Bu tür yazıların, daha doğrusu konuların tatil günleri değerlendirilmesinden yanayım...
Ama son zamanlarda başta çevrem olmak üzere çok aileyi dolayısıyla geleceğimizi de ilgilendirdiği için 'Okumayı sevmeyen çocuklar için 5 tavsiye' yi paylaşmayı uygun buldum..
Nasılsa şu coronavirüsu için tatil önerileri öne çıktı, öyleyse Cansu Erkmen'e kulak verelim:

Okumayı sevmiyor mu?

Birçok ebeveynle aynı sorunu yaşıyorsunuz, merak etmeyin.
Sorununuz çözümsüz değil; sadece biraz özveride bulunmanız yeterli. Öncelikle kabul edin; kızınız ya da oğlunuz bir anda okumayı sevmeyecek.
Sabırlı olmalı ve elinizden geleni yapmalısınız.
Aşağıda birkaç öneri var. Hepsini uygulayamazsanız da size uyan seçenekleri deneyebilirsiniz.
1. Okumanın eğlenceli olduğunu gösterin
Okuma parçalarını farklı ses tonlarında okumak oldukça eğlenceli bir aktivitedir.
Fısıldayarak başlayın.
Kısa bir metni birlikte fısıldayarak okuyun.
Başka bir metni burnunuzu ellerinizle sıkıp tıkayarak okuyun.
Bu ses çocuğunuza çok komik gelecek.
Yapabiliyorsanız sesinizi kalınlaştırarak, incelterek çeşitli şekillerde okuyun ve ondan sizi taklit etmesini isteyin.
2. Rutinlerden kurtulun!
Her zaman okuduğunuz yerden başka bir yerde okuyun.
Hatta masanın üzerinde!
Belki de altında!
Okumayı oyuna dönüştürdüğünüzde çocuğunuz da işin içine girmek isteyecek!
Evdeki farklı malzemeleri okuma aksesuarları olarak kullanın.
Okumaya özel bir şapka, kravat, belki komik bir ceket ortama eğlence katacak ve okumaktan sıkılan çocuğunuz için okumayı çekici kılacak.
Göreceksiniz farkında olmadan daha fazla şey okumak isteyecek.
3. Kendisini iyi hissettirin!
Çocuğunuz okumayı sevmiyorsa bu iyi okuyamadığı içindir.
Bizler yetişkinler olarak bile kendimizi başarılı görmediğimiz şeyleri yapmayı sevmeyiz.
Onun için eğlenceli olabilecek bir metinle başlayın.
Oğlunuz dinozorlar, uzay, çizgi film karakterleri gibi konularla ilgili metinlere bayılacaktır.
Kızınız sanat, ilginç doğa olayları ya da başka bir ülkede kendi yaşındaki çocukların yaptığı etkinliklerle ilgili şeyleri okumayı çok sevecektir. Bunların dışında sizler ebeveynleri olarak onların ilgi alanlarını en iyi bilen kişilersiniz.
Unutmayın, öncelikli hedefiniz okumayı sevdirmek. En sevdiği konu ne ise onunla başlayın!
İlgi alanları ile ilgili, yaşlarına uygun çok da uzun olmayan bir metni sesli okuyun.
Daha sonra ondan okumasını isteyin.
Konu ilgisini çektiği için çok daha iyi okuyacaktır.
Okudukça 'Harika!', 'Bu cümleyi çok iyi okudun!' gibi yorumlarla onu yüreklendirin.
Bir şeyi okuyamadığında daha önce iyi okuduğu bir şeyi hatırlatın.
4. Okumayı ödüllendirin!
Yıldızlı okuma bileti hazırlayın;
Bu biletlerin bir çıktısını alıp çocuğunuz bir metni iyi okuduğunda imzalayıp verin.
10 tane bilet biriktirmesi için ona parayla satın alınamayacak bir ödül hedef koyun.
Örneğin bir tatil gecesi salona çarşaflarla çadır kurup karanlıkta istediği bir filmi izlerken patlamış mısır yeme ödülü!
Emin olun bu fikre bayılacak!
'Salonda çarşafla çadırı nasıl kuracağım?"'diyenler için internette, resimli tarifler bulabilirsiniz.
5. Okuma Köşesi Oluşturun!
Evinizin uygun bir köşesinde çocuğunuzla birlikte oluşturacağınız özel bir okuma köşesinden daha teşvik edici bir şey düşünemiyorum!
Salonun, çocuğunuzun odasının, hatta koridorun bile bir kısmını birkaç minder, çarşaf, oyuncak, yazılar, kitaplar, sizin ve çocuğunuzun aklınıza gelebilecek her türlü malzemeyle harika bir okuma köşesine dönüştürebilirsiniz.
Umarım dikkate alınır.
Unutmayalım, çocuklarımız her şeyimiz..
Bizler okumayı sevmiyoruz...
Ama çocuklarımız, geleceğimiz bizim hatamıza düşmesinler, düşmemelidirler.

Mükemmel olabilirsiniz!

Bizler 'mükemmel' insan mıyız?
Tabii ki değil!
'Sıradan' denilenlerden...
Peki mükemmel bir insan olabilir miyiz?
Emek verirsek olur, tabii...
Ama her konuda mükemmel olamayız...
Örneğin bir spor ya da sanat dalını kendimize seçebiliriz.
Yeteneğimiz olup olmadığını da kendimiz biliriz.
Ama ortaya çıkmayan yetenek ya da becerilerimiz de vardır.
Biz bunu düşünmeden ya da bir şekilde işlemeden bilemeyiz.
Çalışmamızda birincisi esnetme yapmamalıyız...
Yani 'bugün' değil de 'yarın´dersek olmaz..
Yeterli şekilde çalışmalıyız...
Yavaş yavaş da olabilir hedefe ulaşmak...
Zengin olmak ya da bir anda varlıklı olmak isteyenler gibi hareket edip, onlar gibi düşünürsek yanılırız.
Diğer bir deyişle;
Sıradanlık, ihmal, tembellik, aldırmamak asla mükemmelliğe eşit olamaz. Mükemmelliği başarmanın yolu yani formülü şöyledir:
Mükemmel, mükemmel, mükemmel= MÜKEMMEL!
Herhangi bir şeyi iyi yapmanın yolu her şeyi iyi yapmaktan geçer!
Öyleyse büyük karar almaya hazır mısınız?
Mükemmel insan olmak, örnek gösterilmek istiyor musunuz?
Eğer cevap 'evet' ise...
Hayalleri hayal et.
Hayalin gerçek olması için karar ver.
Hayalini diğerleri ile paylaş.
Bu gerçeği her gün yaşa...
Şunu da anımsatayım:
Birçok dünya çapında insan mutlaka ailelerinden koşulsuz destek görmüştür.
Yani yalnız olmadığınızı bilmelisiniz.
Bu size rahatlık ve güven verecektir.
Bu güven başarıyı getirecektir.
Mühim olan mükemmel bir insan, ya da mükemmel bir, ne bileyim sporcu ya da sanatçı olmaya karar vermenizdir.
Bunu yani hayallerinizi ailenizle, yakınlarınızla, dostlarınızla tartışmalısınız.
Bunu da yarına bırakmayın...

HAFTANIN HABERİ

Yıllardan bu yana!

Bir Kızılderili Kitabesinden alıntıyı paylaşayım:
Yalan tohumdur; bire kırk verir.
Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki, o da bire kırk verir.
Bilgi de tohumdur; bire yüz verir.
Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki; sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.
Zeka sudur; tohumları yeşertir. Yalanı da bilgiyi de.
Yetenek topraktır; ne ekersen onu biçersin.
Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.
Emek güneştir; tohuma da suya da toprağa da hayat verir.
Kader; çadırındaki kilim gibidir.
İpliğini Ulu Manitu verir
Sen dokursun, deseni sendendir, renkleri yüce ruhdan'