Evet; biraz da İzmir diyelim mi? Biraz da İzmir'imizden bahsedelim mi? Aslında ben bu güzel kentimi çok seviyorum. Bana kalsa bütün yazılarımı İzmir üzerine yoğunlaştırmak isterim. Hep düşünürüm; bu kente boşuna "Güzel İzmir" unvanı verilmemiştir. Hem de öyle kanunla filan değil bu unvan halkımızın kendiliğinden oluşturup İzmir'imize uygun gördüğü bir unvandır.
Bu şehir için yapılacak her türlü tesis elbette sonuçta İzmir'imize bir katkı sağlayacaktır. Amacımız olumsuzluk yaratarak projeleri engellemek olamaz. Ancak; bir kentli olarak, gündeme getirilen ve gündemde tutulmak istenen projelerin yapılabilirliği ya da yararlılığı üzerinde konuşmamız hem hakkımız hem de görevimizdir. Sizleri bilmem ben öyle düşünmekteyim.

Sanırım bir ay oluyor "İzmir Körfez Geçişi" adıyla bir projenin tanıtımı yapıldı. Tanıtım toplantısında proje sahipleri; kent yetkililerine ve sivil toplum kuruluşlarına projenin teknik ayrıntılarını ve yapılabilirliğini açıkladılar. Bu toplantıya katılma şansım olmadı. Bilgilerimin bir bölümünü toplantı ertesi gazetelerimizden öğrendim. Ancak; TCK'nın bilgisayar sitesinde projenin tüm ayrıntıları çok açık bir şekilde gözlenebilmektedir. Daha sonra İzmir Mimarlar Odası da görüşlerini açıklayarak bizleri bilgilendirdi.

2015 yılında yaşamaktayız. Dünyamızda yaşanan her yeni günde teknolojinin harikalarını izleyebiliyoruz. Toplum giderek daha doyumsuz oluyor. Dikkat ediniz; hep daha başarılı olmak, doğaya daha çok sahip olmak, daha yükseğe çıkmak, daha uzun aralıkları köprülerle birleştirebilmek ya da benzeri uygulamalara geçmek artık olağan karşılanmaya başladı. Bilmem bu yarışın sonu nasıl bitecek?
Elbette yaşama geçirilmek istenen her projede asıl amaç toplum yararını sağlamak olmalıdır. Öyle ya; örneğin Mısır Piramitleri insanoğlunun yarattığı harikalardan biri olmakla beraber günümüzde ülkesine getirdiği turizm hareketliliğinden başka yapıldığı günlerde topluma ne gibi katkısı olmuştur? Hiç düşündünüz mü? Demem o ki: yapılacak her eser "Ben yaparım, olur", "Olsun da bizim yaptıklarımızdan olsun" düşüncesiyle gerçekleştirilirse sonuçta neye yarayacaktır? Yapımcıların devletten aldıkları paralar dışında bir kazananı olacak mıdır?

"İzmir Körfez Geçişi Projesi" göz kamaştırıcıdır. Nasıl olmasın? Çiğli/Sasalı'dan Narlıdere'ye 12 km. otoyol, yanında 16 km. raylı sistem, 4,2 km. asma köprü, 0,8 km. yapay ada, 1,8 km. batırma tünel, bağlantı yolları ve daha niceleri. Bu saydıklarım projenin ana ögeleri. Çevre düzenlemeleri, körfezin derinleştirilmesi vb. filan yok bunların içinde. Ve bizleri en çok ilgilendiren bölüm. Elbette; bizleri en çok ilgilendiren bölüm bu olacak, tahmin ettiğiniz gibi işin parasal portesi: 3,5 milyar lira olarak söyleniyor ama siz ona aldanmayın Mimarlar Odası'nın tahminlerine bakacak olursanız en iyimser rakamlarla 5 milyar TL ve ötesi. 
Peki bu yapılacakların kent trafiğine olumlu katkısı ne olabilir sizce? Örneğin Bayraklı'da oturan bir hemşerimiz Narlıdere'ye gitmek istese sizce hangi yolu benimseyecektir? Ya da Bornova'dan Çeşme'ye gitmek isteyenler otoyola girmek için Çiğli/Sasalı hattını mı seçeceklerdir?

Bakınız; DEÜ yerleşkesinin olduğu Buca/Tınaztepe, yalnızca yerleşim yeri olarak düşünülmemesi gereken Pınarbaşı, son derece ciddi bir yerleşim yeri olan Eskiizmir/Limontepe yörelerimizde metro hattımız bulunmamaktadır. Takkemizi kafamızdan çıkararak elimize alıp düşünelim. Sizce bunlardan hangisi öncelik taşır? Hangisi kentimize daha yararlı yatırımlar olacaktır. Bu son saydıklarım mı yoksa İzmir Körfez Geçiş Projesi mi?

Ama biz ne dersek diyelim. İstanbul Boğazı alt geçişi yapılmış, Üçüncü Köprü bugün yarın bitirilecek, İzmit Körfezi'ndeki köprü de bitmek üzere. Bu kadar teşkilat ne olacak? İktidara bunca yakın müteahhit boş mu dursun? İşte sana "İzmir Körfez Geçişi Projesi"nin temel çıkış nedeni.

Hükümetlerimizde bu kadar para ve güç varsa hasbelkader bizim de gündeme getirdiğimiz bir proje var. Hem de İzmir Körfezi'nin bir ölçüde kurtuluşu olabilecek bir proje. Üstelik deniz ulaşımına olan katkısı hiç şekilde inkar edilemeyecek bir yatırım olacaktır. Güzelbahçe-Seferihisar kıstağında yapılabilecek İZMİR KANALI hem deniz yoluyla İzmir'e olan ulaşımı kolaylaştıracak hem de oluşacak akıntılarla körfez kendini temizleyecektir. Ben bu konudaki düşüncelerimi 1 Ekim 2014 tarihli gazetemizdeki yazımda oldukça geniş bir şekilde açıklamıştım.
Sn. Binali YILDIRIM; "Körfez Geçişi Projesi"nin sahiplerinden biridir. Ben; kendisinin küreğini eline alıp İZMİR KANALI için vira Bismillah demesini hasretle bekliyorum.
Esenlikle kalınız...       

Yazıma ek Not: Sn. Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç'ın  Melih Gökçek'le ilgili olarak sekiz haziranda yapacağı açıklamaları bekliyorum.