Arka arkaya mağlubiyetler alarak, düşme hattına yaklaşan Göztepe, sahasında konuk ettiği geçen senenin şampiyonu Medipol Başakşehir'i 2-1 yenerek rahat bir nefes aldı.
İzmir'de yağmurlu bir gündü. Maçtan saatler öncesinde başlayan yağmur, hız kesmeden kesintisiz yağmaktaydı. Buna rağmen zemin, ülkemizdeki çoğu sahalardan farklı  olarak, futbol oynamaya müsaitti.
***
Karşılaşmaya Göztepe çok hızlı başladı. Bana sezonun ilk maçında Denizlispor'a karşı verdiği mücadeleyi hatırlattı. Çok koştu, pres yaptı, rakibini ısırdı. Daha ilk dakikalardan itibaren gol aramaya başladı, oyun üstünlüğünü eline geçirdi. 24. dakikada da aradığı golü buldu.
Karşısında böyle bir rakibi beklemeyen Başakşehir, şaşkınlığını ancak ilk yarının sonlarında atabildi, beraberlik için baskı kurdu. Pozisyon bulmakta bile zorlandı.
İkinci yarıya konuk takım çok hızlı başladı, arka arkaya pozisyonlar buldu. İlk yarıda Göztepe'nin yaptığını yaptı ama golü bulan rakibi oldu. Jahovic ayağına aldığı darbe ile yerde kaldı, hakem penaltı noktasını gösterdi. Zulj da penaltıyı öyle bir kullandı ki, kaçırdığını sandım. Doksana vurdu. 
Göztepe skoru korumak isterken, Başakşehir gol aramaya devam etti. 59. dakikada buldu. Konuk takım bastırdı, ev sahibi takım gol yememeye çalıştı, bulduğu hızlı hücumlarla gol aradı. Yoğun yağmura rağmen sahada tüm oyuncular ellerinden geldiği kadar koştular, savaştılar, istediler. Biz seyircilere de zevkli ve heyecanlı bir maç izletmiş oldular.
***
Skor 2-0 iken Göztepe golle aynı pozisyon içerisinde 3 kez burun buruna geldi. Önce Ndiaye'nin kafası direkten döndü. Zulj bomboş kaleye tamamladı, Jahovic defans oyuncusu gibi gole izin vermedi. Kale direğine yakınken, kendi oyuncusu kaleye vuracakken, daha da kenara çekileceğine, kalenin ortasına doğru hareketlendi, ona çarpan top kaleden uzaklaştı. Son olarak Soner vurdu, Mert kornere çeldi. Jahovic geçen hafta takımının attığı bir golü, ofsaytta olduğu ve kalecinin önünü kapattığı için iptal ettirmişti. Herkes ondan goller beklerken, takımının 2 golünü yemiş oldu.
***
Geçen hafta Alpaslan orta sahada oyuna başlamıştı. Her ne kadar defansla hücum arasında çok iyi bir köprü vazifesi görse de, ağır kalışı rakip takımın defansa rahatça dönmesine neden oluyordu. Onun için en iyi yer, stoper bölgesi. Yavaşlığı, sakinliği, oyun görüşü ve sezgileri burada çok daha iyi işler yapmasını sağlıyor. Zaten birçok takımın dikkatini de bu bölgede oynarken çekmişti. Teknik direktör Ünal Karaman da bunu anlamış olsa gerek, kadroya alıp, stoperde görev verdi.
Halil her zaman en dikkat çekici oyuncu olurdu, isteği ve arzusuyla. Ama bu sefer herkes böyle olunca, sıradan bir oyuncu konumunda kaldı, pek sivrilemedi.

Menemen'de su topu

Aynı saat, aynı şehir, aynı hava şartları, aynı yağmur. Bir tarafta Göztepe Gürsel Aksel Stadyumu'nun zemini, diğer tarafta Menemen İlçe Stadı'nın... Gürsel Aksel'de yağmur yağdığını sadece kameraların yakın çekimlerinden anlayabiliyorduk. Saha zemininden hiç bir şekilde anlaşılmıyordu. Tertemiz ve dümdüzdü. Menemen İlçe Stadı'nı ise adeta su basmıştı. Top sürmek, pas vermek imkansızdı. Topa her vuruşta etrafa sular fışkırıyordu.
Menemenspor ile Balıkesirspor'un 1-1 berabere kaldığı maçtan bahsediyorum. Saha zemini futbol oynamaya pek müsait değildi. İki statı karşılaştırmamın yanlış olacağını düşünen olabilir. İkisinin arasında dağlar kadar fark var. Biri yeni yapılmış, modern bir stat, diğeri eskimiş, düşük maliyetli bir stat. Tamam ama en azından zeminlerin aynı kalitede olması gerekmez mi? Milyonlarca liraların harcandığı bir sektörde, sadece 1 futbolcu parasına düzgün zemin yapılacakken, ellerin cebe gitmemesinin nedenini kulüplere değil, futbol federasyonuna bağlıyorum. Bu konuya el atması, gerekirse saha zeminlerini futbol kulüplerine ödenen paradan kesip, kendi yapması gerekir.
***
Ben maça geçeyim. Böylesine kötü zeminde top oynamak imkansızdı. Pek top oynandığını da söyleyemem. Defanstan toplar hep uzun oynandı, kale önüne indirilmeye çalışıldı. Ağır zeminde topa hakim olmak, kaleye şut çekmek, pozisyon bulmak zor olur. Öyle de oldu.
Kötü zemin ve hiç durmayan şiddetli yağmura rağmen her iki takım oyuncuları da canla başla mücadele ettiler. Çok koştular, çok çabaladılar. Menemenspor penaltıdan, sonrasında da Balıkesirspor duran toptan birer gol atmayı başardı. Kalecilere fazla iş düşmedi, sahanın en az yorulan kişileri oldular. Sık sık faul yapıldığı ve sık sık sakatlıklar yaşandığı için sağlık ekipleri de çok koşmak zorunda kaldı.
Teknik direktörler yağmur altında takımlarını yönetmeye çalıştı, oldukça yağmur yedi. Son düdük çaldığında her iki takım da ne mutlu oldu ne de üzüldü. Bu şartlarda alınan 1 puan hiç yoktan iyidir.