Yazamadığım süre boyunca yaklaşan Genel Seçimler öncesi CHP ile ilgili birçok gözlem biriktirdim. Ve tabi kaygılar da! Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olmasının ardından, milletvekili adaylarını belirlemek için ön seçim yöntemini kullanmak istediğine dair açıklamalarının yarattığı umudun da etkisiyle, aday adaylığı başvurusunda normalin çok üzerinde bir tablo çıktı karşımıza. Birçok kentte geçmişte Gençlik Kollarında birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız, parti emeğini temsil eden parti büyükleri ve kadınlar aday adayı oldular.
 Parti örgütüne dinamizm ve heyecan getirecek ön seçim beklentisi tam anlamıyla gerçekleşmeyince, birçok aday adayının sükut-u hayale uğradığını yakından biliyorum. Bu durum sadece aday adaylarını değil, parti örgütlerini de örselemiş oldu desek sanırım abartmış olmayız. Şimdi ön seçim yapılmayan tüm kentlerin aday adayları Ankara'da Genel Merkez koridorlarını arşınlayarak kendilerini tanıtmaya çalışıyorlar. Günlerdir orada yatıp kalkan, gördüğü her MYK üyesine derdini anlatmaya, dosyasını sunmaya çalışan partililer, bu emeklerini parti üyelerine harcasalar, örgütün kılcal damarlarını açsalar çok daha büyük bir kazanım olacaktı CHP açısından.
Geçen hafta sonu Genel Merkezdeydim. Eski dostları, tanıdıklarımı, birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşları tekrar görmek ve hasret gidermek dışında buraya olumlu olarak yazılabilecek hiçbir şey göremedim. Her katta tüm koridorlar, giriş katı, bahçe ve hatta merdiven boşlukları dolu. Herkeste bir tedirgin bekleyiş, tüm gözler açılıp kapanan kapılarda. Kendi illerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcılarıyla görüşmek isteyenler sekreterine isimlerini yazdırıyorlar. Birkaç dakika görüşebilme olanağı yakalayanlar, bir bakıştan, sözden, gülümsemeden anlam çıkartmaya çalışıyor. Görüşemeyenler umutlarını bir sonraki güne erteliyor. Kulak misafiri olduğum konuşmalardan anladığıma göre Genel Merkez Yöneticilerine kardeşi, akrabası, eşi-dostu aracılığıyla ulaşmak isteyenler de bir hayli fazla.
Pazartesi günü, yani 11 Nisanda adaylar kesinleşmiş olacak. Benim Genel Merkezde gördüğüm partililerin çok büyük bir çoğunluğu ya listelere giremeyecek ya da seçilebilir bir sırada yer bulamayacak. Kırgınlıklar, küskünlükler ve isyanlar yaşanacak. Uzun yıllarını CHP içerisinde geçirmiş biri olarak kaygılanıyorum. Çünkü ne kadar hakkaniyetli bir tercih yaparsanız yapın, sıralamaya giremeyenlerin hiç biri bunu kabullenemeyecek. Sağlıksız üye yapısı nedeniyle ön seçimin yapılmadığını söyleyenlere, o sağlıksız üye yapısıyla kendilerinin seçildiği hatırlatılacak. Oysa ön seçim yapılsaydı kimsenin söyleyecek sözü ve itiraz hakkı olmayacaktı. Örgütün verdiği karara herkes saygı duyacaktı.
Her Genel Seçim öncesi, " bu seçim ülke tarihinin en önemli seçimlerinden biridir" sözü söylenir durur. Bu sözün söylenmediği tek bir seçim bile anımsamıyorum. Ama bu seçim gerçekten öyle bir seçim. Aldıkları oy oranı arttıkça saldırganlaşan, dikta heveslisi bir liderin, ülkenin genleriyle oynamak için hazırlandığı sancılı günlere yaklaşıyoruz.  Ne kadar haksızlığa uğradıklarını düşünseler de ve hatta bu konuda haklı olsalar da, tüm aday adaylarının sol duyulu davranmalarına ihtiyaç var. Bağrına taş basmak derler ya, işte öyle bir yaklaşım sergileyerek, inançla, coşkuyla ve kararlılıkla parti örgütlerinin çalışmalarına katkı koymaları birçok şeyi değiştirebilir. ABD' ye bir felaket yaşatan 11 Eylül saldırısı gibi, CHP'ye felaket yaşatacak bir 11 Nisan yaşamamalıyız. Bu seçimlerde CHP'nin felaketi ülkenin felaketi olur!