Aslında yazım günler öncesinden hazırdı, sadece yayınlanacağı günü bekliyordu. Fakat pazar akşamı yaşananlara değinmeden de yapamazdım. Terörün üzerinde çok durmayı sevmem. Konuşması, düşünmesi gereken kişiler, devletin yetkili kişileridir. Halk ne kadar büyük tepki verirse, terör de o kadar başarıya ulaşmış demektir.
Terör vurduğu zaman sadece güvenliği, politikayı vurmaz, ekonomi ve sporu da vurur.
Spordan örnek verecek olursak, pazar akşamı oynanan Fenerbahçe - Kayserispor maçında tribünlerdeki onbinlerce seyirci, hep bir ağızdan terörü lanetlediler. Maç bittikten sonra olayları duyan oyuncu ve teknik adamlar, oyundan dertli oldukları halde sustular ve sadece terörü kınadılar.
Televizyondaki bazı spor programları yayın sürelerini çok çok kısa tuttu, bazıları da hiç yayınlanmadı.
Ama öğrendiğimiz bir haber, terörü sporun içine biraz daha soktu. Galatasaray'da kötü günler geçiren, taraftarlarca yuhalanan, spor yazarlarınca eleştirilen ve her şeye rağmen beyefendiliğini, dürüstlüğünü hiç bozmayan futbolcu Umut Bulut'un babası da terörün hedefi olmuş ve hayatını kaybetmişti.
Artık geçmişi unutma zamanı. Galatasaray taraftarı başta olmak üzere, herkes, her koşulda, hep destek, tam destek olmalı.
Ve işte o önceden hazırlamış olduğum yazım:

Haftanın ilk günü yayımlanan ilkyazımda, 'Spor eğlence mi, şiddet mi?' sorusunun yanıtını bulmaya çalışmış, örnekler vermiştim. Bugün ise geçen haftanın yorumunu yaparak sizlere 'merhaba' diyecektim.
Ama gündem değişti.
'Gamze Bulut'ta da doping çıktı' haberini duyunca, 'Eyvah, yine dünyaya rezil olduk!' dedim.
Olayı özetleyeyim:
2012 Londra Olimpiyarı'nda altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin'in ardından gümüş madalyalı Gamze Bulut'un da doping yaptığı kesinleşti. Türkiye'ye atletizmde bir kara haber daha geldi ne yazık ki...
2012'de düzenlenen Londra Olimpiyatları'nda kadınlar 1500 metrede altın madalya kazanan Aslı Çakır Alptekin'in ardından aynı kulvarda gümüş madalyayı elde eden Gamze Bulut'un da doping yaptığı maalesef kesinleşti ve dünyaya bir kez daha rezil olduk!

Çapraz soruşturma gibi...

Uluslararası Atletizm Federasyonu (IAAF), Londra Olimpiyatları'nda elde ettiği ikinciliğin ardından çıktığı yarışlarda başarısız sonuçlar elde eden 1992 doğumlu Gamze'yi yakın takibe almıştı.
Hatırlatmak gerekirse Gamze, Londra'da elemelerde 4:06.69, yarı finalde 4:01.18, finalde ise 4:10.40 koşmuş ve 4:10.23'le altını boynuna takan Aslı'nın ardından gümüş madalyayı kazanmıştı. Ancak yapılan incelemeler neticesinde biyolojik pasaportunda meydana gelen normal dışı sapmalar nedeniyle Gamze'nin dopingli olduğuna kesin kanaat getirildi.

15 gün önce...

Durumun yaklaşık iki hafta önce tespit edildiği öğrenilirken ayrıca devlet makamlarının da bilgilendirildiği ve konunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a kadar da iletildiği gelen bilgiler arasında.
Aslı Çakır Alptekin'in ardından Gamze Bulut'un da doping yaptığının resmileşmesi büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Çünkü bu durum 2012'de tüm ülkeyi sevince boğan, herkese büyük gurur yaşatan tarihi dublenin aslında gerçek olmadığı ve her iki madalyanın da Türkiye'den alınacağı anlamını taşıyor.

Britanyalı atlet haklı çıktı...

IAAF'in Gamze Bulut'tan biyolojik pasaportundaki sapmalar yüzünden savunma istemesi üzerine akıllara Britanyalı atlet Lisa Dobriskey'in açıklamaları geldi.
Londra 2012'de Kadınlar 1500 metre finalinde Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut'un dublesinden sonra Guardian gazetesine açıklamalar yapan Lisa Dobriskey, eşit şartlarda bir yarışta olmadığını söyleyerek Türk atletlerin doping yaptığını işaret etmişti, Finalden sonra, 'Bunu söyleyeceğim için büyük ihtimalle sıkıntı yaşayacağım ama eşit şartlarda bir rekabetin içinde olmadığımı düşünüyorum' diyerek şüphesini dile getiren Dobriskey'e o dönemde Türk kamuoyundan büyük eleştiri gelmişti.

Tarihin en yavaş finali

Aslı Çakır Alptekin'in 4:10.23 ile bitiş çizgisini geçerek zafere (!) ulaştığı final, olimpiyat tarihindeki en yavaş koşulan kadınlar 1500 metre finali olarak tarihe geçmişti. Kadınlar 1500 metre yarışı, olimpiyat takvimine 1972 Münih Olimpiyatları'nda girmişti.

İlk 5'in 3'ünde doping şüphesi

Londra'da koşulan koşulan 1500 metre kadınlar finali, tarihin en kirli yarışlarından birisi olarak tarihe geçecek. İlk iki sırada yer alan Aslı Çakır Alptekin ve Gamze Bulut'un biyolojik pasaportundaki sapmaların tespit edilmesinin yanı sıra, yarışı beşinci sırada bitiren Etiyopyalı atlet Abeba Aregawi'de de bu hafta içinde doping çıktığı açıklanmıştı.
2013'te 1500 metre dünya şampiyonu olan Aregawi'nin idrar testinde meldonium maddesine rastlandı ve sporcunun itirazı üzerine B numunesi sonucu beklenmeye başlandı. IAAF, süreç tamamlanana kadar Aragawi'ye yarışlara katılmaması için tedbir koydu.

Süreyya Ayhan 'devlet sporcusu' olmak istiyor

Biraz daha geriden günümüze gelelim.
Doping yaptığı gerekçesiyle ömür boyu spordan men edilen Süreyya Ayhan, devlet sporcusu olmak istediğini söyledi.
Antalya'da yaşayan eski milli atlet Süreyya Ayhan Kop, kendisine dopingden Türkiye Atletizm Federasyonu'nun verdiği ömür boyu spordan men cezasına itiraz ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden çıkacak sonucu bekliyor. 37 yaşındaki Süreyya Ayhan Kop, 'Ceza alsam da almasam da madalyalarım duruyor. Hiçbiri geri alınmadı. Ülkemizde başarılı sporculara devletin sunduğu imkânlar var. Ben bu imkânlardan faydalanmak istiyorum' dedi.
5774 sayılı kanun kapsamında başarılı sporculara devlet sporcusu unvanı verilip şeref aylığı bağlanıyor.
***

Sambocular Torbalı'da toplandı

Türkiye Sambo Federasyonu'nun Ege Bölgesi'nde düzenlediği ilk antrenörlük ve hakemlik semineri Torbalı'da gerçekleştirildi.
Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez'in katkılarıyla yapılan organizasyon Ege Bölgesi'nde bir ilk olma özelliği taşıyor. Ayrancılar Kapalı Spor Salonu'nda yapılan ve iki gün süren etkinliğe Türkiye Sambo Federasyonu Başkanı Fikret Ünal , Sambo Milli Takımı Antrenörü Murat Boldaz, Sambo'da 5 dünya şampiyonluğu bulunan Azeri sprocu Khayal Abdullayev, Sambo Federasyonu Ege Bölge Temsilcisi Levent Dereboylu ve çok sayıda sporcu katıldı.
Sambo :Milli Takım Antrenörü Murat Boldaz tarafından teorik ve pratik eğitim gören sporculara sertifikaları teslim edildi.
hizmet ediyordu." dedi.



450 derecelik dönüş!

Karşıyaka - Karabük karşılaşması...
Maçın 61. dakikası.
Sağ kanattan gelişen Karabük atağı!
Karabüklü oyuncu topa vurur gibi yaptı, yumuşak bir şekilde. Ve karşısındaki Karşıyakalı oyuncu korkup arkasını döndü ve etrafında tam tamına 450 derecelik dönüş yaptı.
Yani 1 tam tur, artı çeyrek tur.
Komik ama gerçek!
Ve de hiç bir futbolcuya yakışmayacak bir hareket!
Sonrası;
Rakip çizgiye rahat rahat gitti, rahat rahat orta yaptı.
Gol pozisyonu yakalandı ama atamadılar.

Önemli bir kural

Ertelenen maçlarda, erteleme tarihinden sonra alınan oyuncular oynayamıyor.
Örneğin Beşiktaş, Trabzon maçına sonradan aldığı oyunculardan yoksun sahaya çıkacak.
Eğer Karşıyaka'nın ilk yarıdan kalma erteleme maçı olsaydı, sahaya çıkaracak oyuncu bulamayacaktı. Elden geçirilmesi gereken bir kural olduğunu düşünüyorum.