Sevgili okuyucularım, hepimiz biliyoruz ki Atamızın da ifade ettiği gibi “dünyada kadın elinin değdiği her şey güzelleşir”. Bence de tarihte bugün ve gelecekte kadınlar barıştır, iz’andır, berekettir, birliktir, dirliktir. Toplumda kadının sesi ne kadar gür çıkar uyulursa o toplum yücelir. Bu nedenle ben de bugün köşemde Türk Kadın Hareketinin (TKH) sesini duyurmak ve paylaşmak istedim, TKH  Genel başkanı Pınar Gül’ün bildirisi ile...

***

Ülkemizin içinde bulunduğu ağır koşullar altında yaşamak her geçen gün zorlaşmaktadır. Genç, yaşlı hepimizin umutlarının tükendiği ve gelecek kaygılarının ağırlaştığı bu süreç halkçı, kamucu üretim modelinden ayrılmanın yarattığı derin ekonomik krizin bir sonucudur. Eğitim ve sağlık alanlarında fırsat eşitliğinin kaybolduğu, eğitimde birliğin çoktan terk edildiği, sahip olunan para kadar hizmet alınan bu dönemin ülkemizin geleceği açısından tehditler oluşturduğu açıktır. Giderek günlük yaşam pratiğini bozan bu süreç içinde bir başka gerçek de göz ardı edilmemelidir. Suriye’de başlatılan iç savaş üzerine kitlesel kaçışlarla Türkiye’ye gelen Suriyeliler Türk hükümeti tarafından “Geçici koruma” altına alınmış, tüm ihtiyaçları karşılanmış; ekonomileri Türkiye’den çok daha iyi durumdaki Avrupa ülkelerinin yapmadığı şekilde kendilerine kucak açılmıştır.

***

Sayıları milyonları aşan bu insanların barınma, eğitim, sağlık ve güvenlik sorunları yanında Türk toplumuna uyumda derin kültürel farklılıklar içinde oldukları herkes tarafından bilinmektedir. Bu insanların çocukları, kadınları vatanlarından uzakta olmanın bedelini en ağır biçimlerde ödemektedirler. Aynı zamanda 10 milyondan fazla kişinin Türkiye ile bütünleştirilme çabaları, ekonomik, siyasi, kültürel ve güvenlik boyutuyla Türkiye’nin sırtında ağır bir yük olmakta ve gün geçtikçe taşınamaz hale gelmektedir. Dolayısı ile şimdi vatanlarına dönmeleri konusundaki girişim ve beklentileri ırkçılık, göçmen ve mülteci düşmanlığı şeklinde yorumlamak; özgür, eşit, şiddetsiz yaşam talepleri ile perdelemek vatanımız üzerinde oyun oynayanların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değildir.
Bilindiği gibi ülkemizin dört tarafında ağır güvenlik sorunları vardır. Asya’dan Avrupa’ya bir kısrak başı gibi uzanan bu ülkenin coğrafyası yaşanan sorunların kaynağını da işaret etmektedir. Coğrafyamızda yaşanan bu kitlesel göçlerin emperyalist bir baskı ve biçimlendirme politikası olduğu artık toplumun her kesimince kabul gören bir gerçektir. Emperyalizmin ulus devletleri yok etme saldırısı bizim ülkemiz özelinde ekonomik, kültürel ve siyasi baskılar ile sürmektedir. Ülkemize gelen milyonlarca kişinin bu emeller çerçevesinde değerlendirilmesi fikri toplumda endişe boyutunu aşarak bir tahammülsüzlüğe dönüşmüştür. Bu aynı zamanda Türkiye’nin laik, kültürel yapısını bozmaya yönelik bir saldırıdır. Ülkemize çeşitli nedenlerle gelmiş bu kişilere karşı şiddet ve kargaşa yaratmaya dönük çalışmalar yapan çevreler kadar bu gelen kişilerin evlerine dönmelerini istemediklerini açıklayarak toplumu kamplaştıran kişi ve grupları da aynı emperyalist planın parçaları olarak görmek yanlış olmayacaktır.

***

Türkiye’nin içinde yaşadığı bu ağır koşulları, Türk milletinin çıkarlarını ve ihtiyaçlarını göz önünde tutarak çözmek, adil ve bilimsel olmak gerekmektedir. Bunun için ihtiyaç olan çözüm unutturulmaya çalışılan Cumhuriyet devrimleri ve Atatürk ilkeleri olarak elimizde, bilincimizdedir. Atatürk’ün öngördüğü Batı Asya Birliğini gerçekleştirmek emperyalist saldırılara karşı kuvvet kazanmanın ve bu coğrafya da bağımsız yaşamanın yoludur. Türk Kadın Hareketi’nin üyeleri olarak; bir an önce Suriye Hükümeti ile anlaşmaya varılarak ülkemize gelenlerin güvenli ve sağlıklı biçimde kendi ülkelerine dönmelerini istiyoruz. Bu tutum ve kararlılık ülkemizin güvenliğini açısından çok önemlidir. Saygılarımızla 26/05/2022 PINAR GÜL Türk Kadın Hareketi Genel Başkanı