Aziz Kocaoğlu Stadı'nda anlamlı bir galibiyetle veda etti Göztepe. Yıllardır yenemediği Galatasaray'ı 2-1'lik skorla geçti.
***
Önce hafta arasına gidelim. İki takım da kupa maçları oynadı. Galatasaray 1 gün önce oynama avantajına sahipti. Fakat sahaya as kadroyla çıkmasına karşın Göztepe ise as oyuncularından sadece Alpaslan'ı oynatmıştı, Soner ile Berkan sonradan oyuna dahil olmuşlardı. Ama ne yazık ki Alpaslan ile Berkan sakatlık yaşamış ve maça yetiştirilememişti.
Konuk takım, Tuzlaspor karşısında tam saha presle başladı, rakibine top oynatmadı. 2-0'ı buldu ilk 20 dakika içinde ve birden bire o baskıyı kesti, sakin ve yavaş oyuna döndü. O ilk 20 dakikadaki baskılı oyununu pek görememiştik bu sezon.
***
Ev sahibi takımın oynaması gereken sistem çok basitti; hızlı oyun... Yavaş bir takımı yenmek için hızlı oynanması gerekir. Göztepe'nin de en iyi tarafı hızlı hücumcuları. Galatasaray'ı üzerine çekecek, Halil ve Serdar gibi hızlı oyuncularla gole gidecekti.
Göz Göz aynen yapması gerekeni yaptı. Kendi yarı alanına çekildi, rakibinin pas yapmasını engellemedi. Yapılan bol pas yüzünden defans ceza alanı önüne kadar çekildi. Normal şartlarda bu kadar çok geriye çekilmek tehlikelidir. Ama İstanbul'un sarı kırmızılı oyuncuları bal yapmayan arı gibiler. Ara pası yapamıyorlar, orta yapamıyorlar, topu ceza alanı içine gönderemiyorlar. O kadar yavaş oynuyorlar ki, arada sırada gidip izlediğim 40 yaş üstü oyunculardan oluşan mastırlar ligi takımı gibiler. Canlılık yok, hız yok, hırs yok. Hücum oyuncuları defans arkasına top bekliyorlar, ama kafasını kaldırıp onları gören yok. Hep yan pas, bu kadar.
***  
Kendi yarı alanına çekil, alan daralt, kaptığın toplarla Halil ve Serdar'ı kullanarak hızlı çık, bitti. Göztepe de böyle yaptı, oldukça başarılı oldu. Az pozisyon verdi, çok pozisyon buldu. Hızlı ikili de sürekli yer değiştirdi, sağ ve sol kanat olarak. Farklı varyasyonlar denendi.
Zaman zaman hücumda pas yaptı, toplu bir şekilde ileri gitti, bu sefer rakibi hızlı hücuma çıktı. 2 kere Babel'e uzun top oynandı. Özellikle bir tanesinde gole çok yaklaştılar ancak Feghouli az farkla auta vurdu. Bunun dışında akılda kalan bir gol pozisyonu daha vardı. Falcao dar alanda aldığı pas ile güzel döndü, Beto ile karşı karşıya kaldı, bir golcüye hiç yakışmayan vuruş yaptı. Beto yatıp, topa sahip oldu. Falcao bile futbolu unutmuştu adeta.
Göztepe'nin ilk golü kornerden geldi ama sonraki gol ve yakalanan pozisyonlar hızlı hücumdan... Fark büyük olabilirdi. Özellikle Halil ceza alanı içerisinde topla buluştuğu pozisyonlarda auta vurdu. Çok koşup, çok yorulduğundan mıdır bilemem, çok daha iyi değerlendirmesi gerekirdi. Bir de Serdar'ın direkten dönen topu var.
***
Belhanda ve Selçuk çok eleştirilen iki isim. Takım oynamıyor ki onlar da oynayabilsin. Burada iş Fatih Terim'e düşüyor. Antrenmanlar yetersiz gibi. Dozajı çok ama çok yükseltmeli. Bol bol pas antrenmanı yaptırmalı ama hızlı pas... Hücuma çıkanlara hareket etmeleri gerektiğini öğretmeli. Sürekli alan değiştirmelerini sağlamalı.
Bornova'da rüzgar vardı. Bir kaleden diğer kaleye doğru esiyordu. İlk yarı ev sahibi takım rüzgara karşı oynadı. Pek etkilenmediler. Sadece havaya dikilen toplar geri geldi.
***
Basın toplantısında geçen hafta mağlubiyet yaşanan Gençlerbirliği maçı ile bu maçın arasındaki fark soruldu. Fark çok açık belliydi. Rakip... Geçen haftaki rakip için önlem almak ve taktik geliştirmek zordu, bu hafta için ise çok basit.
***
Tribünlerde küfür yasak. Ettiğin an hemen ceza kesiliyor, bir kaç maçlığına men ediliyor. Bazen bir sezon boyunca yasak gelebiliyor. Bunun yanında tespit edilenler para cezasına da çarptırılabiliyor. Tribünlerde küfür yok ama maça gelirken küfür gırla. Her türlü küfür ediliyor, küfür meraklıları biraz olsun kendilerini rahatlatıp, maça relaks giriyorlar.