Seçimden söz edemeyeceğimize göre maymunlardan penguenlerden söz edelim. Gezi Parkı direnişi sırasında NTV'nin penguenlerini de bu vesile ile anımsayalım. Önce maymunlar...

Bir maymun kafesinin ortasında, tepeden iple bir muz salkımı asılıdır. Hemen altında da bir dizi basamak ya da bir merdiven var.

Maymunlar sallanan muzları görür görmez hareketlenir, uyanık biri hemen merdivenleri çıkıp muzu almaya çalışır. Ancak en hızlı maymun daha ilk basamağa bastığında, elinizdeki tazyikli su hortumu ile diğer maymunlara, buz gibi soğuk suyu basıp, sırılsıklam edeceksiniz.

Kısa bir süre aynı işe başka bir maymun heveslenecektir. Aynı şekilde daha basamağa adımını atar atmaz, diğer maymunlara basın soğuk suyu.

Birkaç denemeden sonra, maymunlar aralarından muza yönelene saldıracak ve bir güzel paralayacaklardır, su saldırısına uğramamak için.

Şimdi hortumu bir yana bırakın. İçerideki maymunlardan birini, olayı bilmeyen ve görmeyen bir maymunla değiştirin. Yeni gelen hemen saldıracaktır muza doğru. Ama sırılsıklam diğer maymunlardan sağlam bir dayak yiyecek ve geri çekilecektir korkuyla. 

Bir maymun daha değiştirin. Aynı şey bir daha yaşanacak ve yeni gelen, ilk hamlesiyle birlikte pataklanacaktır diğerlerince, hatta az önce dayak yiyen maymunun da katkısıyla.

Grubu birer birer orada hiç bulunmamış yeni maymunlarla değiştirmeye devam edin. Sonunda hortumla ıslatılarak cezalandırılmamış hiçbir maymun kalmayacaktır. Ancak muza hamle yapanın dayak yediğini bilen ama neden olduğunu bilmeyen bir maymun grubu kalacaktır. Böylece maymun için muza hamle dayak sebebidir.


(G.R: Stephenson'un, 1967 yılında yaptığı bu deneyi, Cultural acquisition of a specific learned response among rhesus monkeys- Rezus maymunları arasında öğrenilerek kazanılan bir tepkinin kültürel edinimi) adıyla yayınlamış ve bugüne kadar çok değerlendirilen ve kullanılan psikolojik deneylerden biri olmuştur)

***

Şimdi de Antarktika'ya gidelim. Adelie bölgesinin penguenlerinin karşılaştıkları önemli bir sorunu irdeleyelim. (Bu arada küçük bir not. Güney kutbunun bu kısmını 1840 yılında keşfeden Fransız deniz kaşifi J.S.C. Dumont D'Urville, buraya, çok sevdiği eşinin adı Adelie'yi vermiş)

On binlerce penguen denizden karınlarını doyurmak ve yavrularına da yedirmek için buzun üzerinde, kıyıda dizilmişlerdir. Ön sıradaki penguenlerin her birisi sanki denize atlayacakmış gibi hareketlenip sonra duraklamaktadır.

Hepsi sürekli suyu gözlemektedir. Bu arada bölgelerine sızmaya çalışan yabancı penguenlerle de atışırlar, bağrışırlar, göğüs göğüse gaga gagaya çatışırlar.

Balıkları yabancılarla paylaşmak istemedikleri gibi denize ilk atlayan olmak istememektedirler. Çünkü onlar, küçük balık sürülerinin peşinde iken, leopar fokları ve katil balinalar da onları yemek üzere beklemektedirler.

Denize ilk atlayan en çok balığı yutabileceği gibi, bir balina ya da foka av olma olasılığı da vardır.

Nihayet birisi kararını verir ve atlar. Herkes peşinden atlar denize. Ya yem olacaktır ya da yemek bulacaktır ilk atlayan.

***
Yaşam her gün bin sorun. Bir kısmımız sorunlara babalarının, dedelerinin ya da kendilerinden öncekilerin öğrettiği ama nedenini bilmediği ve sorgulamadığı eski yöntemlerle yaklaşır ve çoğu zaman bir yere varamaz. Bir diğer kısmımız da çözülmek zorunda olan sorunlara cesaretle dalıp, ya çözer ya da çözülür.

İnsan ne maymundur, ne de penguen. Ama maymun ya da penguen tavırlarından birini seçebilir.

Yem olmayı göze alamayan balık da yiyemez, muz da...