Göztepe kahretmeye devam ediyor. Kötü bir oyunla kendi sahasında Trabzonspor'a boyun eğdikten sonra, bu sefer küme düşme hattındaki Btc Türk Yeni Malatya'ya 3 puanı bıraktı.
***
Oyunun genelinde topa hakim olan takım Göztepe idi. Kendi yarı alanını geçmekte zorlanmadı ama orada kalakaldı. Kaleye gidip, tehlikeler yaratma konusunda tamamen etkisizdi. Hiç bir şekilde galip geleceğine dair ışık vermedi. 
Sürekli ama sürekli yan paslar yaptı, kanatlardan açık bulmaya çalıştı. Böyle bir oyunda boş alanı çok seven Halil ve Serdar çok etkisiz kaldı. İlk 11'de sahaya çıkan Mossoro'dan bir kaç estetik hareket izledik ama bal yapmayan arı gibiydi. Gassama her zamanki gibi sağdan bindirmeler yaptı, yaptığı ortalar hedefi bir türlü tutmadı. Aynı şekilde Berkan'ın da soldan çabaları sonuçsuz kaldı. Danimarka gol kralı Wilczek, istediği topları alamayınca, rakip defans arasında yokları oynadı. Ama kendisi penaltının kahramanıydı.
Kaleci Fernolli açığı kapatmak için çıktı, Tripic ile çarpıştı, hakem devam dedi. Sonrasında Wilczek kafa vuruşu yaparken, üzerine doğru uçtu. Bu sefer hakem penaltı noktasını gösterdi. Zaten gelişi normal değildi. Kaleciler için bir kural vardır, 'vuramayacağın topa çıkmayacaksın' diye. Vuramadı, rakibine vurdu. Her ne kadar Wilczek kafasını darbeden önce yapmış olsa da, korkup rahat vuramamıştı.
Wilczek'ten devam edeyim. 36. dakikada defans arkasına sarktı. Ceza alanına soldan girdi. Solunda Serdar da vardı. Serdar ‘bana bırak, sen içeriye git’ dedi, dinlemedi. Vurdu, yan direğe çarpıp, auta gitti. İkiye bir yakalanmıştı rakip. Eğer içeri girip, topu bıraksa, Serdar’a asist şansı doğacaktı, bir pasla boş kaleye golü atacaktı.
***
Umut'un mükemmel kafa vuruşuna penaltı ile karşılık verse de sarı kırmızılı takım, 2 dakika sonra taçtan gelen pozisyonla tekrar yenik duruma düştü. Beraberlik için uzun boylu oyuncular sahaya sürüldü. Doldur boşalta dönecekti ancak yeterince yapılamadı ve üstelik de ortalar çok çok kötüydü, tehlike yaşatılamadı.

Umudunu sürdüren Menemen oldu

35’er puanlı takımlar Balıkesirspor ile Menemenspor karşı karşıya geldi. Bu maç ile Malatyaspor- Göztepe arasında oynanan mücadele arasında bir benzerlik vardı. O da konuk takımın oyunun hakimi olması. Ancak kazananlar farklıydı. Menemenspor öyle ya da böyle gol atmasını bildi, evine 3 puanla dönmeyi başardı. 
Rıdvan 73. dakikada oyuna girdi, 3 dakika sonra yapılan ortaya kafa vurdu, rakibine çarpan top kaleci Atilla'yı ters köşeye gönderdi, direk ve sonrasında maçın tek golü atılmış oldu.
Seyir zevki düşük maçlardan biriydi. Mücadele vardı, oyun yoktu. Oyunun başlarında Sikiru öne çıkan isim oldu. İleri geri çalıştı, Menemenspor atakları onunla başladı. 15-20 dakika sonra o da diğerlerine uydu. 
Kaleyi bulan şut, taaaa 32. dakikada geldi. Mehmet Boztepe rövaşata yapmak istedi, top kaleye havadan süzülerek gitti. Kalabalık olmasa kaleci onu eliyle değil de vücudunu kullanarak alır, oyuna böyle başlardı.  
***
Pozisyon yok değildi ancak çok azdı. Samet'in önünden geçen topa kale içinde dokunamaması, bunlardan öne çıkanı idi. Diğer pozisyonlarda da son vuruşlardaki beceriksizlik, iki takımın da daha hazır olmadığını gösteriyordu. Hazır olmalarını da beklemek doğru olmaz. İlk defa bu kadar futbola ara verildi, ilk defa bu kadar antrenmansız kalındı ve ilk defa hazırlık maçları oynanmadan lige başlandı. Bu yüzden de Balıkesirspor mücadeleyi kaleye isabetli şut çekemeden bitirdi.
***
Müsabakada öne çıkarabileceğimiz pozisyonun kahramanı Taşkın idi. Yine uzak mesafeden, o farklı vuruşunu yaptı, kaleci Atilla, yukarıdan kalesine doğru inen topa uçtu, müdahale edemedi. Top üst direkten oyun alanına geri döndü.

İstediğini alan Altay oldu

Altay ilk 6 içinde yer almak, Akhisarspor ise ilk 2'den uzaklaşmamak istiyordu. Altay, klas oyuncuları sayesinde istediğini alan takım oldu ve sahasında Akhisarspor'u 3-1 mağlup etti.
Ev sahibi takım güzel paslaşmalarla hücuma çıktı. Konuk takımın top kapma çabası işe yaramamış oldu. Ama skor olarak öne geçtiğinde gol yememe düşüncesi yüzünden kendi kendini dizginledi.
2. yarı kendi yarı alanında top çeviren rakibine baskı kurmayan Akhisar, eleştirilmeyi hak etti. Tam saha baskı yapmadı, yaptığında da oyuncuların isteksizliği açığa çıktı. 2-1 geride olmalarına rağmen, hırslı oynayamadılar. Oyunun sonlarına doğru kıpırdanma oldu, gol için yüklenmeye çalıştı ancak işe yaramadı.
***
4 gol izledik, 4 gol de birbirinden güzeldi. Pasların ve son vuruşların estetikliği izleyenleri mest etti eminim. 
Tatos'un kendini unutturup defans arkasına kaçıp, topu alıp, Paixao'ya golü attırması takımı adına güzel bir durumdu. Diğer taraftan ise yeşil siyahlılar için bir oyuncuyu bu kadar boş bırakmaları kabul edilemez bir hata idi. 
Kaleci Gökhan'ın Kappel'e feyk atayım derken ayağından açıp, rakibine adeta asist yapması da hataların en büyüğündendi. Asist yapılan kişinin gol makinesi Paixao olması da büyük bir şansızlıktı. Sakince topu düzeltti, dibine girdi, Gökhan'ın üzerinden aşırttı, takımının 3. golünü attı.
***
Maç içi bir pozisyonu cımbızlayıp aldım. Akhisarspor, faul atışı ile topu oyuna soktu. O esnada Özgür bağcığını bağlıyordu. Hakeme çok kızdı. Bağlayıp, koştu, gitti ve hakeme itirazını sürdürdü, sarı kartı yedi. Bağcık çözüldü diye oyunun durması gerektiğine dair bir kural yok. Dolayısı ile bu kadar itiraza da hiç gerek yoktu.

İsteğim gerçekleşti

2 Haziran tarihinde yazmış olduğum makalemde, bu sene İstanbul’da oynanacak Şampiyonlar Ligi Finali’nin, seneye erteletilmesi gerektiğini yazmıştım. Gerekçe olarak seyircili olacağını ve turist çekeceğini belirtmiştim. TFF’de böyle düşünmüş ve benim bahsettiğim aynı gerekçeleri ileri sürerek, finali seneye erteletmiş. Bazı kişiler finalin İstanbul’dan alınmamasını istiyorlardı, yanlış yapıyorlardı. Benim de haklılığım kanıtlanmış oldu.