Karşıyaka Nikah Sarayı'ndaki panelde konuşan Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu "Siyasi partiler seçimde ittifak yapamaz, ama halkın ittifak yapmasının önüne de kimse geçemez" sözleriyle yaşadığımız sorunların çözümünün 'Atatürk'te birleşmek' olduğunu vurguladı.

Ege Koop'un düzenlediği 'Türkiye'de Neler Oluyor' başlıklı toplantıda Kanadoğlu, Türkiye'de öncelikle "Ne oldu?" ve "Neden oldu?" sorularının sorulması gerektiğini söyleyerek başladı konuşmasına... Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye'de bugün 'laiklik ilkesi', 'demokratik haklar', 'üniter devlet' ve 'Türklüğümüz'ün hangi durumda olduğunu sorgulamamız gerektiğini; Atatürk'ün Amasya Genelgesi'nde yer alan "Ülkenin bütünlüğü tehlikede; kurtaracak olan halkın azim ve kararıdır" sözlerinin bugün için de geçerli olduğunu söyledi.

"Bindik (veya bindirildik) bir alamete, gidiyoruz kıyamete... Alametten inmenin yolu ise olanları halka anlatmaktır. İki cemaat arasındaki savaşı keyifle izliyorsak, kasetleri bekliyorsak, yazıklar olsun bize..." diyen Kanadoğlu, önümüzdeki yerel seçimlerin çok önemli olduğunu belirterek, şunu vurguladı: "Vatandaş hem oyunu mutlaka kullanmalı, hem de sandıkları gözleyerek oyuna sahip çıkmalı".

"Bu ülke Atatürk'ün ülkesi, öyle olmaya da devam edecek" sözleriyle konuşmasına başlayan Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meltem Dikmen Caniklioğlu, bütün demokratik haklarımızın tehdit altında olduğu ve bir bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğumuzu söyledi. Bu durumlarda, halkın siyasi partilerin önünde yer aldığını bildiren Caniklioğlu, "Türk milleti ayağa, Türk milleti sokağa" sözleriyle halkı göreve çağırdı.

Eski Çalışma Bakanlarından Yaşar Okuyan ise Büyükşehir adaylığı konusunda Başbakan'a şöyle seslendi: "Bakanını göndereceğine kendin gel, 'Gavur İzmir' cevabını versin".
Her üç konuşmacının vardığı ortak nokta önümüzdeki yerel seçimlerin Türkiye için bir dönüm noktası olduğu ve halka çok önemli görev düştüğü yönünde... Önerdikleri çözüm ise 19 Mayıs tarihli 'AKP'den Kurtuluş Savaşı' başlıklı yazımda açıkladığım 'Manisa Modeli' ile paralel...

AKP'den ve Türkiye'nin gittiği yönden rahatsız olan her vatandaşın yapması gereken, bulunduğu yörede yapılan tarafsız kamuoyu araştırmasında AKP karşısında önde olan adayı ve partiyi desteklemek; yani 'Atatürk'te birleşmek'... Sadece oy atarak değil; o aday için çalışarak, sandıkta gözlemcilik yaparak. Bu parti veya adaya herhangi bir nedenle çok kızgın olsa bile... Belediye meclis üyelerinin seçiminde herkes kendi partisine oy verir; böylece gerçek dağılım da ortaya çıkar.

Bu sistemi en başarılı uygulayacaklar, bilinçli Ege Bölgesi seçmenleri olacaktır, kuşkusuz. Somut örnekler vereyim... Manisa Büyükşehir'de CHP'lilerin önemli bölümü MHP'li Cengiz Ergün'ü; İzmir Büyükşehir'de ve ilçelerinde MHP'li seçmenler CHP'li adayları destekleyecektir.

Tunç Soyer'in son 15 günde sanal ortamdaki desteği, özellikle genç nüfusun nabzını çok iyi tuttuğunu, İzmir Büyükşehir'e aday olduğu takdirde, belki de Aziz Kocaoğlu'ndan bile daha yüksek oy alabileceğini gösteriyor. AKP İzmir adayı Denizcilikten sorumlu Bakan Binali Yıldırım'ın iki oğlu, kızı, damadı ve gelininin son yıllarda gemiciklerle köşeyi dönmeleri; firmalarının adının da Binali Yıldırım'ın baş harflerinden oluşması (BAY), başka şehirlerde prim yapabilir, ama İzmir seçmeninin hoşuna gitmeyecektir. AKP İzmir'de hezimet yaşayabilir.
Haftanın Sözü: "Kötü yöneticiler, oy vermeğe gitmeyen iyi yurttaşlar tarafından seçiliyor..." George Jean Nathan

Not: İstanbul'daki 'Andre Rieu Konseri', İzmir'deki 'Mevlana'nın Çağrısı' balesi mükemmeldi; tekrarlarsa kaçırmayın derim.