Adıyaman 1954 cezalıydı ve taraftarından yoksun maça çıkmak zorundaydı. Rakibi Karşıyaka taraftarı için böyle bir ceza söz konusu değildi. Bu sebepten Adıyaman yönetiminden bilet talep ettiler ama bir türlü geri dönüş olmadı. Bu basına da yansıdı, herkesçe duyuldu. Karşıyaka taraftarı sanal ortamdan yüklenmeye başladı. Adıyaman taraftarından karşılık gecikmedi. Tehditler, küfürler başlayınca, Adıyaman Valiliği tehlikeli bir durum oluştuğu kanısına varıp, Karşıyaka için de bir ceza verdi, konuk takım taraftarının da maça alınmayacağına hükmetti. Yeşil kırmızılı taraftar, bu cezayı umursamadan her türlü Adıyaman'a gideceklerini söylediler. Ortam biraz daha gerildi, iki düşman kulüp yaratıldı.
İşin Adıyaman cephesini bilemiyorum. Basına yansıyanlara göre bu konuda Adıyaman yönetimi tamamen haksız taraf. Bilet verse, dostluk rüzgârı esse, puan alma olasılığı daha çok olurdu. Türk insanı kötü durumda olanlara karşı biraz insaflıdır. Bu, Karşıyakalı oyuncuların gardını düşürebilirdi. Dahası Bergama gibi küme düşmüş bir takımada kendi sahasında yenilmişti.  İnatlaşma, Karşıyaka'nın konsantrasyonunu daha da arttırdı, daha bir önemli konuma getirdi. 

***
Adıyaman'da yağmurlu bir gündü. Saha su içindeydi. Her iki takımın da işi zordu.
Maç başladı ve daha tam tamına 100 saniye (1.40 dk.) geçmişken, Adıyamanlı Hakan Doğru, adaşı Hakan Kuş'a önündeki topu kaptırınca, formasını çekip düşürdü ve kırmızı kartı yedi. Hakan Kuş kaleci ile karşı karşıya kalmıştı ve ceza alanına girmek üzereydi. Ev sahibi takım mücadeleye eksik başlamıştı adeta ve 88 dakika boyunca böyle savaşmak zorunda kalacaktı. 

***
Olumsuzluklara rağmen oyuna Adıyaman daha iyi başladı. Pozisyonlara girdi, gol fırsatları yakaladı. Karşıyaka ileriye az adamla gitti, kaleye yaklaşmakta zorlandı. Yavaş yavaş da olsa önce dengeyi sağladı, sonra üstünlüğü ele geçirdi. Pozisyonlar yakaladı. 30. dakikada da Özgür'ün ortasında bomboş bırakılan Hakan Kuş kafa vuruşunu yaptı, rahat bir gol attı.
Bundan sonra oyun tamamen Karşıyaka lehine döndü. Adıyaman beraberlik için daha çok yüklendi, daha çok topla oynadı. Karşıyaka hızlı hücumlarla defansı eksik ve dengesiz yakaladı. 
47. dakikada, ceza alanı dışından Mustafa topu sola çekti, uzak köşeye gönderdi, az farkla auta attı. 1 dakika sonrasında, aynı tarafta ama kaleye daha yakın bir noktada, ceza alanı içerisinde Hakan Kuş topu soluna çekerek rakibini ekarte etti, Mustafa gibi uzak direğe vuruşunu yaptı ve top bu sefer direğin dibinden ağlarla buluştu, fark 2'ye çıktı.
Burak oyuna girdi, daha 1 dakika bile geçmeden Anıl'ın yaptığı ortaya kafasını koydu, 71'de takımının 3. golünü kaydetti. Bu, ilk topla buluşmasıydı. Vuruşu da iyi değildi. Önündeki rakibinden çekinip, düzgün bir vuruş yapamamış olsa da, yerden seken topa kaleci müdahale edememişti.

***
Maç 3-0 bitti ama 10-0 bile bitebilirdi. Abarttığımı sakın sanmayın. Karşıyaka bu maçta gol kaçırma ve pozisyon harcama rekoru kırdı. Adıyaman geride olduğundan yiyeceği golleri ve farkı önemsemedi, gol atıp puan alabilme derdine düştü. Karşıyaka kalesini iyi korudu, gol yememeyi başardı.
Bu maçta 35 yaşındaki Mehmet Ali Yakışık'ı ön planda tuttum. Sahanın en yaşlısı olmasına rağmen, herkesten daha çok istekliydi ve herkesten daha çok çabaladı. Mustafa Aşan'ı bile gölgede bıraktı.

***
Haftaya 6. sırada başlayan Karşıyaka, üzerinde yer alan Altındağ Belediyespor'un yenilmesiyle, 5. sıraya yükseldi ve Play-Off hattı içine girdi.

Altay'ın şansı neredeyse kalmadı

Bir tarafta Play-Off hattına, diğer tarafta ise ilk 2'ye yaklaşmak isteyen iki takım karşı karşıya geldi İzmir Atatürk Stadı'nda. Altay puan kaybederse, Play-Off mucizelere kalacaktı, Hatayspor puan kaybederse, 2. sıradaki takımı yakalaması zor olacaktı. Yani her iki takım da mutlak galibiyet için sahadaydı.

***
Konuk takım maça daha iyi başladı, pozisyonlara girdi, golü atan Altay oldu. 19. dakikada Mustafa çok kötü bir şut çekti, top 19 numaralı Paixao'nun üzerine geldi. Dokundu, top ağlarla buluştu.
Altay'ın golüne karşılık 2. yarının 2., yani 47. dakikada geldi. Ceza alanı içerisine gönderilen topta Caner tutulamadı, topa kafasını koyması gol atmasına yetti. 

***
Her iki takım da açık futbol oynadı, hep gol aradı. Altay öne geçmesine ve uzun süre karşılaşmayı önde götürmesine rağmen defansif oyuna geçmedi. Nasıl başladıysa öyle götürdü. Hatayspor hep öne geçmek için uğraştı, bunun için de oldukça ofansif oynamak zorunda kaldı.
Açık futbol, birçok pozisyon getirdi. Bol pozisyon izledik ama kaçan gol pozisyonları...  Güzel oyunun, güzel paslaşmaların katili oldu son vuruşlardaki kötülük. Taraftar da adeta saç baş yoldu. Vuruşlar kötülüğünü anlatacak başka bir anekdot da kalecilere pek fazla iş düşmemesiydi.

***
Böyle maçta iş yapacak oyuncular, hızlı oynayabilenler olur. Hatay'da Caner attığın golün yanında çok koştu, çok çalıştı, iyi işler yaptı. Altay'da ise sağ bek Mustafa çok koşan, hem defans yapıp hem de forvet gibi gol arayan isim oldu. Maalesef ev sahibi takım için fark yaratabilecek bir kişi sahada yoktu, Kappel. Tam da onun maçıydı. Hızlı olmasının yanı sıra, güzel çalımları, kolayca rakip geçmesi, böylesine açık oynanan bir maçta yıldızlaştırabilirdi kendisini. 

***
Beraberlik hiç birinin işine yaramadı. Hatayspor'un doğrudan Süper Lig'e çıkma şansı azaldı. Altay için ise Play-Off hayal oldu. Tüm maçlarını kazansa bile şansı çok çok az. Büyük bir mucizeye ihtiyacı var.