"Erdoğan eskiden popülistti, şimdi paranoyak ve diktatör!" diye yazmış İngiliz Daily Telegraph gazetesi... 'Popülist' ve 'paranoyak' kısmını geçelim; "Diktatör mü?" sorusunu yanıtlayabilmek için ise yazar Mehmet Murat İldan'ın 'diktatör' tariflerine bakalım:

"Diktatör, halk tarlasını dilediği gibi süren, güçlü ve inatçı bir traktördür! Felaket tohumlarını tarlanın her köşesine savurur."
"Diktatör, sıcak bir ütüdür. Ona karşı çıkanlar da buruşuk çamaşırlar gibidir onun gözünde."
"Hatiplik sanatını dahice kullanabilen diktatörler, tıpkı saç kurutma makinesi gibi ılık havayı içlerine alıp onu ateş gibi püskürtürler."
Erdoğan bu tariflere uyuyor mu?
"Ülkenin her köşesine felaket tohumlarını savurdu mu?"
"Kendisine karşı çıkanları 'buruşuk çamaşır' gibi mi görüyor?" (Yoksa daha da mı kötü?)
"Hatiplik sanatını 'Usta'ca kullanıp, ateş gibi püskürüyor mu?"
Bugün yurt dışındaki 'özgür basın' tarafından 'diktatör' olarak nitelenenler, 'demokrasi'yi getireceklerini söylemişlerdi, oysa... Daha 12 Eylül 2010'da 'hukukun üstünlüğü'nü vaat ederek bir 'hap' hazırladılar, ama sonunda kendileri 'hapı yuttu'.
Gezi olayları sırasında ne kadar 'demokrat' olduğunu kanıtlayan bu 'zihniyet' açık açık söylemeye cesaret edemese de 'Atatürk'ü bir 'diktatör' olarak görür. 1999'da katledilen Ahmet Taner Kışlalı 1993'te Cumhuriyet'teki "Atatürk diktatör müydü?" başlıklı yazısında; "Tarihsel olgular, ancak dönemlerinin koşulları içinde değerlendirildiğinde bir anlam taşırlar" yorumu ile "1930'lara gelindiğinde Avrupa'da demokratik sayılabilecek sadece yedi ülke vardı" gerçeğini anımsatarak sormuş: "Hitler döneminin Almanya ve Avusturya'sını terk eden 142 bilim adamı, niçin Batı'nın gelişmiş ve varlıklı ülkeleri dururken Türkiye'ye gelmeyi tercih ettiler?"
Atatürk'ün kesinlikle bir diktatör olmadığını defalarca söyleyen dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine'in "Türk halkının Kemalist reformları zorla kabul ettiği düşüncesi tamamen yanlıştır. Halk devrim sayesinde yönetimin uşağı olmaktan kurtuldu. Bundan böyle halk hükümetin değil, hükümet halkın uşağı haline geldi" sözlerini de anımsayarak Atatürk'e 'diktatör' diyenlere basit bir soru soralım: "Dünyada ölümünden 60 yıl sonra doğan gençler tarafından bile çok sevilen, düşünceleri benimsenen, ilkeleri peşinde koşulan, el üstünde tutulan başka bir 'diktatör'(!) var mı?"
Kimin diktatör olup, olmadığı konusunda karar sizin...
Mehmet Murat İldan'a göre 'diktatörün geleceği'ni halkın niteliği; 'tavşan' mı yoksa 'onurlu' mu olduğu belirler:
"Her tavşan millet, kendi tiranını bulacaktır! Korkak ve itaatkar milletlerin kaderi, despotlardır!"
"Onurlu bir halkla onursuz bir diktatör bir arada yaşayamazlar; en sonunda, ikincisi gider!"
Erdoğan birkaç ay önce "Bu ülkede diktatör varsa, sandık yoluyla indirsinler" demişti.
Damarlarında 'soylu kan' dolaşan 'onurlu' halkım...
Ufak hesapları bırak artık; görev başına!

HAFTANIN SÖZÜ: "Umutsuzluğa kapılmayın! Mutsuzluğumuzun sebebi hırslı kişilerin insanlığın ilerlemesinden korkmasıdır. Nefret geçer, diktatörler ölür. Halktan aldıkları iktidar halka geri döner... İnsanlar ölür, hürriyet ölmez!" Charlie Chaplin