Sağlık sektöründe yaşanan sıkıntılar sürekli artarken bir çağrı da eczacılardan geldi. İzmir Eczacı Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, özellikle ilaç konusunda ülkede yaşanan sıkıntılara dikkat çekti ve eczacılık sektörünün durumunu anlattı. Eczacı Odası Başkanı Sayılkan “İlaç fiyatlarını belirleyen euro kuru 17,5 lira, euro gerçekte ise 35 liraysa dünyanın birçok ülkesinde yeni nesil ilaçlar, akıllı ilaçlar, biyoteknolojik ilaçlar Türkiye’ye gelmiyorsa siz de bunu dert etmiyorsanız burada bir sorun var demektir. Birçok Avrupa ülkesinde kullanılan ilaçlar Türkiye’ye bu fiyat politikasından gelmiyorsa, siz de tasarruf ettiğinizi zannediyorsanız burada çok ciddi sorun var demektir. En büyük alıcı olmak SGK için şunu da getiriyor. Dilediği ilacı dilediği ödeme koşullarıyla satın alınıyor. Meselâ ‘X ilacı, kardiyolog yazarsa öderim ama şu ilacı endokrin uzmanı yazarsa ödemem’ diyor. Bu ise bilimsellikten uzak ve sadece tasarruf adına konan kurallardır. Emeklinin 10 bin liralık maaşıyla katkı paylarını ödemesi büyük sorun, sürdürülebilir bir şey değil” diyor.

Kararı devlet kurumu verir

Başkan Sayılkan, ilaç alımında fiyatı ve ruhsatı devletin verdiğine işaret ederek “Pandemi dönemi sonrasında ülkenin girdiği enflasyon, ekonomik kriz, dövizin artışı ve asgari ücrete yapılan popülist zamlar hem enflasyonu körükledi hem de iş yeri sahiplerini zorladı. Eczaneler küçük işletmeler olsa da belirli sayıda istihdam yaratıyor. İlaçlara baktığımızda ise diğer ürünlerden çok farklı. İlaç dışındaki diğer ürünlere zam geldiğinde direkt yansıtması yapılıyor ama ilacın yüzde 90’ının alıcısı devlet olduğu için ilaçların fiyatlarını, ruhsatını, satın alma koşulunu yine devlet belirliyor. Bu nedenle tüm kararları devletin kurumları veriyor” dedi.

Sıcak havalarda tansiyon riskine dikkat Sıcak havalarda tansiyon riskine dikkat

1139F4E4 17Df 4078 A955 C834Ec18Aa59

Eczacıların zorlu süreci

Maddiyatın kendilerini zorladığına dikkat çeken Eczacı Odası Başkanı, “Aralık’tan Ocak’a geçerken asgari ücret dahil kiralar, elektrik, telefon ve diğer ürünlerde fiyatlar ikiye katlanırken ilaca ise sadece yüzde 25 zam yaptılar. Bu ise eczacılar adına zorlu bir süreçtir. Eczacılar kendi adına küçülmeye gitmek zorunda kalıyor, süreci atlatmaya gayret ediyoruz. Bu da bir politikadır. Sağlık hizmetine nasıl baktığınızla ilgilidir. Şayet sağlık hizmetini olmazsa olmaz olarak görürseniz o sektöre yatırım yaparsınız. Sağlık hizmetlerini yapılması zorunlu bir görev olarak görürseniz o zaman olması gerektiği gibi bakarsınız” dedi.

Gelecekte işsizlik sorunu 

Para kazanmaya yönelik fakülteler açıldığının altını çizen Başkan Sayılkan, “Fakülte sayısı birçok meslek gurubunda zaten bir sorun. Biz eczacılarda ise şöyle bir sorun teşkil ediyor. Eczacılık Fakültesi sayısı 64’e çıkmış. Son 30 fakülteye baktığımızda ise özel ve vakıf üniversitesi açılmış. Tamamen birilerinin para kazanmasına yönelik bir çalışma yapılıyor. Hoca yok, laboratuvar yok, fiziki koşullar hazır değil, akademik kadro yok. Peki bu Eczacılık Fakültesi’nin açılmasına neden onay veriliyor? Bu ülke için de sağlık sektörü için de ciddi sorun. Mezun olan çocukların eczane açma hakkı bulunmuyor. 

Sınırlama getirildi

Yıllar önce yürürlüğe giren yasayla 3 bin 500 kişiye bir eczane sınırlaması getirildi. Şu an İzmir’de eczane açılabilecek ilçe yok. Burada artan Kemalpaşa, Torbalı, Menemen gibi ilçelerde bir veya iki tane ilçe açılışına izin veriliyor. Ama mesela Bornova ve Konak’ta önümüzdeki 10- 20 yıl eczane açılma ihtimali yok. Bu fakültelerdeki üniversitelerde okuyanlara yazık. Bunlar gidip de bir üniversitelerin bu fakültelerinde okuyor, yaklaşık 5 bin mezun veriyorlar ve eczane açamıyorlar. Devletin kadrolarında yer yok. İlaç firmalarında iştiham alanı yok. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde ciddi bir işsizlik sorunu var” diye konuştu.
“Eczane enflasyonunu engelleyip herkesin eşit hizmete ulaşması için taraftan da her yerde fakülte açmaya devam ediliyor. Bu da doğru bir şey değil. Belli kriterleri olmayan fakültelerinin kapatılması ve ülkenin ihtiyaç fazlasının dışındaki kontenjanlarının aşağı çekilmesi lazım. Bunun aksine kalitesiz bir eğitime yönelik eczacıların yetişmesine yönelik hamle yapmış oluyorlar” diyerek bakanlığın bir afişini şöyle anlatıyor:

Sahteciler ceza alsın

“Tıpkı geçen gün sağlık bakanlığının bir afişinde olduğu gibi: ‘İnternette alınan ilaçların tamamı sahtedir.’ Bu afiş sosyal medyada döndürülüyorsa bununla ilgili yasal mevzuat düzenleyip internette ilaç satanların cezalandırılması gerekmez mi? Sahte C vitamini, sahte magnezyumu satıyorlarsa, vatandaşa zarar veren ilaçların satışına sadece ‘almayınız’ diyerek olmaz. 
Çünkü ülkede sağlık okuryazarlığı çok düşük. ‘İnternetten alma sağlığından olma deniyor’ ama gördüğüm kadarıyla pandemiden gelen alışkanlıkla her şeyi internetten aldığımız gibi ilacı da internetten alıyoruz. 
Bu ilaç diyerek alınan şeylerin içerisinde ne olduğu belli değil. ‘C, D, magnezyum gibi ilaçların gıda takviyesi olduğu ve her yerde satılabilir’ denilmesiyle vatandaşın sağlığı ciddi tehlikeye giriyor. Herhangi bir makyaj malzemesi değildir, bu birinin tavsiyesi ile kullanılacak bir şey değil” ifadelerine yer verdi. 
Başkan Tuncay Sayılkan,  “Odaya kayıtlı 3 binin üzerinde eczacılardan bin 800 tanesinin eczanesi var. Devlet hastanesinde, hastane eczanesinde, sağlık müdürlüğü ve sosyal güvenlik kurumunda çalışanlar var” diyerek eczane sayısı verilerini de aktardı.

Sağlıkta nitelikli hizmet çağrısı

Başkan Sayılkan, “Türkiye’de 30 bin eczane 60 binin üzerinde çalışanıyla büyük bir aile, büyük bir popülasyon ve ekonomik krizden nasibini alacak gözüküyor. Umarım böyle olmaz” diyerek ‘Nitelikli Sağlık Hizmeti’nin nasıl verildiğine dair şunları söyledi:
“Hastaneye, ilaca ve bunların bileşenlerine doğru bir bütçe ayırmak lazım. Sağlık çalışanlarının hakkını da vermek lazım. Sağlık sektörünü de ‘tasarruf kalemi’ olarak görürseniz, o zaman uzlaşma ve anlaşma şansımız olmaz. Ama ben ise bunları söylerken sürekli karşımda ‘tasarruf eden bir anlayış’ ile karşılaşıyorum. Uzlaşılmadan bu çözüm mümkün değil. Ortak akılla, bir masada buluşmalıyız. Daha az viyadük yapalım, daha az otoyol yapalım, daha az bina yapalım ama ülkenin insanının aradığı ilacı bulduğuna, istediği ve nitelikli sağlık hizmetini vermeye yönelik bir dönem yaşayalım.”

Editör: Sedef Didem Ezme