Yok, yok, sakın ha, aklınıza başka bir şey gelmesin; hele hele Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Adalet Yürüyüşü"nü hiç aklınıza getirmeyin. Bu benim yazımın başlığı, yandaş medyanın İzmir'deki en belirgin bir gazetesinin 21.Temmuz.2017 tarihli nüshasının manşetinden alınmadır.
 
Hadi o zaman söz konusu manşetin üst ve alt bölümünü de yazımızda belirtelim. Belirtelim de söylemek, yazmak istediklerimizin yani amacımızın ne olduğu hakkında bilgilenin: "İzmir'de 10 gündür grev yapan vapur işçileri, nedenlerini kamuoyuna açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yüzde 'sıfır' zam dayattığı deniz çalışanları, diğer şirketlere yüzde 15 zam veren Kocaoğlu'ndan adalet istiyoruz diyor."

Şimdi gelin de İzmir'imizin bu seçkin gazetesinin işçi haklarına olan olumlu yaklaşımından etkilenmeyin. Okuyunca gözlerim yaşarmadı desem kendime haksızlık olur! Ama unutmadan ekleyeyim. Söz konusu gazetemiz, 6. sayfasında İzmirli hemşehrilerimizin mağduriyetini dile getiriyor olmakla birlikte eskilerden bu yana sürüp gelen Başkan Aziz Kocaoğlu'na olan düşmanlık edebiyatını dillere destan olacak seviyede gündemde tutabilmektedir. Bu düşmanlık edebiyatı; ne zamanlardan beri öylesine yoğun, akıldışı ve yanlı bir şekilde sürdürülmektedir ki ellerinden gelse şu İstanbul'da yaşanan son sel felaketini bile Aziz Kocaoğlu ile birlikte resimleyecekler. Yaşanmış bir fotoshop olayını, hani şu Fethullah Gülen ile Kemal Kılıçdaroğlu'nu bir araya getiren fotoğrafı aklınıza getirin. Peki o zaman bir soru: Asıl fotoğrafta Kemal Kılıçdaroğlu yerinde kim vardı? Siz bilemeseniz bile herhalde Prof. Dr. Burhan Kuzu bilecektir.  

Grev vardır, firma bazındadır. İşyerinde işverenle işçiler belirli konularda anlaşamamışlardır; işçi kesimi işi bırakma kararı almıştır. Sonuç; bir ölçüde dar alanda kendini belli edecek, birtakım sonuçlar doğuracaktır. Öte yandan bazı grevler vardır ki toplumun büyük bölümünü her yönden etkiler. Örneğin; havaalanı işçilerinin grevi tüm ülkeyi etkileyecektir. İşte bunun gibi ya da benzer sektörlerdeki grevlerin ülke genelindeki yıpratıcı etkisini şöyle göz önüne getiriniz, doğabilecek sonuçlar hakkında neler söylemek istediğimi anlayabilirsiniz.

Ben, Karşıyakalı olarak İZDENİZ'in hizmetlerinden en çok yararlananlar arasında bir İzmirliyim. İnanın, İZDENİZ grevi başladığından bu yana benim hemşehrilerimin yakınmaları dilekçelere dönüşüp konu olsa, uç uca eklense belki de Konak-Karşıyaka arasını birkaç kez gider gelir. Diyeceğim o ki; bu İZDENİZ'in İzmir'in ulaşıma olan katkılarının büyüklüğü inkar edilemez. İçinde değiliz, işin ve sorunların, kısacası grev uyuşmazlığının temel nedenlerini bilemiyoruz. Ama içtenlikle yazayım, gönlüm her zaman olduğu gibi çalışanlardan yana, bunu açıkça yazmamda hiçbir sakınca yok. Eklemeliyim; grevin yakında olumlu bir anlaşmayla sonuçlanacağına kesinlikle inanıyorum.

***
Şimdi gelelim işin diğer boyutuna. Ben bir İzmirli olarak grevin daha başladığı gün değerli hükümetimiz tarafından OHAL yasasındaki yetkilere bağlı olarak ertelenebileceğini düşünmekteydim. Ne dersiniz? Öyle olması gerekmez miydi? Ortada;  toplumu ciddi ölçülerde yıpratacak bir uygulama vardı. Tarafların bir yanında çalışanlar diğer yanında ise İZDENİZ ve dolaylı olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Aziz Kocaoğlu bulunmaktaydı. Ne fark edecekti ki sonuçta olanlar İzmirlilere olmaktaydı. Erteleme için tüm nedenler belliydi, elde yetki de vardı, yeter ki bu konuda istek olsun.

***
Durun durun, daha da önemlisi Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın zamanda söylediklerini de unutmayalım. Bizim yazmamıza, eklememize gerek var mı? Sn. Cumhurbaşkanımızın iş alemi hakkındaki düşüncelerini az çok bilirsiniz. Yani hangi yanda olduğunu, olabileceğini az çok kestirirsiniz. Olsun biz gene de 13 Temmuz 2017'de Türkiye Odalar Borsalar Birliği toplantı Salonunda yerli ve yabancı işverenlere karşı yapılan konuşmadan konumuza uyan bir iki cümleyi buraya alıverelim, aklınızda bulunsun, sakın unutmayın. İşte yazıyorum, hazır mıyız? "OHAL'i  biz, iş alemi daha iyi çalışsın diye yapıyoruz. Grev tehditi olan bir yere OHAL'den istifade ile müdahale ediyoruz".          
Şimdi aklıma şöyle bir soru geliyor. Sizce İzmir İZDENİZ grevi, Sn. Cumhurbaşkanımızın bu düşüncelerinin neresinde yer alabilir? Evet, Sn. Cumhurbaşkanımız İZDENİZ grevi için neler söyleyebilir?
Esenlikle kalınız...
TÜRKÇE İÇİN NOT
Müdahele değil MÜDAHALE