Bizim güzel Türkçemizin birbirinden değerli atasözleri ve deyişlerle süslendiğini bilmekteyiz. Onlardan biri de başlangıç bölümünü başlık yaptığım "Dinime dahleden, bari Müslüman olsa" atasözüdür. Bu atasözünden "Dahleden" kelimesini çıkartılıp yerine "Küfreden" kelimesinin yerleştirilmesiyle kullanıldığını da görebiliyoruz. Açıklayalım: "Dahleden" kelimesini Türkçemizde "Karışan" olarak kullanabiliriz. Kimsenin Müslümanlığını kritik edip değerleme hakkına sahip değiliz. Zaten amacımız bu olamaz. Ama duyup gördüğümüz bir haber ister istemez aklımıza "Dinime dahleden, bari Müslüman olsa" atasözünü getirdi.
Nasıl getirmesin ki; bakınız, AKP'li Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim KARAOSMANOĞLU konuk olduğu AKP'li Menderes Belediyesi'nde İzmir Büyükşehir Belediyesi için neler söylemiş neler. Benim bu haberler üzerine bir yazı yazma amacım inanın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını korumak değil, zaten; bu görev bana düşmez. Gereken yanıt yetkililerce verilmiş ya da verilecektir. Benim önemli görüp üzerinde durduğum husus; velev ki karşı partiden olsun bir başkanın aynı seviyedeki diğer bir başkan için seviyesiz sayılabilecek eleştiriler yapabilme saygısızlığında bulunabilmesidir. Bunu zaman zaman Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. İ. Melih GÖKÇEK'in de yaptığını biliyoruz. Ne dertleri vardır, ne sıkıntıları, ne bağları vardır bu başkanların bu İzmir ile? Hani insanın; "Çok istiyorsanız, İzmir'e hizmet aşkı sizlerde zapt edilemez bir hırs haline dönüşüyorsa bırakın oraları gelin İzmir'den adaylığınızı koyun" diyesi geliyor.

Sizler önce kendi kentinizdeki sorunları çözünüz sonra gelin İzmir ile uğraşınız, İzmir'e yön vermeye çalışınız diye düşünmekten başka bir şey söyleyebilir miyiz? "Allahın Sopası Yok ki Gökten İndirsin" tamam Allahın sopası yok ama Allah, haksızlık yapanlara gökten başka şeyler indiriyor. Hatırlayınız; Sn. İ. Melih GÖKÇEK; İzmir'deki su baskınlarını diline dolamayı daha bitirmemişken Allahın afatı Ankara'yı bir vurmuştu ki unutulacak gibi değildi. Yine geçen yıl Ağustos ayında  İzmit – Adapazarı D.100 karayolunun bir nehire dönüşüp binlerce aracı sürüklediğini nasıl unuta biliriz? Sn. İbrahim KARAOSMANOĞLU o zamanlar Başkanlık görevi yapmıyor muydu?

***

Yok  İzmir'de kaynak israfı yapılıyormuş da, yok belediyeler arasında ayırım yapılıyormuş da, yok İzmir'in cennet köşelerine güzel eller dokunamıyormuş da, yok baraj havzalarına bile kanalizasyonlar akıyormuş da. Bütün bunlar ve benzeri suçlamalar taa Kocaeli İzmit'ten buralara kadar gelip söylenenlerin bir özeti. Şairin dediği gibi: "El konuşur, .... bana ne? Cümle alem biliyor ki ülkemizin en modern ve en yüksek kapasiteli arıtma tesisi İzmir'dedir. Üstelik, bu tesis İzmir'in öz kaynakları kullanılarak gerçekleştirilmiştir. İzmir'i yönetenlerin elbette bazı kusurları olabilir, olması kadar doğal bir şey olamaz. Ama bir gerçek var ki; Sn.Bşk. Aziz KOCAOĞLU'nun kayırmacılığa karşı olup kaynak kullanımı konusunda ne kadar titiz olduğunu karşıtları dahil cümle alem bilir. Hadi gel de "Yiğidi öldür; ama, hakkını yeme" sözünü hatırlama.
Bir sözüm de Menderes Belediye Başkanı Bülent SOYLU'ya. Hiç değer miydi, şikayetler konusunda sırf aynı partiden diye taaa İzmit'lerden Kocaeli'den destek aramaya? İzmir'de sizin sorunlarınızı dışa vuracak bir yandaş medya grubu var zaten. Keşke öyle yapsaydınız (!)

Farkındayım, ben de belki de istemeyerek bayağı yanlı bir yazı yazmış oldum. Ancak ne olursa olsun, işin gerçeği; bir kentli  olarak İzmir dışından gelen/gelebilecek bu türlü yaklaşımları onaylamak içimden gelmiyor. Düşüncelerimin bu çevre içinde değerlendirilmesi beni mutlu edecektir. Ne demiş atalarımız: "Kol kırılır yen içinde, kılıç kırılır kın içinde"
Esenlikle kalınız...