Adaletiyle bilinen Halife Hazreti Ömer, arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girmiş. 'Ey halife' demişler, 'yakaladığımız bu genç adam babamızı öldürdü. Adalet yerini bulsun. Senin elinden olsun.'

Hz. Ömer suçlanan genç adama bu suçlamalara ne cevap vereceğini sormuş. Suçlanan genç de, 'Evet halifem' demiş, 'maalesef doğru...'

'Anlat bakalım öyleyse' demiş Halife Hz. Ömer ve anlatmış genç:

Ben kendi kasabamda hali vakti yerinde sayılan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi bu arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Hayvanlarımın arasında öyle güzel bir atım vardı ki, herkes hayran olurdu. Onunla çıkmıştım yola. Ama her güzelin bir kusuru olur. Atım da bahçelerden meyve çalmaktan kendini alamazdı. Ne yapsam ona engel olamazdım.

Ne yazık ki, kötü huyundan vazgeçemeyen atım, bu gençlerin bahçesine de uzanıp, bir ağaçtan meyve kopardı. Babaları evinden hışımla koştu geldi. Yerden aldığı taşla, atımın başına vurarak öldürdü. Haklıydı da...

Ama çok sevdiğim atımın öldürülmesine tepkisiz kalamadım ve şimdi çok pişman olduğum bir davranışla, ben de aynı taşla babalarını öldürdüm. Oğulları beni yakalayıp huzurunuza getirdiler. Suçluyum. Cezama da razıyım.

Hz. Ömer düşünmüş ve karar vermiş: O zaman söylenecek, düşünülecek bir şey yok. Ölüm suçunun cezası ölümdür. Suçunu da kabul ettiğine göre idamını da kabul edeceksin.
 
Suçlu, 'Efendim' demiş, 'sadece bir izin istiyorum. Babam ölmeden, oldukça büyük bir miras ve çok altın bıraktı. Kardeşim küçük olduğu için, ona emanet edemeyip, yanıma almıştım altınları. Siz, idamı hemen yerine getirirseniz, yetim kardeşimin hakkı üzerinize kalacak. Sorumlu olacaksınız. İzin verin, evime gideyim. Kardeşime altınları teslim edip, helalleşeyim.'

Hz. Ömer bunun ancak bir kefil tayini ile mümkün olduğunu söylemiş. 'Sen buralardan değilsin, buradan sana kim kefil olacak ki? Kim teminat verecek ki, sen gelmezsen, senin yerine idam edilmeyi kabullensin?'

***
Genç suçlu, gözlerini Hz. Ömer'in çevresinde dolaştırdıktan sonra, parmağıyla işaret ederek, 'Şu saygın kişi, eminim benim için kefil ve rehin olmayı kabul edecektir' demiş.

Hz Ömer dahil, herkes şaşırmış. İşaret ettiği kişi, Peygamberimizin en iyi dostlarından, saygıdeğer Amr İbni As imiş.
 
Hz.Ömer, 'Ey Amr' demiş, 'Suçluyu duydun. Gerçekten kefil ve rehin olmayı kabullenir misin?' 'Evet' demiş Amr, tereddütsüz, 'Ben kefilim. O dönmezse, beni idam edersiniz.'

Suçlu üç gün izinle serbest kalmış ve atıyla evinin yolunu tutmuş. Üçüncü günün sonunda, vakit dolmak üzere iken suçlu ortalıkta görünmeyince, Medine'yi bir heyecandır almış.

Amr'ın dostları, Hz.Ömer'e, 'Suçlunun gelmeyeceği belli oldu' demişler, 'Lütfen Amr İbni As'ın idamı yerine, maktulün diyetini biz ödeyelim de idam olmasın.'

Hz. Ömer suçlayan gençlere sormuş. Gençler ise diyete razı olmamışlar. 'Suç cezasız kalmasın' demişler.

Hz. Ömer, 'O zaman' demiş, 'kefil babam da olsa fark etmez. Cezanın infazına hazırlanın ve kefili hazırlayın.'

Hz Amr İbni As ise 'Kader!..' diyerek durumu kabullenmiş. 'Sözümün, kefaletimin arkasındayım' demiş, 'Canımla öderim.'

***
Genç adam, toz duman yetişmiş atıyla. Hz. Ömer sorgulamış: Be adam, biraz daha geç kalsan, sana kefil olan idam edilecekti. Yoksa dönmeyecektin de, fikir mi değiştirdin?

'Ahde vefasızlık olur mu, halifem !?' demiş suçlu, " 'Ahde vefasızlık etti' demeyesiniz diye döndüm."

Hz. Ömer bu kez Amr İbni As'a sormuş: Ey Amr, sen bu adamı hiç tanımıyorsun. Ona neden kefil oldun?

Amr İbni As, "Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. 'İnsanlık öldü', demeyesiniz diye kabul ettim" demiş.

Babaları öldürülen gençler, davadan vazgeçmişler. Bu kez Hz. Ömer onları da sorgulamış. "Ne oldu da, 'Babamızın kanı yerde kalmasın' derken,  idam talebinden vazgeçtiniz?"
 
Gençler de saygıyla eğmişler başlarını...  " 'Merhametli insan kalmadı!' demeyesiniz diye vazgeçtik" demişler...


***

'Kıssadan hisse' diyeceğim ama dilim varmıyor. O hisseler bizde yok ki: Ahde vefasızlık edildi! İnsanlık öldü! Merhametli insan kalmadı!

Bu üçü de bu ülke için, bu iktidar için geçerli değil mi? Suçsuz insanları, subayları, gazetecileri yıllarca hapiste tutan bir rejimden vefa, insanlık, merhamet beklenebilir mi?

Dikkat ederseniz, yıllarca Balyoz, Ergenekon, Feşmekan davalarında hapiste yattıktan sonra salıverilenler, sadece 'Adil yargılanmadınız' denerek bırakıldılar. Beraat ettirilmediler.

Hazreti Erdoğan'ın bulunduğu yerde Hazreti Ömer adaleti olmaz.

Merhametsiz, vefasız, insanlığın öldüğü yerdeyiz, çoktan beri...