Fransa'da yapılan 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasındaki ikinci maçımızı 17 Haziran Cuma günü İspanya ile oynadık ve 3-0 kaybettik. Bu maç kaybettiğimiz ilk maç değildi. O ilk maçı Hırvatistan ile oynamış 1-0 yenilmiştik.
Biraz gerilere gidip irdeleme yapacak olursak; seçme gruplarında da öylesi aman aman başarılı olduğumuz söylenemezdi. Çok kötü başlayıp grubun son maçlarında gerçekten mucize sayılabilecek skorlar elde ederek en iyi üçüncüler sıralamasından baraj maçı bile oynamayarak turnuvaya katılma hakkını elde edebilmiştik.
Avrupa serüveni öyle kolayca atlatılabilecek bir olay değildir. Ama, biz öylesine bir havaya girmiştik ki hiç sormayın. Unutmayınız; "Biz, son sözümüzü söylemeden bitmez" deyişleri o günlerin anısıdır. Garibim Hollanda eleme grubunda sıralama dışı kalıyor biz ise "Son söz" hakkımızı kullanarak Fransa biletini alıyorduk.
Kolay değildi, bu yarışmanın belki birinci etabını atlatmıştık ama daha çok yolumuz olduğunu unutmamalıydık. Nitekim; sırada grupları belirleyecek kura çekimi vardı. EURO 2016'nın grup kuraları 2015 senesi Aralık ayı ortalarında yapıldı.  Sonuç, bizim grubumuzda; İspanya, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti bulunmaktaydı.

Açın o günlerin gazetelerini ya da anımsayın o günlerdeki televizyon yayınlarını artık yeni sloganımız "Biz, bu gruptan çıkar, final bile oynarız" olmuştu. 
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim'i işte ben o günlerde televizyonlarda gördükçe "Bir yerlerden tanıyorum, bu adam bana birilerini çağrıştırıyor" diyerek anımsamaktaydım. Sonunda kime benzettiğimi buldum da. Evet; Bizim ülkemizin "Türkiye  Futbol Direktörü" benzese benzese İtalya'nın unutulmaz "Duce"si Benito Mussolini'ye benzemekteydi. Baktım baktım; jest ve mimiklerini şöyle bir değerlendireyim dedim, başını nasıl geriye doğru gerdiriyor, ellerini nasıl sallıyor, ses tonunu nasıl ayarlıyor diye izledikçe benzerlik kıstaslarım daha da çoğalmaktaydı. Öneriyorum; Mussolini'nin meşhur bir balkon konuşması vardır. Zaman zaman belgesellerde yayımlanır. Açın internetinizi "Hazret"in 2 Ekim 1935'te Roma Piazza Venezia'daki (Venedik Meydanı) o konuşmasını izleyiniz. Sanırım, bana hak vereceksiniz.
Spor Toto Süper Ligi'nin bitimiyle birlikte milli takımımız da kampa girdi ve hazırlık maçları yapmaya başladı. Ben kampa girdi diye yazıyorum ama siz bakmayın öyle yazdığıma. Aslında kampa değil "Havaya/Havalara girdik" demek daha doğru olurdu. Hele o hazırlık maçlarındaki göstermelik başarılar hepimizin başını döndürmekteydi.
Bir tanıtım ve reklam fırtınası başlamıştı ki sormayın. Sponsor firmaların toplumu gaza getirecek sloganlarla yürüttüğü tanıtım kampanyalarının televizyonlardaki yansıması reklamların biri bitiyor ardından yenisi başlıyordu.

Toplumda rol modeli olmak isteyenleri ve artistleri ayrık tutacak olursak hiç birimizin giymediği/giymeyi düşünmediği takım elbiseler, dar paçalar, çorapsız ayakkabıların tanıtımı için futbolcularımız fotomodel olarak seçilmişlerdi. O dönemde gazetelerin magazin sayfalarını bizim futbolcularımızın resimleri süslemekteydi. Milli Takımın yeni formaları mı? Onları hiç sormayın.
Ben; formalar için "Onları hiç sormayın?" dedim ama galiba soracağız. O formaların Londra bağlantılı bir firmaya Fatih Terim'in referansıyla yaptırıldığı fısıltılarını bilmem duydunuz mu? Üstelik; Turkuaz renkli formaların altındaki siyah şort ve kırmızı renkli çorap/tekmelikler hangimizin gözüne hoş göründü?
Timsah gözyaşları diye bir deyim vardır. Aslında, timsah gözyaşı dökmüyorum. Turnuvaya katılan takımların teknik direktörlerinin aldıkları ücretler sıralamasında üçüncülüğü kazanan ülkemiz takımının belki de puan alamadan yurda dönecek olmasına üzülüyor, hemen her Türk vatandaşı  gibi gerçek gözyaşı döküyorum.
Öyle; bu işler çekirgenin üçüncü kez sıçramasını beklemekle ya da kabadayı tavırlarla bütün sorumluluk bende diyerek işin içinden sıyrılmakla bitmemelidir. Gözyaşı dökmemin temel nedeni böyle bitecek diye düşünmemdendir.

Esenlikle kalınız...
Not: Bu yazı, 20 Haziran Pazartesi günü yazılmıştır.
TÜRKÇE İÇİN ÖZEL NOT:
Güneşin  batışı için GURUP kelimesi kullanılır, Topluluk tanımı için GRUP (Fransızca Groupe) kelimesi kullanılmalıdır. (TDK Türkçe Sözlük Sh.991)