simit satsın…” diyor, partide bir Allah’ın kulu, “Ne diyorsun sen, söylediğin sözü kulağın işitiyor mu?…” demiyor.
Ve bu zat hala partide milletvekilliği yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, MYK’daki son cümlesinde, “Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz. Ya başından sonuna kadar     işimizi dört dörtlük yaparız ya da     çok daha ağır bedeller ödemekten kurtulamayız. Ya milletimizle olan gönül köprülerimizi yeniden güçlendiririz ya da eleştirdiğimiz partilere benzemekten kendimizi alıkoyamayız…” diyor.
Altına imza atıyorum ama bence çok geç kalınmış bir söylem.
Ankara’da kaybettiği seçimden sonra Bakan yapılarak taltif edilen birinin İstanbul’da kendisinden yardım isteyen konutzedelere, “Bunları konuşursanız, şimdi mikrofonu atar giderim…” demesine nasıl göz yumulur?
Halktan bu kadar kopuk birinin nasıl hala bakan olarak görev yapmasına izin verilir.
Bu tür örnekleri sıralasam     ne köşem yeter ne     gazetenin sayfaları. 
Sonra deniyor ki, “AK Parti seçmeni sandığa gitmedi. ..”
Neden gitsin, neden oy versin…
Ekonomi zaten bozuk.
Halk söylenenleri ve yapılanları unutmuyor. 
Faiz için söylenenler         (Ben varken faiz yükselmez….) ve faizin geldiği oran ortada..
Biri çıkıp, “Biz yanlış yaptık, hatamızı anladık..” demeli.
Hala her şeyin en iyisini yaptıklarını iddia etmek, sadece kendini kandırmaktır.
Sandığa giden de gitmeyen de özür bekliyor.
Halk inandırıcı, söyledikleriyle yaptıkları birbirini tutan şeyler görmek istiyor.
“Faiz, döviz inecek” deniyor inmiyor,  enflasyon giderek büyüyor, halk kuyruklarda…
Fakat, 9 ay önce umudunu bağladıklarından onlara gelen tavsiye, “Simit sat su sat….”
Sonra da seçim kanacaksınız öyle mi….?

GÜNÜN TESPİTİ

Eğer, sandığa gitmedi denilen AK Parti seçmeni oy kullansaydı, sonuç AK Parti için daha kötü olurdu…