Uzun yıllar Şişli Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra, büyük bir iddia ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Mustafa Sarıgül, CHP Kurultayı yaklaştıkça dikkat çeken açıklamalar, hamleler, görüşmeler yapmaya başladı. Birkaç gün öncesine kadar Parti Meclisine gireceği ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olacağı konuşuluyordu. Bu kulis haberlerine hiç itibar etmedim. CHP'yi az çok bildiğim, Sarıgül'ü uzaktan da olsa izlediğim için hiç akla yatkın gelmedi. Nitekim, hafta başında bir otelde bir araya geldikleri Kemal Kılıçdaroğlu'na, birisi mevcut İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı olmak üzere Parti Meclisi için iki isim önerdiğini, ama kendisinin dışarıda kalmak istediğini okuduk. Sarıgül'ün hedefi, rotası, beklentileri göz önüne alındığında oldukça yerinde ve doğru bir yaklaşım sergilediğini düşünüyorum.

Siyaseti CHP üzerinden takip edenler çok iyi bilirler ki Sarıgül'ü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı da, Genel Başkan Yardımcılığı da kesmez. Uzun zamandır  düşlerinde CHP Genel Başkanı olmak vardır. Üstleneceği tüm görevler aslında en tepeye ulaşmak için bir araçtır. Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığının nedeni de aslında budur. Nurettin Sözen'den sonra o koltuğu tekrar geri alan adam olmak, sosyal demokrat seçmenin moral değerlerini yükseltmek ve önündeki uzun ince yolda mesafe kat etmek açısından önemliydi. Olmadı... Oysa o dönem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD'li bir gazeteciye partisini iktidara taşıyacağına inanırsa koltuğunu Sarıgül'e seve seve bırakabileceğini açıklamıştı. Deniz Baykal gibi zor bir rakip yerine Kemal Kılıçdaroğlu'na rakip olmak ve yerel seçimlerde gelebilecek bir başarı, kendisine mesafeli duran parti tabanını da kazanmasına yol açabilirdi. 

Son gelişmeler ışığında, mevcut fotoğrafa baktığımızda, tüm kulis haberlerinden farklı olarak, çoğunuza mümkün görünmeyeceğini  de bilerek,üstelik kurultayın hemen öncesinde risk alarak Sarıgül'ün nereye koştuğunu söylemek isterim. Kendisinin en büyük rakibi, Gürsel Tekin'dir. Aralarındaki ilişki 'tekin' bir ilişki değildir. Birbirlerini hep rakip olarak görmüşlerdir. Çünkü Gürsel Tekin'in gücü İstanbul örgütüne hakim olmasından gelir. İstediğiniz kadar eleştirin, sevin ya da sevmeyin ama Gürsel Tekin parti içinde iyi bir örgütçüdür. İl Başkanlığı yaptığı dönemde parti örgütlerini ilmik ilmik örmüş, dizayn etmiştir. Kurultay delegasyonu için hatırı sayılır bir ağırlığı olan İstanbul, bu nedenle Gürsel Tekin'in elini güçlendirmiştir. O istanbul, Mustafa Sarıgül'ün yolundaki dikenleri temizlemek açısından önemlidir. İşte bu yüzden İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı'yı Parti Meclisine gönderen Sarıgül, İstanbul İl Başkanlığı koltuğuna kendisi oturacaktır. İnanması zor mu? Bekleyip görelim!