Küme düşmeme mücadelesi veren iki takım Tuzlaspor ve Altay İstanbul'da karşı karşıya geldi. Müsabaka bol gole sahne oldu ve ev sahibi takım sahadan 4-2 galip ayrıldı.

Mücadeleye etki eden faktörler 1 gün öncesinde başladı. Süper Lig'e çıkmak için ayağını yorgana göre uzatmayan siyah beyazlı takım, o sene istediğini alsa da sonraki sezondan itibaren maddi sıkıntıya girdi. Bu küme düşmesine ve sonrasında transfer yasağına kadar devam etti. Maçtan önceki gün akşam olan şey ise maddi kurallara uyulmamasından dolayı verilen 3 puan silme cezasıydı. Zaten Göztepe derbisinde çıkan olaylar yüzünden hükmen mağlup ilan edilmiş ve 6 maç seyircisiz oynama cezası almışken bu tam olarak yaraya tuz basmaya benzedi. Ama yine de biraz olsun rahatlamasına yarayacak bir durum vardı o da küme düşme hattı içerisindeki 2 takımın da aynı cezaya çarptırılmış olmasıydı. Olumsuzluk her ne kadar moral bozsa da teknik ekibin vereceği moral motivasyon daha iştahlı olmalarını sağlayabilirdi.
***
Mücadele başladı, daha oyuncular tam olarak maça odaklanamamışken 10. dakikada Altay 2-0 öne geçti. '3 puan geliyor' diye düşünmeye başlanırken, 12. dakikada fark 1'e indi. Bu, önde olan takım için eksi, geride olan takım için ise artı bir durumdu. Siyah beyazlılar oyuna tam olarak giremeden yenen gol şoka girmesine neden oldu ve bu son düdüğe kadar devam etti. Bundan faydalanan Tuzlaspor hakimiyeti eline aldı, beraberlik golü için yüklendi. Şok kendini özellikle ikili mücadelelerde gösterdi. İzmir ekibi çok basit çalımlar yedi, çok rahat geçildi, bu da sahadan mağlup ayrılmasındaki en büyük etken oldu. Tabii burada Ademi, Mata ve Bilal'in çabalarını yok saymak olmaz. Üstün performans sergilediler, rakibinin kötü olmasını da iyi kullandılar.
Son 15 dakikada geride olan Altay, beraberlik için daha çok topla oynadı ama istediği pozisyonları bulamadığı gibi, 90. dakikada 4. golünü yedi.
***
Tuzlaspor'un rekor kırdığı bir müsabaka olduğunu söylesem yanlış olmaz sanırım. 19 şut çekip, 15'inde isabet sağladı. 2 topu çizgiden defans oyuncuları tarafından çıkarıldı. Altay defansının çöktüğünün en iyi göstergesi buydu. Kaleci Ozan çok top çıkardı ve maçın yıldızlarından biri oldu.
***
İlginç durumlardan bahsedeyim biraz da.
6. dakikada ceza alanı içinde Özgür yerde kaldı. Oyun devam etti. Durunca VAR devreye girdi, hakem monitöre gidip izledi ve penaltı kararı verdi. Tekme vardı. Penaltı 10. dakikada atıldı. 4 dakikalık boşluk oldu. Ama bu 9 dakikalık uzatma oynatılarak telafi edildi.
4. golde Altaylı bir oyuncu yerdeydi. Yahaya topla buluştu, ceza alanına yaklaştı, arka arkaya rakiplerini geçip, golü attı. Altay buna tepki gösterdi. Santrada topu rakip kaleciye attılar, gidip baskı yapmadılar. Bir süre Emre Koyuncu bekledi, gelen olmayınca defansa attı. Yine basan olmadı ve topu rakip kaleye doğru gönderdiler. Tekrardan Tuzlalılara gönderildi. Onlar da bu sefer gol atmak için atak yaptı. Siyah beyazlı oyuncular kapınca son saniyeleri basketboldaki gibi atak yapmadan bekleyerek geçirdiler.


Pendik ile Manisa FK düello etti

Kıran kırana mücadeleye sahne olan karşılaşmada ne Pendikspor ne de konuk Manisa FK gol atmaya muvaffak olamadı.
***
Müsabakaya Pendikspor hızlı bir giriş yaptı. Koştu ve savaştı. Biraz durgun olan Manisa FK, böyle giderse hezimete uğrayacağını anladı, aynı şekilde karşılık verdi. 10. dakikadan sonra denge geldi ama yavaş yavaş siyah beyazlı takım bir adım öne geçti. İlk yarı böyle tamamlandıktan sonra 2. yarı ev sahibi takım biraz daha üstün gibi göründü.
Sahada futbol oynamaktan çok savaş vardı. Topu alan hemen baskı yedi. Sürekli temaslı oyun yüzünden ayakta top tutmak imkansız hale geldi. Hızlı oynamak gerekirdi, hızlı oyun çok hata yapmak anlamına geliyor. Hatalar çok olunca pozisyonlar da az oldu. 90 dakika boyunca sürekli hızlı tempoda oynamak kolay bir şey değil, bunu başardı sahada görev yapan tüm futbolcular.
***
Maç öncesi genellikle taktik yapılır, saha içerisinde bu uygulanmaya çalışılır. Böyle bir maçta taktik hiçbir işe yaramaz. Doğaçlama oynanmak zorundadır. Bir kişi preste hata yapacak ki, o hata sayesinde gol atılabilecek. Bunu Türkiye şartlarına göre söylüyorum. Örneğin Manchester City gibi üst düzey takımların oyuncuları da üst düzeydedir. Hem topsuz hem toplu oyunu çok iyi bilirler. Çok güçlüdürler kolay kolay yıkılmazlar, çeviklik ve hızları sayesinde presi yemeden sıyrılmasını bilirler, daha çok koşarlar daha az yorulurlar. Yoğun prese onlar çareyi kolayca bulurken, ülkemizde o kalitede takımlar olmadığı için çaresiz kalınır.
Bu müsabakada da her iki takım az da olsa pozisyon buldu ama gol atamayınca haftayı birer puanla kapattılar.
***
Her iki yarının sonuna 8'er dakika eklendi. Maç sonlarına alışığız da ilk 45 dakika sonuna eklenen zamanlarda pek görmediğimiz bir şeydi.