Etimolojik bir gezi yapıp, Ege kıyılarında ve Eski Yunan'da yaşayan insan sayısı kadar, tanrı ve titanın yaşadığı mitoloji dünyasına uğrayalım.
Kelimemiz 'panik'. Paniklemeden gezip, kelimeden kelimeye atlarız.
Panik, Latincesi ile 'Panica', 'Pan' tarafından yaratılmış ya da Pan'dan esinlenmiş anlamına geliyor.
Kim bu Pan? Yunan mitolojisinde çobanların, sürülerin, avcılığın, dağlık ve tenha arazilerin, pastoral müziğin tanrısı. Sürünün çobanın da tanrısı olur muymuş? Olurmuş.
Pan, Mısır'dan göç etmiş bir tanrı. Mısır'daki görevi bereketmiş ve görüntüsü ise bir keçi. Yunan mitolojisine göç ederken, keçinin üst kısmı bir insan haline gelmiş. Boynuzlu, kıllı, sakallı, çirkin bir yarı insan, yarı keçi Pan, fazla şehvet düşkünü. Sürekli şehvet peşinde ve avında olduğu için de, yüzü heyecandan hep kıpkırmızı.
Yunanlılar, sürülerinin başına gelen her şeyi Pan'dan bilirlermiş. Pan isterse öyle bir çığlık atarmış ki, sürüler korku içinde dağılır, birbirlerini ezerlermiş. İşte bunun için de 'korku içinde dağılma'nın karşılığı 'Panik' yani 'Pan korkusu'...
Pan'ın aşık olup kovaladığı perilerin en ünlüleri, kamışa dönüşen Syrinx, köknar ağacına dönüşen Pitys ve dağların yankısına dönüşen Ekho (Eko).
Devler (titanlar) baştanrı Zeus'un kafasını bozduğunda, genellikle sürüleri ve herkesi korku içinde tutan, güzel kızları çılgınca kovalayan Pan, onun bir emriyle çığlıklar atarak, devleri korkuturmuş.
***
Korku veren Pan'ın öykülerini okurken, günlük konuşmamızda kullandığımız başka bir kelimenin kaynağının da Pan'la bağlantılı olduğunu öğreniyoruz.
Meğer Pan, genç, güzel orman ve su perilerinin peşinden öyle çok koşar, onları o kadar korkuturmuş ki, her biri Pan'dan kaçmak için çeşitli yol arar olmuşlar. Özellikle, Tanrıça Artemis'e bekaret sözü veren perilerden su perisi 'Syrinx', bu ağzı salyalı, yarı keçinin saldırılarından nasıl kaçıp korunacağını artık bilemez olmuş.
Bu kaçıp kovalamacanın sonunda bir gün Pan, Syrinx'i, Ladon Irmağı'nın kıyısında sıkıştırmış. Çaresiz kalan Syrinx, peri kardeşlerine, kendisini başka bir şekle sokup gizlemeleri için yalvarmış. Pan, tam Syrinx'ın üzerine atladığı sırada, Syrinx bir demet bataklık sazına dönüşmüş. Saldırgan Pan, yakalayıp kucakladığı tomağın bir saz demeti olduğunu görünce kudurmuş.
Öfkesi ve şehveti dinmeyen Pan, 'Ben de' demiş, 'Benden kaçmanın ne demek olduğunu sana gösteririm.' Rüzgarın sesiyle iç çeken sazları almış ve birer birer kesmiş. Balmumu ile işleyip, birer kaval haline getirmiş. (Pan flüt de böyle doğmuş.) Sürüleri ile ilgilenirken bir tanesini torbasından çıkarır, üfler, keyifle çalarmış. İşte sürü çobanlarının kaval çalması bundanmış. (Mitoloji işte!)
Kaval, flüt ya da boru şeklinde her şeye daha sonra 'Syrinx' (Sirinks) denmeye başlanmış. İşte bu Yunanca kelimeden, daha sonra Latince 'siringa' kelimesi doğmuş. 15'inci yüzyılda, göz damlası için kullanılan ilk cam boruya 'syringe' (şırınga) adı verilmiş.
***
Tam 'şırınga' kelimesini öğrenmişken, şırınga ile bağlantılı, başka olumsuz anlamlı bir kelimeye daha gözüm takıldı.
Şırınga ile zerk edilen 'morfin'in kaynağı olan 'Morpheus', mitolojide 'Hypnos'un yani uyku tanrısının oğlu.
Şair Ovid bu ismi Yunanca 'morphai' kelimesinden esinlenerek kullanmış. 'Morphai' aslında 'şekil' demek. (Örneğin 'amorf', 'şekilsiz' gibi) 'Morpheus' böylece değişik şekillerin görüldüğü rüyaların tanrısı olmuş. Rüya tanrısı, uyuyan insanların dünyalarına, ayaklarının ucuna basarak girer, çeşitli şekiller ve görüntülerle onların rüyalarını yaratırmış.
İsterseniz, bu arada, 'Morpheus'un babası, uyku tanrısı Hypnos'la da ilgilenelim. Çünkü dilimizde 'hipnoz' ya da 'hipnotizm'i de kullanıyoruz. Uyku tanrısı 'Hypnos', gece tanrısı 'Nyx'in oğlu, ölüm tanrısı 'Thanatos'un ise kardeşiymiş. Görevi, içi oyuk bir boynuzun içinde taşıdığı uyku iksirini, yorgun insanların kasları arasına dökmek... 'Hipnotize etmek' ya da 'uyutmak' buradan geliyor.
Demek ki uyku, hipnoz, gece, rüya ve hatta ölümün akrabalıkları buradan geliyor.
***
Bu uyutan tanrı 'Hypnos'un oğlu, rüya tanrısı 'Morpheus'tan türetilen 'morfin' kelimesi nasıl oluşmuş? Aslında bir hatadan ortaya çıkmış...
Ortaçağ ve Rönesans şairi İngiliz Chaucer, uyku tanrısı ile rüya tanrısını yani Hypnos ile Morpheus'u karıştırmış. Bu kelimeler batı dillerine ters yerleşmiş. Böylece haşhaştan üretilen ve ağrı kesici olarak kullanılan ve uyutarak rahatlatan ilaca 'hipin' diyecekleri yerde, 'morfin' demişler. Eğer İngiliz şair mitoloji okurken, Hypnos'un tesiri altında kalıp uyuklamasaydı, bugün morfine 'hipin' diyebilirdik.
***
Bu kadar lafa siz de okurken uyuyakalmadıysanız, size Hypnos'u gönderebilirim. Huzurlu bir hafta sonu dilerim.