Teknoloji girişimcisi Bryan Johnson sonsuza kadar yaşamak için aylık 2 milyon dolar harcıyor. Başarır mı?

Bunu görebilecek kadar yaşar mıyız bilmiyoruz ama paranın çözemeyeceği şey de yok dedirtmiyor mu insana? Her gün 100 hap alıyor, sadece gündüz 11’e kadar yemek yiyor, hem alkolden hem de sosyal hayattan vazgeçmiş durumda. Yaşıyor diyebilir miyiz tartışılır, daha çok sanki insanlık için bir denek gibi. Guardian gazetesinden Joel Snape’in Johnson ile yaptığı röportajı ilgiyle okudum.

Bryan Johnson, herkesin kendisini tuhaf bulduğunun farkında. Çünkü o, hayatını çoğu insanın yaşadığı şekilden farklı yaşıyor: Sabah 04:30’da kalkar, bütün yemeklerini saat 11:00’den önce yer ve istisnasız olarak en geç saat 20:30’da yatağa gider – yalnız başına. Gün içinde 100’den fazla hap yutar, vücudunu LED ışıkla adeta “yıkar” ve pelvik tabanını güçlendireceğine inandığı yüksek yoğunluklu bir elektromanyetik cihazın üzerinde oturur.

Tek amacı var, ölmemek. Bunu denerken de, mümkün olduğunca çok insanın ona katılmasını istiyor. Tabi ki, herkes bu fikre atlamıyor. Birçok yaşlanma uzmanı, insan vücudunun bu şekilde “hacklenemeyeceğini” söylüyor. Bazı sosyal medya kullanıcıları Johnson’a 45 yaşından daha yaşlı göründüğünü veya ona bir otobüsün çarpmasını umduklarını belirtiyorlar. Ama ne bilimsel açıklamalar ne de sosyal medya linçleri onu hedefinden saptırmaya yetmedi. Hatta Blueprint diye bir web sitesi var, sonsuza kadar yaşamak için yaptığı her şeyi burada paylaşıyor.

Ama hemen not da düşelim: Johnson ölümsüzlük için yılda 2 milyon dolar harcıyor.

Johnson, ölümsüzlük arayışına bakın nasıl başlamış: 2013 yılında şirketi Braintree Venmo’yu PayPal’e 800 milyon dolar karşılığında sattı. Böyle bir para aslında insanların hayatlarını, muhtemelen iyi yönde, değiştirmeye yeter de artar bile. Ama o, sonraki 10 yıl boyunca kendini içkiye ve aşırı yemeğe verdi, depresyonla boğuştu. Sonra bir aydınlanma geldi. “Artık algoritmalarla düşünüyorum” diyor, Los Angeles’teki minimalist evinde evin havası sürekli temizleniyor ve bütün raflar yeşillikle dolu.

“Kendime şunu sordum: En iyi hayatı yaşamayı tek başına becerebilecek biri miyim? Ve karar verdim: Hayır, değilim.” Ölümsüzlük arayışı işte böyle başlıyor.

Johnson kendini “Dünyanın en ölçülmüş insanı” olarak adlandırıyor.

Garip gelebilir ama Johnson’ın yaptığının büyük bir kısmının kabul görmüş bilime dayandığını da belirtmek gerek.

Örneğin, egzersiz rejimi: Johnson’un antrenman programı VO2 max’ı en üst seviyeye çıkarmak üzerine planlanmış. VO2 max, spor yaparken vücudun alabileceği en yüksek miktarda oksijeni ifade ediyor. VO2 max oranları, daha uzun yaşamayla ilişkilendiriliyor. Johnson uykusuna da dikkat ediyor. Uyku kalitesi ve süresinin uzun yaşama katkısı konusunda kanıt yok henüz belki ama bilim dünyasında bu yönde bir uzlaşı hakim.

Peki Johnson’un bu hayat tarzı sonsuz yaşam için yeterli mi?

Ona göre ölçümler doğru yolda olduğunu gösteriyor. 45 yaşındaki bir erkek için oldukça etkileyici olan 58,7ml/kg/dak VO2 max’ı var ve diğer tüm vücut ölçümleri de 45 yaşındaki biri için beklenenden daha iyi. Kullandığı uygulamalara göre “uyku performansı” son altı aydır mükemmel. 100 kg’den fazla bench press yapabiliyor ve vücudundaki yağ oranı yüzde 7’nin altında.

Ama, Johnson fiziksel olarak güçlü olsa ve güçlenmeye devam etse de, yaşlanmayı durduramadığının farkında.

Johnson’a Twitter’dan çok yorum geliyor. Mesela onun mutsuz olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil. “Pizzasız, birasız, gece eğlencesiz hayat mı olur”cular da var tabi. “Yıllarca böyle yaptın, sonra bir gün sokağa çıktığında otobüsün altında kalırsan ne olacak” diye soranlar da oldu ona. Ama Johnson bu tartışmalara girmek istemiyor artık. Pizza ve birayı artık sevmiyor. Gece dışarı çıkmaktan hoşlanmıyor.

Peki eğleniyor mu? Hayatından keyif alıyor mu? Johnson’a sorarsanız evet. Arada oğluyla masa tenisi oynuyor, hayat tarzına saygılı arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. Bir diğer eğlencesi de Twitter üzerinden kullanıcılarla etkileşimde bulunmak, trollerle kavga etmek.