Denizlispor, küme düşme hattına girdi çıktı, girdi çıktı. Ve en son ligin 12. haftasında girdi, bir daha da çıkamadı. Ligin 19. haftasına gelindi ve bu kırmızı bölgeden kurtulmak için bir şans ele geçti. Alınacak 3 puanla derin bir oh çekilecek, yarınlara umutla bakılacaktı.
Böyle bir fırsatla sahaya çıktı İstanbulspor deplasmanında. Ancak sahada kazanmak isteyen İstanbulspor, kaybetmek istemeyen Denizlispor vardı. Dolayısıyla topla oynayan, hücum eden ev sahibi takım, defans yapan ise konuk takım idi.

Denizlispor rakibini kendi sahasında karşıladı. Buna rağmen hiç bir baskı uygulamadı ve rahat paslaşmasına, rahat top sürmesine izin verdi. Hücum olarak da yarı sahayı bile geçmekte zorlandı, tek kale bir maç izletti bizlere. Bu takım nasıl gol atacaktı ve bu takım koca 90 dakikayı gol yemeden nasıl bitirecekti?

İstanbulspor, böylesine üstün oynasa da pek fazla pozisyona giremiyordu.  Ama golü mutlaka atacağına dair belirtiler vardı ki 'geliyorum' diyen gol 26. dakikada geldi. Halil, ceza alanı içerisinde, kendine doğru gelen topta arkasındaki Kerem'i koluyla kenara itti. Döndü vurdu ve golünü attı. Bu ikili mücadelede Kerem daha avantajlıydı ama bu avantajını kullanamadı, rakibine yenildi. Bu da onun güçsüzlüğünü gösteriyor. Ama sadece o değil. Takım halinde ikili mücadeleye giremiyorlar, rakipleriyle mesafeli duruyorlardı.

Sonraki dakikalarda Halil yine sırtı dönükken topla buluştu. Bu sefer arkasında Cenk vardı. Cenk oyunu bıraktı, elini kaldırdı. Hakeme elle müdahale olduğunu anlatmaya çalışıyordu ama hakeme göre hiçbir şey yoktu. Halil döndü vurdu, Asil zorlukla çıkardı. Futbolda ilk öğretilen şeylerden biri, hakem düdüğü çalmadığı sürece oyuna devam etmektir. Ne olursa olsun, devam etmek zorunluluğu var. Cenk'in bunu bilmesi gerekirdi. Az kalsın Kerem'den sonra kendisi de bir gol hediye edecekti. 

Denizlispor'un kaleyi ilk kez yoklayışı 37. dakikada geldi ancak. O da yaklaşık 30 metreden şutla... Kaleci topu kornere çeldi.

Bambaşka bir ikinci yarı

İkinci yarı roller tamamen değişti. İstanbulspor gol yemeyip skoru korumak, Denizlispor ise gol atabilmek için oynuyordu. Böyle olunca da Denizlispor rakip kaleye yüklendi, İstanbulspor defans yaptı.

Ev sahibi takım hızlı hücumlara bel bağlamıştı. Bunda da pek etkili olduğu söylenemezdi ama 68. dakikada 2. kez ağları havalandırdı. Rakibe uzak oynamanın bir cezasıydı bu. Golcü Zeki, kanatta topu aldı. Bomboştu. Kafasını kaldırdı, orta yaptı ama orta çok kötüydü. Kötü olması işine yaradı ve Kerem'e çarpan top, kaleye yöneldi. Asil biraz kalesini terk etmişti ve yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Yeşil siyahlılar oyunu yine de bırakmadı ve yüklenmeye devam etti. Bunun da meyvesini aldılar ve 2 kafa pasıyla Hasan'la golü buldular. İstanbulspor iyice oyundan düştü. Her ne kadar Denizli için yumuşak oynuyor desem de, İstanbulspor'un da pek sert oynadığı söylenemezdi. Arada dağlar kadar fark yoktu. Beraberlik golüne de çok yaklaştı Denizli, olmadı. 

Bu hafta Horozlara hiçbir şey katmadı, yerinde saydı. Oynanan futbol da gelecek için hiç ümit vermedi. Oyuncular ne koştu, ne de savaştı. Temassız futbol oynadı. Böyle oynayarak bu ligde tutunabilmek çok zor olur.