İzmir'de tarihi bir maç yaşandı. İptal edilen goller, iptal edilen penaltılar... Kaçan goller... Yüksek heyecan, moral bozuklukları... Her şey vardı.
Göztepe, sahasında Fenerbahçe'yi ağırladı. Zevkli geçen bir maçın yanında oldukça da karışıktı, statta izleyenler için. Bu tarihi kelimesini basın toplantısında Ersun Yanal da kullandı, düşüncemi perçinledi.
Saha içi olsun, saha dışı olsun, oldukça hareketliydi. VIP tribününde gerginlikler neticesinde çok yoğun bir hareketlilik vardı. Bu hemen yakınımda olunca, maça yoğunlaşmakta zorlandım.
***
Karşılaşmayı 3 bölüme ayırmak lazım. Göztepe 7. dakikada ilk golü atana kadarki bölüm, ilk yarının kalan bölümü ve 2. yarı...
İlk bölümde, yani maçın başlaması ile birlikte Göztepe de hızlı bir giriş yaptı, gol aradı. Ancak diğer taraftan da Fenerbahçe Kruse ile gole yaklaştı.
7. dakikada Castro şut denedi. Yerden çok yavaş vurdu ceza alanı dışından ama top direk içine çarpıp ağlarla buluştu. Kaleci Altay diğer direğe çok yakındı ve yanlış yerde duruyordu, yetişemedi. Zeminin ıslak olmasının da gole katkısı vardı.
***
Bundan sonra oyun kontrolü sarı lacivertlilere geçti. Yüklendi beraberlik golü için ancak sahada skoru değiştirebilecek sadece 2 isim vardı. Kruse ve Rodrigues. Diğer oyuncular çok vasattı. Kruse'nin arkası dönükken bile görüp, ileriye attığı pas, çalımları, Rodrigues'in hızını da kullanıp, önünü rahat açıp, şut çekmesi olumlu taraflardı. Ama gol yollarında tamamen etkisizdiler. Hele ki 14. dakikada Kruse'nin dar alanda, defansını kalabalık tutan sarı kırmızılı oyuncuları teker teker çalımlayıp, kaleci ile karşı karşıya kalması ve Rodrigues'in müdahale edip, şut çekmesi... Kaleciden döndü ama Rodrigues de ofsayttaydı zaten. Kruse'ye bıraksa gol atma olasılığı çok daha yüksekti.
Her ne kadar konuk takım yüklense de, gol pozisyonlarına daha çok ev sahibi takım girdi. Defansını kalabalık tutan Göztepe, hızlı hücumlarla yakaladığı pozisyonları değerlendiremedi, 44. dakikada kornerden gol yedi.
***
İkinci yarı ise oyuna Göztepe hükmetti. 56. dakikada penaltı kazandı. 58'de Alpaslan kaçırdı. Oyun devam etti, Fenerbahçe öne geçti. Sarı kırmızılılar yıkıldı. VAR devreye girdi. Ben golde ofsayt olup olmadığına bakıldığını sandım, meğerse penaltıya bakılıyormuş. Penaltı, kaleci Altay'ın kale çizgisinin ilerisine çıkması nedeni ile tekrarlatıldı, 62'de gol geldi. Bu sefer sarı lacivertliler yıkıldı. Her iki takım da 6 dakika içerisinde hayatlarında yaşamadıkları duyguları tattılar.
Bol bol pozisyon oldu, çoğu da Göztepe adına yaşandı. 68'de Fenerbahçe skora tekrar denge getirdi. Bir topu direkten döndü ve maç 2-2 sona erdi.
***
Fenerbahçe kötü bir oyun sergiledi. Göztepe ise tam tersi galibiyete çok yakındı. Pozisyonları değerlendirmeyi başaramadı ve 2 puan kaybetmiş oldu. Genellikle defansı kalabalık tuttu ve hızlı hücumlarla ileriye çıkıp, gol aradı. Çok koştu, çok çabaladı tüm oyuncular. Defansif olarak ise rakiplerine çok uzak kaldılar. Pas yapmalarına izin verdiler ve kale önlerine kadar rahat getirttiler. Hücum oyuncularının defansın ortasında oynayan iki oyuncu arasına girmesine aldırmadılar. Defans arkasına top atılsa, Kruse'yi ve sonradan oyuna giren Muriqi'yi engellemeleri kolay olmayacaktı.
***
Bornova bu mevsimde hem rüzgarlı hem de soğuk olurdu. Bu sefer ne soğuk ne de rüzgar vardı.
Reklam panolarında sorun oldu ve çalışmadı. Teknik personel çok yoğun emek verse de panoları çalıştırmayı başaramadı. Böylesine önemli bir maçta çalışmaması, büyük bir talihsizlik oldu.