Sanırım üç seneyi geçmiş olmalı; hayallerimizi Şam'da namaz kılmakla süslemiştik. Güney sınırlarımızdan zırhlı birliklerimizle yürüyüp Şam'a ulaşacak ve orada Esad'ı (Esed'i) devirip şükür namazı kılacaktık. Öyle ya o günlerdeki Başbakanımız Suriye'deki iç savaşı bahane edip oralara gitmekten ve durumu düzeltmekten söz etmekteydi.
Varsın ülke sorunları arkada kalsın. Tek; evet, evet tek sorunumuz Suriye kalmıştı. Bu sorunu çözmek de bizlere Türkiye Cumhuriyeti'ne düşüyordu.
Şimdilerde gelişmeleri şöyle bir gözden geçirelim. Ne dersiniz? İşte; haberlerden bir demet (!) Eklemeliyim; aynen.

"Adana'daki İncirlik Hava Üssüne 4-6 Tornado keşif uçağı ve 1 tanker uçağı göndermek isteyen Almanya; niyet mektubunu Ankara'ya iletti. Dışişleri ve Genelkurmay Başkanlığı isteğe sıcak bakıyor. Berlin'e olumlu yanıt verilmesi bekleniyor. 
Aynı talepte bulunan diğer ülke Fransa; İncirlik ve diğer üsleri kullanmak istiyor. Paris; uçak gemisi Charles de Gaulle için Mersin'den lojistik destek istiyor.
ABD ise İncirlik Mutabakatı çerçevesinde zaten kullanmakta olduğu hava üsleri için özel izin bile istemiyor.
Mevcut İspanya füzelerine ilave olarak İtalya'nın da füze göndermesi, İngiltere'nin de İncirlik'i kullanması kararlaştırıldı.
Danimarka ve Almanya savaş gemileri Türk sahillerine yakın yerlerde demirleyecek."


Bu haberlerden sonra neler mi oldu? Onları hiç sormayın. Rus uçağını angajman kurallarına bağlı olarak düşürdük. Rusya ile ilişkiler askıya alındı. Rusya'nın ekonomik ambargosu gündeme geldi. Bizim halkımız nice eziyetler görmüştür, ambargodan mı korkacağız gibi hikmetler yumurtlandı. Allahtan Erzurumlu bir hemşerimiz soruna tezekle çözüm bulunabileceğini söyleyerek konuyu kesin olarak kapattı(!)
Suriye sınırına 98 km. uzunluğunda 3,5 metre yüksekliğinde bir duvar örülmesi tamamlanmak üzere iken Irak içinde Musul'daki  bir eğitim merkezine 600 asker daha gönderildi. Ne yazık ki ülkemizde kimseler "Allah Allah; bu neyin, kimin eğitim merkezi, eğitim yapılacaksa bizim ülkemizde yapılamaz mıydı?" diye sormadı. Ardından Irak'ta ülkemiz karşıtı gösteriler yapılmaya başlandı, bayrağımız yakıldı. Bu sıralarda Kuzey Irak Kürt yönetimi başkanı Barzani Ankara'da görüşmeler yapıyordu.

IŞİD, DAEŞ, PKK, PYD gibi daha nice baş harfleri ile tanınan ve ne yazık ki gerçek nitelikleri bilinmeyen örgütler ülke içinde ve dışında faaliyette bulundular.
Boğazlar'dan geçen Rus ve Amerikan savaş gemileri askeri şovlarını sürdürdüler. Artık bilerek mi yaptılar onu çıkaramıyorum. Rus savaş gemisi bu kere Karadeniz'e çıkarken roket gösterisi yapmadı. O gemi roket gösterisi yapmadı ama Çanakkale Boğazı açıklarında başka bir Rus savaş gemisi tarafından balıkçı gemimize silahlı saldırıda bulunulması da göz ardı edilmemeli.
Velhasıl; diyeceğim o ki son 10-15 gün içinde olanlardan benim başım döndü. Şöyle dönüp bir bakıyorum ki hani Sevr öncesi Osmanlı'nın durumundan farksız kalmışız gibi geliyor bana.
En iyisi mi biz Şam'da namaz kılmayı filan kazaya bırakıp içimizdeki sorunları çözmeye odaklanalım. Bana kalırsa Güneydoğu'daki öğretmenleri geri çağırmakla bitmeyecek gibi görünüyor sorunlar. Oradaki bilmece sokağa çıkma yasaklarıyla da çözülemiyor. Korkarım bu türlü davranılmak sürdürülürse ülkemizde cenaze namazı kılmak için musalla taşı bile kalmayacak.
Esenlikle kalınız...