Geçen hafta 'Koçtaş'tan söz etmiş ve 'Müşteri memnuniyeti unutuldu!' diye yazmıştım.
Yazı Haber Ekspres'te yayınlandığı gün Münih'e gittiğimden, gelişmelerden haberim olmadı.
Muhteşem mimarisi ile beni hep etkileyen Allianz Arena'da iken İzmir'den 'Koçtaş'tan aranıyorsun!' diye mesaj geldi.
Ne ben kendilerine, ne de onlar bana ulaşamamış...
Sonuçta sorunun çözüldüğünü öğrendim:

Önemli olan!

KOÇTAŞ'ın İstanbul Genel Merkezi'ndeki yöneticiler, şikayetçi olan okurumu bulmuşlar ve gönlünü almışlar.
Hatta bir hediye paketi ile hanımefendiye çiçek göndermek istemişler.
Zaten düşündüğüm ve belirttiğim gibi KOÇTAŞ'ta önemli olan müşteri memnuniyeti.
Bu arada görevini bir anlık dalgınlık sonucu yerine getiremeyen ya da eksik getiren personel de istediğim gibi 'özel eğitime' alınmış...
Şu sıkıntılı günlerde insanların işsiz kalmalarını istemiyorum.
Sorunu eğitim noksanlığına bağladığım için hep 'Eğitim, eğitim, eğitim' olduğunu düşünüyorum.

Üç aynı sözcük

Zaten başucu kitaplarımdan biri de Bahçeşehir Üniversitesi'nın yayınladığı ve eski İngiltere Başbakanları'ndan Tony Blair'in seçimlerden önce verdiği üç sözü anlatan kitap...

Tony Blair, İngiltere halkına üç sözcükle söz vermişti:
Napolyun'nun 'para, para, para!' dediği gibi Blair de, aynı sözcüğü üç kez tekrarlamıştı: 'Eğitim, eğitim, eğitim!'
Bizim şu anda olduğu gibi İngiltere'de de eğitim karma karışık, içinden çıkılmaz bir hale gelmişti...
Şimdi ise yine eski günlerine dönüldü...

Ara eleman yok gibi!

Bizim için de eğitim şart...
Özellikle hiçbir iş kolumuzda eğitimli eleman bulunamıyor...
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yorgancılar'ı dinliyoruz, 'Eğitimli eleman bulmakta zorlanıyoruz!' diyor...
Yine insafla konuşuyor:
'Hiç yok!' diyeceği yerde, 'Bulmakta zorlanıyoruz!' diyor.

 
Hangi Agora?

Kuyumcular Odası Başkanı geçenlerde dert yanıyor,  işsizlikten ve ara eleman eksikliğinden dem vuruyordu.
Ben de konuyu bir başka yöne yaşamın gerçeğine götüreyim.
Bayram öncesi, cumartesi günü İzmir'e döndüm. İki davete gitmem gerekiyordu ve de kuyumcu aradım.
Aklıma Agora alışveriş merkezi geldi. Yanımdaki konuklarıma 'Agora'ya gideceğim!' dediğimde,  İkiçeşmelik'teki ören yeri akıllarına geldi. Onlar doğru düşünmüşlerdi...
Ama İzmir'de kime sorarsanız sorun, Agora denince akla hep nedense alışveriş merkezi geliyor.

Kıymetini bilmiyoruz

Ben Münih'te Allianz'ın (Sigorta şirketi) çağdaş futbol stadına hayran kalırken,  Almanlar ise bizim Agora'mıza hayran kalıyor.

Sanıyorum İzmir Büyükşehir belediyesi burasıyla ilgili önemli çalışmalar yapıyor.

Şimdi adına 'çevre' sözcüğü de ilave edilen Turizm ve Tanıtma Bakanlığı da yurt dışı tanıtımlarında Türk Hava Yolları gibi İzmir'imizin tarihi ve turistik yerlerini mutlaka kullanmalı.
'Gavur İzmir'diye nedense bazıları İzmir'i hep atlamışlar...

Nedeni basit!

Türkiye'de 48 ilde 300 AVM'nin faaliyet gösterdiği perakende sektöründe bu sayının 2015 yılı sonuna kadar 400'ün üzerine çıkması bekleniyor.
Fakat Türkiye'de 36 milyon internet kullanıcısının 10 milyonu internet üzerinden alışveriş yapıyor.
2014'te 2 milyon kişi daha online alışveriş sistemine girecek. E-alışveriş 50 milyar TL'lik bir hacme ulaşacak. Bu durum iş dünyasında yeni bir yatırım alanını öne çıkarıyor: E-Lojistik.

***

Mecburdum

Zamanım dar ve kıymetli olduğu için Agora'da ünlü bir kuyumcuya girdim.

İstanbul kökenli firmanın sattığı 'çeyrek altın'ın baskı tarihi yedi yıl öncesini gösteriyordu.

Satıcı 'Ne olacak?' dedi.

Onlar için tarih önemli değilmiş!

Benim ve armağan edeceğim kişiler için önemli!

İkinciden sonra üçüncü ve son kuyumcuda  '2013 baskılı çeyrek altın' buldum...

Sözü şuraya getirmek istiyorum:

Altın tarihte hep alışveriş için kullanılan güvenli bir sistemdir.

Ancak son zamanlarda özellikle Kuşadası, Bodrum ve Antalya yöresinde 'düşük ayarlı' altın satışları ortaya çıktı.

Turistler kandırılmak isteniyor.

Kuyumcular Odası Başkanları önce içlerindeki bu sahtekârları temizlesin, ikincisi 'Ne olacak?' diyerek bilmeyerek alışveriş yapanların kandırılmasını da...

En basitinden, armağan ettiğin kişi 'eski basılı' çeyrek altın için ne düşünür?

Ucuz olsa, neyse!

***

Mesleğim gereği!

Maden Mühendisi olduğum için doğaltaş sektörü ile ilgileniyorum:

Türkiye'nin ihracatta yıldız sektörlerinden olan doğaltaş sektörü bu yıl ikinci kez Çin'deki bir fuara daha katılacak.

Doğaltaş sektörü, en büyük ihracat pazarı olan Çin'de mart ayında düzenlenen Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'ndan sonra, 18-21 Ekim tarihlerinde Yunfu'da düzenlenecek olan Yunfu Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'na da katılacak.

İhracatçılarımız  başarılı

Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'nda Türkiye Milli Katılım Organizasyonu'nu uzun yıllardan beri başarıyla yerine getiren Ege Maden İhracatçıları Birliği, bu yıl 11. kez düzenlenecek olan Yunfu Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'nda da Türkiye Milli Katılım Organizasyonu'nu üstleniyor. Türkiye'den Çin'e ihraç edilen blok mermer ve doğal taşların yüzde 50'sinin Yunfu'daki firmalar tarafından ithal edildiğini ve işlendiğini kaydeden Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, Çin'deki ekonomik gelişim süreci dikkate alındığında orta vadede ülkemiz menşeli mermer ürünlerine olan talebin artarak devam edeceğine inandıklarını, Yunfu Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı'na 19 Türk firması ile Milli Katılım Organizasyonu gerçekleştirmeyi planladıklarını söyledi.
Belki bu fuarı da takip edip sizlere en doğru bilgileri aktarırım.
Biliyorsunuz bizim de İzmir'de dünya çapında bir fuarımız bulunuyor.