Ligler bitse de futbol bitmedi ve hemen ardından milli maçlar başladı. Bu sebepten dolayı geçen sezonun analizlerini her ne kadar yeni sezona girilmiş olsa da biraz gecikmeli yapmak zorunda kaldım.

***
1. Lig Play-Off finalinde Altınordu'yu tek golle yenen Altay, Süper Lig'e çıkan 3. takım oldu. Lige çok iyi başladı, liderlik koltuğuna oturduğu bile oldu. Ama sonrasında arka arkaya alınan mağlubiyetlerle yavaş yavaş dibe çökmeye başladı ve 34 puanla 18. sırada yer alıp, 1 sene aradan sonra alt lige geri döndü. Fakat geri dönüşü olaylı oldu. Çünkü transfer yasağından dolayı oyuncu transfer edemeyecek ve altyapı ağırlıklı olarak sahaya çıkmak zorunda kalacak.
Peki bu düşüşün sebepleri nelerdi?
***
Bugünlerin habercisi geçmişte vardı zaten ama bunu pek gören olmadı.
3. Lig’de mücadele ederken, yavaş yavaş tırmanışa geçmeye başladı. Bu zamana kadar pek bir şey fark edilmedi. Ancak geçen sezon alınan oyuncular kafalarda soru işaretleri doğurdu. Tam bir transfer çılgınlığı vardı. Nasıl mı?
Örneğin Cihan Topaloğlu varken, deneyimli kaleci Burak Öğür alındı. Her takımda ilk 11'de sahaya çıkabilecek bu oyuncu yedek kalınca takımdan ayrıldı. Yerine Adam Stachowiak alındı. Sadece 4 maçta kaleyi korudu. Bu yedek 2 kaleciye ödenen para yüksek olur. Gereksiz yere paralar ödendi. Bazılarını sıralayım:
Yekta Kurtuluş - 14 maç
Zeki Yıldırım - 12 maç
Anton Putsila - 7 maç
Çağlar Birinci - 6 maç
İlhan Depe - 6 maç
Edin Cocalic - 4 maç
Adam Stachowiak - 4 maç
William - 3 maç
Ergin Keleş - 2 maç
Gençer Cansev - 0 maç
Doğa İşeri - 0 maç
Bunlar sadece 15 maçtan daha az süre şans verilen oyuncular. 15 - 16 - 17 kez forma şansı bulan kaliteli oyuncuları saymadım bile. Altay, yedek kulübesine mahkum hatta kadroya giremeyip, maçı tribünden izleyen kaliteli oyunculara sahipti. Başka kulüplere gitseler ilk 11'de yer bulabilecek kadar yetenekli... Böylesine 1. Lig'in şöhretler kadrosunu oluşturmak çok fazla paraya mal olur.
***
Takımın başına Mustafa Denizli geldi. Süper Lig'e çıkıldı. Transfer yapılacak ama borç çok. Ayak yorgana göre uzatılmamış, bütün cephanelik tüketilmişti. Sıkacak tek bir mermi dahi kalmamıştı.  Transfer yapmak gerekir, para yok. Büyük ihtimalle bu sebeple tecrübeli teknik adam Denizli devam edip etmemekte kararsız kaldı. Zorla kabul ettirildi. Hiç bilinmedik oyuncular transfer edildi. Bazı kulüp çalışanlarıyla yollar ayrılarak bir kısım ödemelerden kurtulundu. Lige mükemmel bir giriş yapıldı. Ancak aylık ödemeler yapılması gerekir personele. Bunlarda gecikmeler olunca futbolcularda psikolojik çöküş başladı ve bu sonuçlara yansıdı. Mustafa Hoca her ne kadar ligde çok iddialı olsa da dayanamadı ve istifasını verdi. Yerine gelen Mert Nobre'yle de düşüş devam etti. Serkan Özbalta bir şeyler yapar gibi oldu, bazı şeylere dayanamayıp, istifasını verdi.
Daha lig bitmeden futbolcular kulübü şikayet etti, ödemelerinin yapılması istendi. Yapılamayınca bazıları serbest kaldı ve son maçlara çıkmadı.
***
Geçmişte yüksek ücretli çok sayıda oyuncular alınması, onlara ödenen ücretin nasıl karşılandığı konusuna hiç kimse girmedi, sorgulama gereği duymadı. Ben kadronun çok şişik olduğuna yazılarımda değinmiş, paranın nereden bulunduğunu sorgulamıştım. Zengin iş insanlarının destek verdiğini söyleyenler olmuştu. Doğru çıkmadı.
Sezon başladı, para sorunları ortaya çıktı, yine sessiz kalındı. Sonrasında kaçınılmaz son, küme düşme gerçekleşti. Herkes o zaman gerçekleri anladı ama iş işten çoktan geçmişti. Şimdi transfer yasağı ve 400 milyon liranın üzerinde bir borçla yaşam savaşı veriyor. Geçmişteki gibi tepetaklak olup, 3. Lig'e ya da İzmirspor gibi amatör kümeye düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Borçlar kapanmadan düzelmesi imkansız. Bunu da tek kişi başaramaz, elbirliği şart. Her Altaylı elini taşın altına koymalı.