Seçimler geliyor! Şunun şurasında 160 gün kadar var.
Muhalefetin "değerli" partilerinin ne Genel Başkanlarının ne de sözcülerinin ağzından, iktidar olmaları durumunda yapacaklarına ilişkin tek bir kelam çıkmıyor henüz. Sanki onlar değil de ben talibim ülkenin yönetimine... Onlar vekillik listelerinde adlarını görme derdindeyken, madem öyle, ben de bu boşluğu doldurarak görevimi yapayım:

YURTTAŞLAR!

İktidar olmam durumunda:
1- Vergi sistemini kökten değiştireceğim. Herkesten tek bir kalem vergi alacağım, o da Gelir Vergisi olacak. Herkes gelirine göre yıllık %13'lük bir vergi ödemekle mükellef olacak. Yıllık geliri 300.000- TL'nin üzerinde olan ve bu tutarı aşan her 300.000- TL'lik gelir dilimi için vergi oranı %3 arttırılacak.
Esnafı ahlaksızlığa/ sahtekarlığa/ yasa dışı davranmaya iten, naylon faturacılığı salgın bir hastalık gibi ticaret hayatının içine sokan bu mali vesayeti kaldıracağız.
1980 model arabasına benzin alanla, 2015 model özel üretim ithal arabasına benzin alan iki yurttaşı benzin istasyonunda eşit vergiye tabi tutmayacağız.
Sadece bir defaya mahsus olarak mükellefle vergi daireleri arasında bir anlaşma yapılacak benim iktidarımda ve akabinde, vergi kaçırma/ ödememe çok ağır cezai yaptırımlara tabi tutulacak. Vergi yükü azalacağı için mükellefler de vergi kaçırma/ ödememe gibi bir çaba içinde bulunmayacak. Böylece devletle vatandaş arasında gerçek vergi barışı sağlanmış olacak. Vatandaşa ödeyebileceği bir vergi çıkartılacak, vatandaş ödeyebilecek; devlet ise ödemeyeni affetmeyip, ödeyeni keriz yerine koymayacak.
2- Yeni bir ücret politikası getireceğim. Bunun adı Taban Ücret olacak. Taban ücret resmi olarak açıklanan açlık düzeyinin %20 üzerinde olacak. Mesela bugün devletin kurumları açlık sınırını açıkladı değil mi, Ne kadar bu mesela? 1100- TL, Bunun %20'si ne yapar? 220- TL. İşte bu rakam açlık sınırına eklenecek ve ülkedeki en düşük ücret 1320- TL olacak benim iktidarımda.
Taban Ücretin altında aylık alan hiç kimse kalmayacak! Ne emeklisi ne asgari ücretlisi... Hepsinin maaşı bu seviyeye çekilecek. Bu ülkede AÇLIK SINIRININ ALTINDA ÜCRET ALINMAYACAK.
3- Asgari ücret iş kollarına göre farklılaştırılacak. Madende, tersanede, kimya sektöründe çalışan vatandaşın aldığı risk ve sahip olması gereken dayanıklılık nitelik, garsonluk yapan, ağaç diken arkadaşımızla aynı değil. Her işin kendi zorluğu riskleri ve ihtiyaçları var! Her iş koluna özel asgari ücret belirlenecek. Böylece benim iktidarımda emeğin en yüce değer olması için bir adım daha atılmış olacak.
Asgari ücret, kendi içinde 5 bareme/ kademeye ayrılacak. Kişinin o işle ilgili tecrübesi, donanımı arttıkça yıllar ilerledikçe sürekli asgari ücretli çalışsa bile asgari ücretin bir üst basamağından ücret alacak. Çalıştığı sektörü değiştirmediği sürece yıllar geçtikçe artacak maaşı. İki kuruşa kölelik yapmayacak.
4- Asgari ücretten alınan vergiyi kaldıracağız. Böylece taban ücret için ihtiyaç duyulan nakdi kaynağın büyük bir bölümü doğrudan doğruya yaratılacak. Kişilerin aldığı gelir ise ancak "yaşamaya" yetebileceğinden gerçekleştirilen bu artış doğrudan ekonomiye katılarak, mali döngünün devamlılığı sağlanacak.
5- AKP iktidarı sosyal yardım veriyor ama istediği kişiye istediği kadar!  Yardım alamayanlar, yardımları kesilenler, kapı kapı dolaşsa da itiraz edecek bir merci bulamıyor. Benim iktidarımda bu değişecek. Yardıma ihtiyacın var ve alamıyor musun? Yardımın mı kesildi? Haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsun? Gideceksin Sosyal Yardım ve Hizmetler Hakem Heyetleri'ne dilekçe vereceksin "Bana yardım vermiyorlar yardım kesildi haksızlık var" diye.
Bu heyetin bağımsızlığı olacak, gönderecek bilirkişilerini inceleyecekler senin durumunu. Uygulamaya koyacağımız objektif kriterlere bakacaklar! Hak ediyorsan diyecek ki yardım ve hizmetler hakem heyeti, Ali'ye Hafize'ye verin yardımı. Gidip alacaksın. Hukuk devletine yakışır bir sosyal yardım sistemi olacak. Kriteri belli olacak, itiraz yolları açık olacak. Medine dilencisiymişsin gibi yaklaşılmayacak sana. İnsan onuruna yakışır yardım/ hizmet alacaksın. Başın dik olacak.
6- Sosyal yardımların üst sınırı olacak. Görüyoruz duyuyoruz. Sosyal yardımların başıboşluğu nedeniyle evlerine iki ya da üç asgari ücretten fazla para giren aileler var.
Benim iktidarımda kimse ÇALIŞMADAN ÇALIŞANDAN DAHA FAZLA GELİRE SAHİP OLMAYACAK. Sosyal yardımlarda verilecek en yüksek limit Taban Ücreti olacak. Eğer kişi geçinemiyorsa bununla gidip çalışmak zorunda kalacak. Ben, iktidar olarak onun çalışmasının önündeki her engeli kaldıracağım: hastasına bakacağım, çocuğunu bırakacak kreş açacağım...
Vergisini veren yurttaşların tek bir kuruşunu haramzadelere yedirmeyeceğim.
7- Tarımda çalışan kadınlar, ödemekle yükümlü oldukları sigorta primlerinin 2/3'ünü ödediklerinde emeklilik haklarını kazanacaklar!
8- Lojman ve makam arabası saltanatı kaldıracağım!
9- Kamu hizmeti gören tek bir taşeron olmayacak benim iktidarımda.
10- Bir kişi bile sigortasız çalıştırılmayacak, tüm ticari faaliyetler kayda geçecek kayıt dışı iş ve işlem yapan tüm işletmeler kapatılacak ve sahiplerine bir daha ticari ehliyet verilmeyecek.
...
.
.
.
Ben diliyle, "Ben! Ben! Ben!" diyerek yazdım yukarıdakileri.
Öylesine tiksindim, öylesine midem bulandı ki devam edemedim, durdum.
Utandım yaşadığımız yalnızlıktan. Ülkenin ufkunu açacak; elini tutup, koluna girebileceğimiz, ayakları yere basan ve geniş kesimlere dokunacak politikalar üreten/ üretebileceğimiz kahrolası bir kapı bile yok memlekette. Bu potansiyeli taşıyanların ya geçmişi korkutuyor bizi ya da geleceği.
Bu kapıyı kendimizin yapması dışında başka bir seçenek kalmıyor bize.

*
Vakit geçiyor.
Her doğan gün, daha da zavallılaştırıyor bizleri.
Güneşimiz gri. Yükseldikçe tepede, yeşerip büyümek yerine çürüyoruz.
Her geçen dakika tavuklara daha çok benziyor hareketlerimiz.
Tüylerimiz yolundukça, gidip tüylerimizi yolan alçaklara sığınmaktan başka bir çaremiz kalmıyor.
Ekmekten yapılmış bir darağacı,
Darağacının ucunda ip,
İpin ucunda boynumuz.
Ayaklarımız geçim derdinden oyulmuş bir taburenin üzerinde, tabure alev alev.
Yanıyor tabanlarımız ama tabureyi itemeyiz; boynumuzda düğüm, kucağımızda sevdiklerimiz.
Havada yanmış et kokusu, insan eti.
*
Yani diyeceğim o ki muhalefet partileri, bu işin vebalin büyük kısmı sizin.