“Sakin çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır.../ Yiyin efendiler yiyin, bu han-i istiha sizin, / Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!/ Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir/ Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?” Tevfik Fikret

Günümüz modern yaşam tarzı, hızlı tüketim alışkanlıklarını da beraberinde getiriyor. Hızlıca hazırlanmış yemekler, paketlenmiş gıdalar ve sürekli koşturmaca halinde geçen bir hayat, çoğumuzu ne yediğimizin farkında olmadan beslenmeye itiyor.

Ancak, bu durum sadece bireylerin fiziksel sağlığını değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel sağlığı da ciddi anlamda etkiliyor. Yediğimiz gıdaların içeriğini, kaynağını ve etkilerini göz ardı etmek, uzun vadede birçok olumsuz sonuç doğurabilir.

Market raflarında sıralanan parlak ambalajlı ürünler, pratiklik açısından cazip görünse de, içerikleri çoğu zaman sağlıksız bileşenlerle dolu olabilir. Yüksek miktarda şeker, tuz, yapay katkı maddeleri ve koruyucular içeren bu gıdalar, uzun vadede kalp rahatsızlıkları, diyabet, obezite gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Özellikle son günlerde kamuoyuna yansıyan  dana, kuzu eti yerine  at eti ve domuz eti kullanılmasına gelelim.  At eti, insanlık tarihinde uzun süredir tüketilen bir besin maddesidir. Özellikle göçebe toplumlar ve savaş dönemlerinde, atlar sadece ulaşım ve savaş aracı olarak değil, aynı zamanda birer besin kaynağı olarak da kullanılmıştır. Orta Asya’daki Türk boyları, Moğollar ve bazı Avrupalı kavimler tarih boyunca at eti tüketmiştir. Bu toplumlar, atı sadece bir binek hayvanı olarak değil, hayatta kalmanın bir yolu olarak görmüştür.

Bugün ise at eti, bazı ülkelerde hala yaygın bir şekilde tüketilmektedir. Özellikle Fransa, Belçika, İtalya, Japonya, Kazakistan ve Kırgızistan gibi ülkelerde at eti, mutfak kültürünün bir parçasıdır. Bu ülkelerde at eti, genellikle farklı yemeklerde kullanılır ve lezzeti nedeniyle değer görür. Örneğin, Fransa’da "steak de cheval" adıyla bilinen at bifteği, oldukça popüler bir yemektir. Japonya’da ise at eti, çiğ olarak "basashi" adı verilen bir yemekte servis edilir.

En çok tartışılan etlerden birisi olan domuz eti ise kabul edilir ve Kuran'da açıkça yasaklanmıştır. Müslümanlar için domuz eti tüketimi dini inançlara aykırı bir davranış olarak kabul edilir. Tabi birde bu durumun sağlıksal durumu var. Uzmanlar domuz etinin içinde parazitlerin taşındığını belirttiği için doğru pişirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bizlere düşen sorumluluk ise tükettiğimiz gıdalarda bilinçli olmak. Hem bireysel hem de toplumsal olarak farkındalığımız yüksek olmalı.  Bilinçsiz tüketim, sadece bedenimize değil, çevremize de zarar verir. Bu nedenle her lokmada neyi, neden yediğimizi sorgulamak, sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabilir.