Merhaba sevgili dostlar.
Malum sosyokültür ve sosyaekonomik olarak zorlu günler geçiriyoruz. Sosyal yaşam neredeyse sıfıra vurdu vuracak...
Evden dışarı çıkmanın bütçesi neredeyse bir günlük yevmiyenin üstü.
Ancak kapıdan başını çıkarabiliyor insanlar.
İzmir'in meşhur kumru'su bile 20 TL... Beş kişilik aile parkta çayla kumru bile yiyemiyecek durumda.
Hani bir devirde ünlü bir gazeteci büyüğümüzün bir söylemi vardı, hatırladınız mı?
Önce ekmekler bozuldu, demişti.
Ekmek 5 TL...
Günde 7, 8 ekmek alan aile var...
Hal böyle olunca..
Tam tersi oldu insanlar bozulmaya başladı. Tüm bu sorunların yanında, çok önemli bir durum daha var.
Kitle iletişim araçları ile sosyal yapıyı bozmak için savaş var adeta..
Açın televizyonları bir bakın kanallara neler var...
Aile toplumun en küçük birimi ama ortada aileyi yok etmek için savaşılıyor adeta.
Sosyal medya ise çürümüşlüğe örnek durumda.
Bir dolu sosyal medya kanalı var. 
Çoğunluğunda ahlak, edep yok...
Komşusunun cenazesi olunca televizyon açmayan, yerde ekmek görünce öpüp başına koyduktan sonra bir köşeye bırakan bizlere ne oldu?
Neden?
Neden arıyorum...
Bu televizyon dizilerini, bu televizyon programlarını izlemeye mahkum insan toplulukları oluşturuyoruz.
Pandemide 3 yıldır sokağa çıkamayanlar şimdide ekonomik zorluklardan evde televizyonlara mahkum yaşıyor.
Veya sosyal medyaya mahkum...
Konu desen konu yok.
Konuşma desen, konuşma yok...
İğrenç videoları çekip, izlemeye koymuşlar...
Yazık çok yazık bu gençlere...
Geleceğimizi kendi ellerimizle öldürüyoruz.
Soldurduk gül gibi çiçekleri...Çiçek gibi çocukların, gençlerin kalbini, ruhunu kırıyor parçalıyorsunuz...
Bahçeniz bahar görmesin...