Her zaman 'Eğitim, eğitim, eğitim!' diyoruz. Ama sesimizi bir türlü yukarılara duyuramıyoruz. Aslında onlar da 'eğitim' diyorlar ama nedense bizim istediğimiz noktaya gelemiyorlar. Size bugün Köy Enstitüleri'nden söz etmeyeceğim...
Araştırmacı- Gazeteci, Aydınlı Ercan Dolapçı'nın 'Evet, okullarda 'adabı muaşeret' okutulmalıdır!' tezinden söz edeceğim...
Söyledikleri şunlar:
- Öyle çatal solda bıçak sağda falan değil (!)
- Günaydın demek mesela... Gülümsemek... Selam vermek... Hatır sormak...
- Gürültü yapmamak mesela... Korna çalmamak, bağıra çağıra konuşup, hayâsızca gülmemek...
- Yol vermek, yer vermek mesela... Zeki(!) olduğunu sanarak kırmızı ışıkta geçmemek mesela...
- Tükürmemek, yerlere bir şey atmamak, arabanın küllüğünü yola boşaltmamak mesela...
- Sırada beklemeyi bilmek, ne kadar akıllı olursan ol(!) önlere kaynamaya çalışmamak mesela...
- Hayvanlar kötü davranmamak, eziyet etmemek mesela...
- 'Sokak hayvanlarını besliyorum!' diye akşamdan kalma nohut tenceresini kaldırıma boşaltmamak mesela...
- Ayakkabıları daire girişinde çıkarıp, karman çorman bırakmamak mesela...
- Bisiklet yolundan yürümemek, donla denize girmemek mesela...
- Mangal kültürünü bir nizama sokmak mesela... İki pirzola için koca ormanları yakmamak mesela...
- Adabı muaşeret dersinin adı 'insan olma dersi' olarak değişmelidir ayrıca!
Eminim sizlerin de ekleyeceği daha çok şeyler vardır, devam edebilirsiniz...

Gençlerimizi bu tuzaktan kurtaralım

Uzmanlar söylüyor: Gençlerin yeni gözdesi: Krokodil ve Bonzai
Eroinden 3 kat daha ucuza imal edilebilmesi sebebiyle, kolay edinilebilen gaz, tiner gibi uçucu maddelerin kaynatılmasıyla elde edilen ve damardan enjeksiyonla ilk uygulamada bağımlılık yapan bu ev yapımı uyuşturucu, dokularda kangren, çürüme, organ kaybı, saç ve diş kaybı, mental bozukluklar gibi ölümcül etkilere sahip. Uzmanlar, kas dokusunu içten dışa doğru çürüten ve son safhada kangren, etlerde dökülme gibi etkileri olan bu korkunç uyuşturucunun, Türkiye'de de yaygınlaşmasından endişe ediyor. Kan damarlarındaki patlama yüzünden organlarını kaybeden bağımlıların çoğu beyin hasarı ve konuşma bozukluğu gibi etkilerden muzdarip. Rusya'da gençler arasında kullanımı virüs gibi yayılan bu uyuşturucu dünyaya, 2002 yılında Sibirya ve Rusya'nın kuzey bölgesinden yayılmaya başladı ve kısa sürede kullanımı katlanarak arttı.
Sadece 2011 yılında, Rusya Federal Uyuşturucu Kontrol Servisi 65 milyon doz uyuşturucuya el koydu. Son dönemde medyada da sık yer alan, bulunması hiç de zor olmadığı anlaşılan, bonzai diye bilinen sentetik uyuşturucu demek ki insanların günlük yaşamına girmiş. Girmekle kalmamış, adeta bir yaşam biçimine, modaya dönüşmüş.

İşte gerçek

Erol Akıncılar ile Okan Yüksel anlattı: Cumhuriyet Meydanı'nda yurttaşlarla sohbet ederken bir hemşire yanımıza yaklaştı, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele eden bir kurumda çalıştığını söyledi, artan iş yüklerinden örnekler verdi. Özellikle bonzainin kolay ulaşılabilir olması nedeniyle adeta kullanım patlaması yaşandığını anlattı. Uyuşturucu kullanımının böylesine yaygın hale gelmesi, akla ortaçağın veba salgınlarını getiriyor.

Polise yardımcı olmalıyız

Türkiye'deki güncel durum, başta bonzai olmak üzere uyuşturucunun ürkütücü bir hızla yayıldığını gösteriyor. Bununla mücadelede birinci yol, gençlerimizi anlamak, onların yaşam sevincini artıracak bir Türkiye yaratmak...
Eğer çevrenizde bu tür uyuşturucu satan kişileri görür, ya da duyarsanız, sadece şüphe dahi olsa lütfen polise bildiriniz. Kimliğiniz kesinlikle gizli tutulacak ve ihbarınız resmi kurumlar nezdinde titizlikle takip edilerek sonuçlandırılacak. Bu tür uyuşturucular genellikle 18-28 yaş arası gençliğin takıldığı cafe, pub, bar türü yerlerde sıklıkla kullanıma sunuluyor. Eğer böyle bir alım – satım işine şahit olduysanız, yada duyumunuz varsa mutlaka takibinin yapılacağını biliniz. Unutmayalım; Özellikle okul çağındaki kuşağı sardığı anlaşılan bonzai ile mücadele giderek toplumsal bir sorun haline geliyor.

YILLARIN HABERİ

Batılılar kendi tuzaklarına düştü

Uyuşturucu dünya tarihinde önemli bir kitle imha ya da devlet çökertme silahı olarak da kullanılmıştır. Bunun tarihteki önde gelen örneği, Çin'de 19. yüzyılda yaşanan afyon savaşlarıdır.
Batı, Çin'i klasik savaş yöntemleriyle yenemeyeceğini, sömürge haline getiremeyeceğini anlayınca, savaşçılığı ile tanınan Çinlileri etkisiz hale getirmenin yolunu buldu. Onları afyonla tanıştırdı. Afyon kullanmaya başlayan dinç, savaş sanatı ustası Çinli gençler sokak köşelerinde uyuşuk uyuşuk yatar oldu. Bunu fark eden Çin yönetimi, limanlardaki gizli afyon depolarına baskın düzenleyip afyon ticaretini bitirmeye çalıştı. Ancak biraz geç kalmıştı.
Bu mücadelesi savaş getirdi ve yenildi. Sonuçta Batı'ya olağanüstü ayrıcalıklar tanımak zorunda kaldı.