Eyüphan Gündoğdu yazdı... Yıllardır kamuoyunun yakından takip ettiği ve devlet malının haksız işgaliyle ilgili süren tartışmalarda yeni bir perde açılıyor.

Yıllardır kamuoyunun yakından takip ettiği ve devlet malının haksız işgaliyle ilgili süren tartışmalarda yeni bir perde açılıyor. Vural Ak ve onun şirketler grubu, devlet tarafından düzenlenen ihaleye katılma hakkını kaybetmemek için hukuki manevralara başvurdu.
İstanbul’un Tuzla ilçesindeki prestijli Formula 1 pisti İstanbul Park, bir kez daha hukuki bir mücadelenin odağında.
 
Davacı, Eylül Girişim Gayrimenkul Tarım San. ve Tic. A.Ş. adlı şirket, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yeni ihale sürecinin iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle İstanbul 5. İdare Mahkemesi’ne başvurdu.
 

Başvuru, İstanbul Park’ta hali hazırda bulunan Formula-1 pistine ilave olarak çok fonksiyonlu bir yaşam alanı yaratılması amacıyla düzenlenen ihaleye yönelik.
 
Bu dava, İstanbul Park’ın haksız işgalinden vazgeçmeyen Vural Ak’ın son oyunları olarak değerlendiriliyor.
 
Davacı şirket Eylül Girişim’in arka planında, daha önce de bu değerli arazinin işgaliyle gündeme gelen Vural Ak ve onun işletmecilik grubu olduğu biliniyor. Akfırat Mahallesi, Göçbeyli Bulvarı’nda yer alan şirketin adresi, işgal iddialarıyla anılan Ekim Turizm A.Ş. ile aynı lokasyonda bulunuyor.
İstanbul Park Formula 1 Pisti'nin işletme haklarını kapsayan ve büyük bir kamu zararına yol açan işgalin ortasındaAk'ın şirketleri adeta bir yargı oyunu sergiliyor.İhale şartları açıkça, taşınmaz üzerinde izinsiz veya işgalci durumda olanların ihaleye katılamayacağını belirtirkenVural Ak'ın yönetimindeki şirketlerin bu kriteri dolanmak için dikkat çekici bir strateji izlediği ortaya çıktı.
 
Eylül Girişim A.Ş. isimli şirket, aslında aynı ortaklık yapısına sahip ve taşınmazı işgal eden Ekim Turizm A.Ş.'nin bölünmesi ile oluşturulmuş.
 
Böylece, taşınmazı işgal eden ve kamu zararına sebep olan firma, yargı manevralarıyla ihaleye girmeye çalışıyor.Bu durum, adeta hukuki bir labirentin içinde yürütülen bir oyunu ve kamu malının korunması adına atılan adımların nasıl aşılabilir olduğunu gözler önüne seriyor.
 
İşgalci durumda olup da ihaleye katılmak için dava açma cüretini gösteren intercity ve Vural Ak'ın şirketleri, kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yaratıyor.Yıllardır süren işgal ve hukuki mücadeleler, devlet malını koruma ve kamunun çıkarlarını gözetme noktasında ciddi bir sınav olarak karşımıza çıkıyor. İhale sürecinin bu denli karmaşık hukuki meselelerle gölgelenmesi, kamu yönetimi ve yargı süreçlerinin şeffaflığı ve adaletli işleyişi açısından önemli soru işaretleri uyandırıyor.
Vural Ak ve onun şirketleri, yargı üzerinden yürüttüğü bu stratejik oyunlarla, kamu malının işgalini sürdürme ve bu durumu meşrulaştırma çabasında. Kamu ihalelerinin ve taşınmazların yönetimi konusunda yaşanan bu gelişmeler, kamu zararının önlenmesi ve devlet malının korunması adına atılacak adımların ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösteriyor.
 
Yargı Makamların. Haksız işgalcilerin Vakıf Malı gibi kutsal bir müessesenin malına çökme girişimlerine yargıyı alet ederek ve yargıyı dolandırma numaraları ve kelime oyunlarına cevap vermeyeceği hukukçular tarafından zaten dile getirilmektedir.
Devlet malı üzerindeki bu haksız işgal ve yargı yoluyla yapılan oyunlar, toplumda adalet ve eşitlik ilkelerine olan inancı sarsıyor. İstanbul Park gibi stratejik öneme sahip bir taşınmazın geleceği, bu tür hukuki manevraların gölgesinde şekillenmeye devam ediyor. Kamuoyu, bu yargı labirentinde adaletin sağlanması ve devlet malının korunması adına atılacak adımları dikkatle takip ediyor.

Kupa