Sözlerin bittiği yerdeyiz de, farkında değiliz. Adeta mazi hortlamış cirit atıyor, saadet zincirlerinin biri bin para. Hiç mi ders almaz, hiç mi hatırlamaz insan. Herhalde çoğumuz “Tanrım aklımı koru” diye dolaşıyoruz.

Nereye baksak yolsuzluk, vurgun. O kadar çok ki bu haberler, aynı gün iki vurgun yiyoruz. Çarşı-Pazar alışverişi yapmakta zorlanan, hakça kazanıp, hakça yaşamaya çalışanlar, bu durumda en çok zarar görenler. Bir başka deyişle değişime adapte olamayanlar. Son yirmi yıldır toplumu şekillendirilen ters vuruşla, yani parlatılıp yükseltilen, gerçek değerlerin tuzla buz edilmesi. 

*** 

Tarihte hemen yakınımızda yaşamış olan Lidyalıların icat ettiği para, bir değer ölçüsüdür, emek ile elde edilen bir şeyin karşılığıdır. Çok para da, bir yerde gücün ölçüsüdür. İnsanlar ya emek harcamadan çok para elde etme içgüdüsü, ya da korkutularak kolayca dolandırılabilmektedir. Geçmişe baktığımızda, Banker Kastelli, Kombassan, Titan Saadet zinciri, yakın zamandaki Çiflik Bank, en son futbol camiasının kullanıldığı fon olayları, insanların az para karşılığı, emek harcamadan çok para elde etme ya da parasına para katma hırsının kullanıldığı dolandırıcılık olaylarıdır. Onun dışında devlet gücü taklit edilerek, korkutularak dolandırılma olaylarını da çok duyduk. Bu şekilde dolandırılan çok ünlü profesörleri, iş adamlarını biraz hafızanızı kurcalarsanız hatırlayacaksınız. Teknolojinin de işin içine girdiği telefonla dolandırılma son zamanlarda çok yaygın. Narsist, ikna gücü çok yüksek dolandırıcılar da kolay yoldan büyük paralar elde ediveriyorlar. Yaptırım da yeterli olmayınca, bazıları gizli kalıyor, bazıları yurtdışına kaçıyor, yakalanamayanın da büyük paralar yanına kar kalıyor. 
Benden söylemesi, siz siz olun, “emeksiz yemek olmaz” atasözünü unutmayın, devletin de gücüne telefonu aracı etmediğini unutmayın, dolandırılmayın. 

*** 

Benim memurum işini bilir mottosu ile başlatılan, iş bilenlerin özendirilip, hızla çoğalmasıyla, liyakat, namus, şeref, ahlak konularının tamamen içinin boşaltılması. Bu içi boşaltılan kavramların yerini alanlar işte bu vurgunlar. Ancak bir gün mutlaka sona erecek, düzelecek umudumuz, beklentimiz hem insanlarımızı, hem ülkemizi, Atamıza layık muasır medeniyetler seviyesinde görmek.