Gazetelerde bir haber: Bilmem neden bilmem ne kadar dolar yatırım!
Hesap belli:
Doğmamış çocuğa don biçmek...
Yani menfaat!
Adamın tanıtımını yapacaksın, sonra da tam sayfa ilanlarla yolunu bulacaksın...
'Yolunu bulma!' sözcüğü bugün için geçerli değil...
Dün de böyleydi, yarın da böyle olacak...
Böyle gelmiş, böyle gidecek...
İzmir'de değil Türkiye'nin her bölgesinde durum aynı...

Ha o parti, ha bu parti!

Geçenlerde ANAP döneminde parlamış bir inşaat firmasından söz etmiştim. 300 bin TL'ye mal olan daireyi ya da villayı adamlar üzerine bin ilave ederek bin 300 TL.'ye satıyor...
Kapış kapış gidiyor mu, öyle mi gösteriyorlar bilmiyorum. Arkadaşıma, 'sakın ha!' dedim. Beni dinler mi bilmiyorum...
Bu arada facebook'da, 'Bunların daireleri altından mı?' diye sormuştum. Bir soruyu da dolaylı yönden yetkililere göndermiştim: 'Ne kadar vergi veriyorlar?'
Yanıt birkaç kişiden geldi: Memnuniyetlerini bildirmişler...
'Pes' doğrusu...
Ama bir arkadaşım uyardı: 'Yakınlarına göndertmişlerdir!' dedi.
Doğru!
Vatandaş nedense 'boş vermişler!' i oynuyor...
Adamlar akıllı, sinekten bile yağ çıkarmayı biliyor.

Hesabı nasıl yapıyor?

Bir bilirkişi anlattı: Çoğumuz hesaptan kitaptan anlamayız!
Ama kurnaz müteahhitler ya da girişimci dediğimiz kişiler bu hesabı kitabi iyi biliyor. Ucuza kapattıkları alanda kaç daire yapacaklar?
Şu kadar!
'Bir daireyi şu kadar liradan satacağım!' diyen yönetim kurulu başkanı, buna enflasyonu, yüzde 10 kayıpları şunları bunları da ilave ediyor ve 'büyük açıklamayı' yapıyor...
'Müjde' şeklindeki açıklamada beyefendi: 'İzmir'e bilmem kaç milyon dolarlık yatırım yapıyorum!' diyor...
Yalan!
Senin benim paramla, İzmirlinin parasıyla caka satıyor, adından söz ettirerek, 'büyük adam!' rollerini oynayıp, devletten ihale kapıyorlar. Her şey bir yana, bir de partiye kayıt yaptırır, biraz da maddi destek yaparsan korkma...
Hemen yelkenleri açarlar...
Durgun havada bile rüzgar alırsın...

Yürümüyor, koşuyor!

Adamın geçmişine bakıyorum: Bir yerlerden İzmir'e gelmiş...
Herkes gibi yüksek tahsil yapmış...
Allah 'yürü ya kulum!' demiş ve sayılı zenginler arasına girmiş...
'Çok çalıştım!' diyor...
Sanki sen ben ya da diğer kişiler çalışmıyor...
Katma değerden falan söz ediyor ya, elimden kaza çıkmasın diye susmak istiyorum...

***

Şimdi tam zamanı

Gülseren E. Yeniçay son Rusya seyahatini anlatırken, Rusya hamlesinden söz etti. Üretici, sanayici ve ihracatçılarımızın dikkatini çekerek, 'Şimdi zamanı!' dedi.
Yani işi yarına ve pazartesiye bırakmamamızı istedi. Rusya'da Türklere duyulan sempatiyi ben de biliyorum. Ve Rusya'dan geçtiğimiz günlerde çeşitli açıklamalar geldi. Yani ibre bize dönüyor...
AB'nin ekonomik yaptırımlarına gıda ambargosuyla karşılık veren Rusya, süt ve süt ürünleri ihtiyacını Türkiye'den karşılama kararı aldı. Büyük memnuniyetle öğrendim, İzmir'imizin gururu Pınar da, Rusya'nın Türkiye'den ihracat için onay verdiği üç marka arasında bulunuyor. Adamlar işi sıkı tutuyor, bir heyet gönderiyor, ciddi bir denetim yaptıktan sonra 'Senin ürününü alabiliriz' diyor.

***

Figen Amasyalı'nın mektubu

LİYAKAT Derneği'nden tanıdığım önemli bir isim var: Figen Amasyalı...
Canlı, yardımsever bir girişimci hanım.
Bir sıkıntısını, daha doğrusu duygularını dostlarıyla paylaşmış.
Önemli ve bilgilendirici yazıyı uyarıcı da bulduğum için iş alemi ile paylaşmak istiyorum.

Etkili anlatım

Bakın Figen Amasyalı neler diyor?
ALS Hastalığıyla ilk kez rahmetli Sedat ile görsel basında tanıştım. Daha önce ne duydum ne de gördüm. Çok üzüldüm 'Allah yardımcısı olsun!' dedim. Bir gün benim de başıma geleceğini düşünmeden. Aşırı yoğun ve tempolu bir düzende hayatım devam ederken sağ el başparmağımı kullanmakta zorlu çekmeye başladım. Kalem tutmam, mandal tutmam gibi...
Doktorlara gittim filmler, mr'lar, emg'ler..
Sonuç primer lateral skleroz. Hiç üstünde durmadım,  önemsemedim. Tempolu yaşama devam.
Belli bir zaman sonra konuşmamda sıkıntı hissettim. Bu kez kesin tanı kondu ALS.Tarih 30.07.2009.
Kafamdan kaynar sular döküldü!
15 dakikada tüm hayatımı planladım. Bir tek ben değildim tabi yıkılan, benimle birlikte tüm sevenlerim aynı durumdaydı.
Hayat zor zanaat.
Tutunmak gerek, mücadele gerek, sevilmek ve sevmek gerek, dostluk, hoşgörü, çalışmak gerek. Bütün bunlar için hayatı sevmek gerek. Ben 5 yıldır ALS 'li değilmişim gibi yaşıyorum.
Nasıl mı?

Dostlarım ve arkadaşlarım var

Fiziksel olarak yapamadıklarımı elim, kolum, ayağım olup bana hissettirmeden yapan sevgi enerji dolu ve hastalığın bilincinde olan dostlarım, arkadaşlarım, müşterilerim ve ailem var. Gerçekten çok ama çok şanslıyım. Hayatıma dokunan herkese teşekkür ediyorum. Bu orduyla ve Allah'ın izniyle daha uzun yıllar sizinleyim. Önemli olan farkındalık yaratmak hastalığı tanıtmaktı. Emeği geçen herkese teşekkür ederim. Anı yaşayın, hayata dair ne yapmak istiyorsanız lütfen ertelemeyin. Olmuyor diye pes etmeyin. En önemlisi ayrıştırmadan sevin.
Sevgiyle kalın...
İşte girişimci İzmirli bir iş kadınının yazdıkları...
İş sevgiyle başlıyor, inançla devam ediyor...

***

24-25 Eylül 2014'de Macfrut Fuarı

Meyve ve sebze teknolojileri alanında dünyanın en önemli fuarlarından biri olan Macfrut 2014, 24-25 Eylül 2014 tarihlerinde İtalya'nın Cesena şehrinde gerçekleşecek. Fuarda, meyve-sebze sektörünün tüm alanlarından katılımcılar, üretimden işlemeye, paketlemeden pazarlamaya, teknolojiden lojistiğe kadar her alanda yeni ürünlerini sergileyecekler. Macfrut 2014 Fuarı ana konuları: Tohum, Meyve-Sebze-Çiçek Yetiştirme, Makineler ve Üretim için Teknik Ekipman, Meyve ve Sebze Üretimi, Paketleme ve Koruma için Makine ve Teknolojiler, Paketleme: Malzeme ve Paketler, Meyve ve Sebze Pazarlama, Lojistik ve Ulaştırma...

Ücretsiz

İkili görüşmelere katılım ücretsiz olup, katılan her firmadan bir yetkili için 3 günlük konaklama bedeli (aynı firmadan iki katılımcı varsa iki kişilik oda), fuara giriş bileti ve fuar kataloğu, İhtiyaç halinde çeviri hizmetleri, Bolonya havaalanından ücretsiz shuttle hizmeti fuar organizatörleri tarafından karşılanacak.